Ali D. Ulusoy

12 Şubat 2025

Asıl ön seçim cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda

İkili adaylık partinin onayı ile olursa, adayların hem seçim sürecinde birbirlerini yapay girişimlerle yıpratmamaları hem de ikinci tura kalana tam destek vermeleri, zaten hem doğal olan hem de parti disiplininin gereği olacaktır

Cumhurbaşkanlığı seçimi gibi iki turlu seçimlerde ilk turda muhalefetten birden fazla aday çıkmasının sakıncası yok.

Bizde nispeten yeni sayılan cumhurbaşkanlığı seçimine kadar iki turlu seçim geleneği ve kültürü olmadığı için, işbu iki turlu seçimin mantığı henüz tam anlaşılamıyor.

Oysa Batı’da örneğin Fransa gibi ülkelerde gerek cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gerekse milletvekilliği seçimlerinde iki turlu seçim uzun süredir uygulandığından, iki turun mantığı çok daha kanıksanmış.

İki turlu seçimlerin özelliği gereği, ilk turlar zaten bir tür ön seçim gibi işler.

Asıl seçim ise 2. turda olur.

En güçlü iki aday 2. turda yarışır ve kazanan ipi göğüsler.

Yani ilk tur zaten ön seçim görevi görür.

Çok erken bir ön seçim yerine, vakti geldiğinde seçimin ilk turu bu işi zaten görür.

Böylece çok erken bir ön seçimin riskleri ve sakıncaları da yaşanmaz.

İlk turda çift aday önerisi

Ana muhalefet için ilk turda çift aday önerisini sanırım basında T24 aracılığıyla ilk ben dile getirdim.

T24’deki 13 Kasım 2024 tarihli yazımın başlığı şöyle:

“CHP için uzlaşmalı tek ya da iki aday: Win-win”

Alt başlık ise şu şekilde:

“İlk turda isteyen Yavaş’a isteyen İmamoğlu’na oy versin. İkinci tura iktidar bloğu adayına karşı hangisi çıkarsa hep birlikte ona destek verirler ve kazanırlar. Olur da ikinci tura CHP’nin her iki adayı kalırsa da düğün bayram! Her halükârda CHP kazanmış olur”

Anlaşılan o ki dün Basında çıkan haberlere göre, tecrübeli politikacı ve eski Antalya belediye başkanı Hasan Subaşı da bu düşüncede.

Tabii aklın yolu bir.

Gerçekten de CHP’nin Cumhurbaşkanı adayını belirlemek için hemen yapmayı düşündüğü ön seçimin şu konjonktürde hem ana muhalefete hem de genel olarak muhalefete hiçbir yararının olacağını sanmıyorum.

Henüz çok erken olması ve seçim atmosferine girilmediği için toplum nezdinde heyecan yaratmayacağı ve ayrıca, şimdiden Parti içinde gereksiz bir bölünme yaratacağı bir yana.

Önümüzdeki seçimler olağan ve normal bir seçim olmayacak.

25 yıllık kesintisiz bir iktidara “dur” ya da “devam” seçimi olacak.

Dolayısıyla ana muhalefetin adayı aslında sadece CHP’nin adayı olmayacak.

İktidara muhalif tüm kesimlerin ortak adayı olacak.

Hatta ana muhalefetin kazanmasının anahtarı, Sağ’dan alacağı ekstra oya endeksli olacak.

O halde salt CHP üyeleri arasındaki ön seçim, CHP dışından da çok daha geniş bir tabandan ve özellikle de toplam oyların çoğunluğunu oluşturan Sağ kesimden de oy alma potansiyeli olan diğer bir adayın çıkmasını güçleştirecek.

Hatta böyle bir potansiyel aday -Sayın Mansur Yavaş gibi- CHP içinden veya CHP’ye yakın biri olursa, ister istemez bu adayla Parti tabanını karşı karşıya getirme riski var.

O halde sanki böyle bir ön seçim, bu potansiyel adayı baştan ekarte etmek veya CHP tabanı ile karşı karşıya getirmek için kurgulanmış gibi bir izlenim doğurabilir.

Böyle bir izlenimin de artık iktidara gelme dışında seçeneği kalmamış ana muhalefet partisine ve yönetimine zarar vereceği kuşkusuz.

Bu bağlamda zaten sonucu baştan belli bir ön seçime Sayın Ekrem İmamoğlu dışındaki herhangi bir ciddi adayın katılmasını beklemek gerçekçi olmaz.

İki “santrafor” yani iki aday zaten açıklanmadı mı?

O halde, Sayın Genel Başkan Özgür Özel’in birkaç ay önce “iki santraforumuz” diyerek belirttiği üzere Partinin iki adayı aslında zaten kamuoyuna açıklanmış durumda.

Üstelik bu iki adayın oy potansiyeli ve oy tabanı da birbirinden oldukça farklı.

Yani ikisinin birden adaylığı Partiye, hem ilk turda hem ikinci turda bilakis daha farklı kaynaklardan çok daha fazla oy getirme potansiyeli taşıyor.

Hiçbir adayın ilk turda yüzde 50’yi aşması fiilen mümkün görünmediğine ve nitekim son seçimlerde Tayyip Erdoğan, muhtemelen bulabileceği en zayıf rakibe karşı bile ilk turda yüzde 50’yi aşamadığına göre.

İki turlu seçimde zaten nihai “seçim” ikinci turda.

İlk tur ise “ön seçim” mahiyetinde.

O halde bu konjonktürde ana muhalefet için en gerçekçi çözüm, ilk turda iki potansiyel adayın da yer alması.

Biri partinin resmi adayı, diğeri partiden kopmadan bağımsız aday da olabilir.

Böyle bir durumda Parti yönetiminin bu bağımsız adaylığa olumsuz tepki vermemesi bile “zımnen” onayladığı anlamına gelir.

Yani partinin iki resmi adayı olması da şart değil.

Bu durumda zaten aralarında açıkça bir “centilmenlik anlaşması” yapmalarına bile gerek yok.

Bu ikili adaylık partinin onayı ile olursa, adayların hem seçim sürecinde birbirlerini yapay girişimlerle yıpratmamaları, hem de ikinci tura kalana tam destek vermeleri zaten hem doğal olan, hem de parti disiplininin gereği olacaktır.

Prof. Dr. Ali D. Ulusoy*