30 Ağustos’taki resmi mezuniyet töreni sona erdikten sonra kılıç çatarak Subay Andı okuyan ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye slogan atan teğmenler hakkında yarın karar verilmesi bekleniyor. İkinci kez Yüksek Disiplin Kurulu'na (YDK) giden ve sicil amirlerinin kanaat değiştirdiği dosya, Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın ardından onay için Milli Savunma Bakanlığı'na (MSB) gönderilecek. MSB nihai kararını internet sitesinden duyuracak. Teğmenler için verilecek karar, “TSK’dan ihraç” ya da “İhraca gerek olmadığı” yönünde olacak.
30 Ağustos’ta resmi mezuniyet töreninin sona ermesinin ardından alanda tekrar toplanarak kılıç çatan, Subay Andı okuyan ve “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atan teğmenlerin TSK’dan ihraç edilip edilmeyeceğine dair kararın yarın Milli Savunma Bakanlığı’nın internet sitesinde yayımlanması bekleniyor.
Teğmenlerin dosyası YDK yolundan “döndü”, sınıf okuluna geri gönderildi
Dosya, Sınıf Okulu’na geri gönderildi; avukatlar “sicil değiştirecekler” iddiasında bulundu
Disiplin soruşturması kapsamında ihracı istenen teğmenlerin dosyasının YDK’ya gitmesi beklenirken sınıf okuluna geri gönderildi. Dosyanın teknik eksikler nedeniyle iade edildiği belirtildi. Avukat Serdar Öztürk ise konuya ilişkin olarak farklı bir iddiada bulunarak, “Sicilleri bu haldeyken dosya YDK’ya gitseydi uzaklaştırma yapamayacaklardı. Sicil değişikliği için dosyalar okula gönderildi. Tabur Komutanı, 58. Tugay'a gönderilmişti. Yeni gelen amir 3 ayı doldurmadığı için sicil veremez normalde. Şimdi vermesi için ona da baskı yapılıyor” dedi.
Sicil amirleri kanaat değiştirdi
Sınıf Okulu’nun ardından ikinci kez Yüksek Disiplin Kurulu’na gönderilen dosyada sicil amirlerinin kanaatleri değişti.
“Bize verilen emir söz konusu andın resmi törende okunmamasına yönelikti, yerine getirdim”
Okul birincisi olan Ebru Eroğlu, savunmasında resmi tören boyunca kendisine emredildiği gibi ant okuduğunu belirterek şunları söyledi:
“TSK’da gelenek haline gelen kılıç çatmak için devre arkadaşlarımın toplandığını gördüm. Bu esnada ailemle mezuniyetimi kutlarken oraya koşanlarla beraber ben de bu gurur verici ana katılmak istedim. Koşarak arkadaşlarımın arasına geldim. Öncelikle ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ diye birçok defa bağırdık, daha sonra gelenek haline geldiği üzere kılıçlarımızı çattık, o anın verdiği heyecan ve gururla devre birincisi olarak resmi tören bittiği için ailelerimizin de içinde bulunduğu sahanın içinde en son 2022 yılında okunan subay andını ben söyledim, devre arkadaşlarım tekrar ederek okuduk.
“2023 yılında da yapıldı, sosyal medyada yer almadığı için gündem olmadı”
Bize verilen emir, söz konusu andın resmi törende okunmamasına yönelikti ve ben de bu emri yerine getirdim. Tören sonrası ailelerle mezuniyetimizi kutlarken kendiliğinden, aniden gelişen ve plansız bir şekilde heyecan ve mutluluk ile orada bulunan devre arkadaşlarımla yaptığımız bir kutlamadan başka bir şey değildir. 2023 yılında da 3’üncü sınıf harbiyeli olarak görevli olduğum diploma ve mezuniyet töreninde resmi safhanın bitmesi ve protokolün ayrılmasından sonra mezun olan teğmenlerin kılıç çatarak ‘Atatürk gençleriyiz’ marşını okuduklarına şahit oldum. O dönem bu olay sosyal medyada yer almadığı için çok fazla gündem olmadı. Ben de kılıç çatma olayının yasak olmayacağını değerlendirdim ve devre birincisi olduğum için bu andı okudum.”
Tören öncesinde subay andı okunmasına dair bir prova yapılmadığını ve resmi tören sırasında da herhangi bir basın mensubunu görmediğini belirten Ebru Eroğlu, törenden bir gece önce yapılan tabur eğlencesine kısa süre katıldığını, arkadaşları kılıç çatmak için toplanırken devre birincisi olarak katılmak istediğini söyledi.
