ABD ordusu, 1968’de Vietnam’daki Ben Tre Şehri’ni yakıp yıktığında, Amerikalı bir yüzbaşı "köyü kurtarmak için imha etmek zorunda kaldık" demişti.
Olan bitene bakılırsa, bugün biz de "Cizre’yi ve Diyarbakır Sur’u kurtarmak için imha etmek zorunda kaldık." Tabii Vietnam’dakinden farklı olarak bizdeki kurtuluş (!) "milli" bir karakter taşıyor. Neticede bizim devletimizin "kurtardığı" kendi halkı. Şimdi de kurtardığı yerleri hızla "kamulaştırıyor."
Her yer harabeye dönerken, PKK’nın "Devrimci Halk Savaşı" ile güvenlik güçlerinin "Silindir Operasyonu" arasında sıkışarak canlarından değilse de mallarından mülklerinden olan binlerce insan Sur’dan göç ederken ceplerinde artık hiç bir kilidi açamayacak ev anahtarıyla, arkalarında bir "kamusal alan" bırakıyorlar. Böylelikle bir zamanlar gündemimizi epeyce işgal etmiş ama bir türlü de sağlıklı tarifi yapılamamış "kamusal alan" tartışmasına da yine bize özgü bir açıklık (!) geliyor.
Hâlâ kafasında "Türkiye’de neler oluyor kuzum" gibi sorusu olan var mı, bilmiyorum. Ama şu geçtiğimiz hafta ve aylardaki gazete ve haber sitelerine şöyle bir göz atan herhangi biri, bu soruya dehşetli (!) yanıtlar getiren yüzlerce, binlerce haber manşetine rastlayabilir. Bu yanıtlara derinlemesine vakıf olabilmek için söz konusu manşetlerin altını dahi okumaya gerek yok belki de.
Ben bu binlerce haber ve gelişmeden (!) sadece bir düzinesinin manşetini yorum katmadan aşağıya aldım.
Bu haber manşetlerini kronolojik sırasıyla bir kere okuyun lütfen. Orada memleketin hâl-i pürmelâli sadece 45 saniyede bir film şeridi şeklinde gözlerinizin önünden geçecek. "Türkiye’de neler oluyor" hemen idrak edeceksiniz kuzum!
Ama tabii 2015 yılında birilerinin bizlere vermek istediği mesajı hâlâ tam olarak alamıyorsanız, soluklanıp lütfen bir kez daha okuyun!
- Diyarbakır’da halkı kentsel dönüşüm konusunda ikna edemiyorlar (8 Eylül 2015)
- Nusaybin'de hastalar hastaneye beyaz bayrakla gittiler (6 Ekim 2015)
- IŞİD'in Gaziantep'te yaptığı köle satışı görüntülendi (2 Aralık 2015)
- Sur’da operasyon başladı (12 Aralık 2015)
- Antep'teki 'köle pazarı' soruşturmasında IŞİD'e takipsizlik (5 Şubat 2016)
- Cenazenin yarısı Antep’te yarısı Mardin’de (27 Şubat 2016)
- Sur’da evleri tankla vurulan aileden haber alınamıyor (28 Şubat 2016)
- Şevket Eygi: Hüseyin Üzmez, küçük bir kızla ilişkisi yüzünden maalesef linç edilmiştir, bu insafsızlıktır.” (29 Şubat 2016)
- “Al bu senin oğlun diye bana bir avuç kül verdiler” (9 Mart 2016)
- Karaman'da 45 erkek öğrenciye tecavüz (12 Mart 2016)
- Aile Bakanı tecavüze uğrayan çocuklar yerine Ensar Vakfı'na sahip çıktı (22 Mart 2016)
- Hükümet çatışmalarda yerle bir olan Sur ilçesini TOKİ’ye teslim kararı aldı (26 Mart 2016)
twitter: @akdoganozkan
Not: Aslında geçtiğimiz ay ve haftalarda gazete ve haber sitelerinde rastladığım binlerce haber manşeti arasında belki de en çarpıcısı "Çember daralıyor" şeklindeki 1 Mart tarihli Habertürk manşetiydi. Çarpıcı (!) idi ama malum özgün değildi işte. Zira geçtiğimiz 30 yıl zarfında PKK için “çember daralıyor” şeklinde belki de yüzlerce manşet atılmıştı. Son haberlerdeki o “çember” bizim öğrenme özürlülüğümüzden, zaviyemizin darlığından öte, o zaviyenin sakatlığının da göstergesiydi sanki. (Ki Murat Paker, geçtiğimiz günlerde kaleme aldığı “Anti-sosyal bir psikoz” başlıklı T24 yazısında bunu çok güzel ayrıntılandırıyordu.)