Eroğlu’nun “Yaşa var ol harbiye!” paylaşımı: Arif Sarı yapmamı söyledi
Sosyal medya hesabı üzerinden “Yaşa var ol Harbiye!” paylaşımına dair ise Eroğlu, Dekan Yardımcısı Arif Sarı’nın söylemesi üzerine paylaştığını ve daha sonra başka birinin sözüyle hareket etmeyi kendisine yakıştıramayarak sildiğini belirtti. Eroğlu, konuya dair savunmasını şu şekilde yaptı:
“Ben bu mesajı Dekan Yardımcısı Arif Sarı’nın söylemi ile Instagram hesabından yayınladım. Harp Okulu’ndan yeni mezun olmuşken böyle bir durumla karşı karşıya kalmak beni endişelendirmişti. Olayın taze olması sebebiyle bu paylaşımın olayları yatıştıracağı düşüncesine kapıldım. Olayın daha fazla büyümemesi için bu paylaşımı yaptım. Sadece Arif Sarı’nın göreceği şekilde Instagram hesabımda paylaştım. Ardından başkasının sözüyle hareket etmenin bana yakışmayacağı düşüncesiyle paylaşımı hemen sildim.”
“Konuşmanın haberlerde yayınlanmasını mantıklı bulmuyorum”
Törenin bitiminin ardından Kara Harp Okulu Komutanı, dekan, dekan yardımcısı, teğmenler Ebru Eroğlu ve İzzet Talip Akarsu’nun bulunduğu ortamdaki konuşmaların basına yansımasına dair savunmasını yapan Eroğlu, kendisinin kimseye bu konuda bir şey anlatmadığını ifade etti.
Eroğlu, “O gün tören sonrası tabur komutanımız tarafından okul komutanımız ve belirtilen kişilerin olduğu ortama çağırıldım. Hem okul komutanı hem dekan bana ‘Neden yaptınız, amacınız neydi?’ tarzında sorular sordular. Ben de hiçbir amacımızın olmadığını söyledim. Olayların üzerinden hatırladığım kadarıyla 4-5 gün geçmesini müteakip bu yapılan konuşmanın ve kendi cevabımın haberlerde yer aldığını gördüm. Olayın üzerinden belli bir zaman geçmesine rağmen bu konuşmanın yeniden haberlerde yayınlanmasını mantıklı bulmuyorum. Bu konuşmaları hiçbir şekilde ben kendim bir haber sayfasına vermedim. Zaten böyle bir girişimin süreç boyunca bana zarar vereceğinin farkındaydım” dedi.
“Süreç sonunda herhangi bir arkadaşıma zarar gelirse o grubun dışında olmak istemiyorum”
Kılıç çatmanın planlı olmadığını ve bu yüzden izin almaya gerek olmadığını düşündüklerini vurgulayan Eroğlu, süreç sonunda silahlı kuvvetlerden ayırma cezası gibi bir durumda kesinlikle o grubun dışında olmak istemediğini belirtti.
“Beni 5 yıl yetiştiren kuruma hiçbir zaman ihanet edecek değilim” diyen Eroğlu, savunmasını şöyle tamamladı:
“Hiçbir zaman kimseyle irtibata geçmedim, geçmeyeceğim de. Kimsenin bu olaydan zarar görmesini istemem. Bu konuda devamlı olarak olayın arkasında birilerinin olacağını ima etmek, bu konuda sorular sormak beni üzüyor. Biz vatanı, milletini seven, olması gerektiği gibi Atatürk’ün izinden yürüyen ve harbiyeli ruhu taşıyan subaylarız. Başka nasıl olabilirdik ki? Bunun arkasında herhangi birini aramak, bir organizasyon olduğunu düşünmek, bizim gibi iyi yetişmiş, aydın, ülkenin geleceği hakkında güzel fikirleri olan ve mesleğe gururla başlayan başarılı subayları üzmektedir. Süreç sonunda herhangi bir arkadaşıma zarar gelirse (silahlı kuvvetlerden ayırma cezası gibi) ben kesinlikle o grubun dışında olmak istemiyorum.”
“Fotoğrafı, okul kameramanı Murat Bey’in sosyal medyaya yansıttığını düşünüyorum”
Teğmen Talip İzzet Akarsu ise subay andının okunduğu sırada kameraların çekmesinin gerginlik yarattığını ve sosyal medyaya bu görüntülerin yansıması halinde yanlış anlaşılabileceği nedeniyle tartışma yaşandığını aktardı.
Akarsu, fotoğrafı çeken kişinin okul kameramanı Murat olduğunu ve sosyal medyaya yansıması için birilerine verdiğini düşündüğünü belirterek şu şekilde devam etti:
“Kamuoyuna yansıyan görsellere baktığınızda bunun fotoğraf makinesi ile çekildiği aşikar bir şekilde ortadadır ve bu ortamda fotoğraf makinası olan kişi okul kameramanı Murat Bey’dir. Murat Bey’in çekilen fotoğrafı bilerek sosyal medyaya ya da sosyal medyada paylaşacak birine attığını düşünüyorum. 2023 yılı mezuniyetinde yapılanların aynısı bizim mezuniyetimizde de yapıldı. Aradaki fark sadece basının orada olmasıydı.”
Heyet bilgisi gizlendi, avukatlar tepki gösterdi
Teğmenlerin avukatları, idari tahkikat heyeti veya disiplin soruşturma heyetinin, ''yetkili kişiler veya soruşturma neticesiyle menfaati olan kişiler olup olmadığının tespiti için'' kimlik, rütbe ve görev yeri bilgilerini istedi. Kara Kuvvetleri Komutanlığı Personel Daire Başkanlığı bu talepleri reddetti. Avukatlar, bilgilerin üçüncü kişilere gizlenmesi gerektiğinin ve kendilerinin taraf olduğunun altını çizerek karara şöyle tepki gösterdi:
“Bilgi Edinme Kanunu’nu gerekçe gösterdiler. Aynı durum Piyade Okulu’nda Atatürk fotoğrafının yakalara takılmadığı durumda da yaşandı. O zaman ‘Utancınızdan mı saklıyorsunuz?’ dedik. Kanunları önlerine döküp sert bir dilekçe yazdık. O kişileri mahkemeye bile göndermediler. Biz bu soruşturmaları yetkili kişilerin yapıp yapmadığını nereden bileceğiz? Şimdi de soruşturma güvenliği bahane ediliyor. Soruşturma aşaması bitti. Bilgileri üçüncü kişiden gizli tutarlar, bunu anlarız ama biz tarafız!”
Teğmenler için uzman görüşü: “Atatürk’ün askerleriyiz” ifadesine başka anlamlar yüklemek açıkça Anayasa’ya aykırılık
Teğmenlerin avukatların talebi üzerine uzman raporu hazırlandı. Uzmanlar, resmi tören sonrası Subay Andı okunmasının “görev sona erdiği” için disiplinsizlik oluşturmadığını belirtti. Konuya ilişkin olarak uzmanların görüşü şöyle:
“Bu fiilde hiçbir şekilde ‘verilen emre aykırı davranmak’ gibi bir disiplinsizlik söz konusu değildir. Mezkur bildirimin resmi tören programına ilişkin ve onunla sınırlı olduğu çok açıktır. İki yıl öncesine kadar okunun bir andın resmi program sonrasında genç teğmenler tarafından bir dönem hatırası olarak okunması, bir disiplinsizlik teşkil etmez. Özellikle de ‘hizmete engel davranışlarda bulunmak’ şeklinde bir disiplinsizlikten söz edilemez. Çünkü resmi tören zaten sona erdiği için ortada engel olunacak bir hizmet de bulunmamaktadır.”
Anayasa vurgusu yapan uzmanlar, “Atatürk’ün askerleriyiz” ifadesine ilişkin olarak ise şunları aktardı:
“Teğmenlerin resmi tören dışında gerçekleştirdikleri etkinlikte ifade ettikleri ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ cümlesi Anayasada yer alan Türkiye Cumhuriyetinin değişmez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez niteliklerinden biri olan ‘Atatürk milliyetçiliği’ ilkesinin bir gereğidir. Bu cümleye başka bir anlam yüklemek, Anayasanın üstünlük ve bağlayıcılığına ilişkin 11’inci maddesine açıkça aykırılık oluşturur. Söz konusu tören sonrasında olayın kamuoyuna yansıması ve çarpıtılması Anayasanın emredici hükmünün gözardı edilmesinin bir gerekçesi olamaz.”
“TSK itibarını azaltıcı değil, tam tersine TSK itibarını yüceltici bir etkinlik”
Subay Andı okunmasının TSK’nın itibarını zedelemekten ziyade yücelten bir etkinlik olduğunu ifade eden uzmanların duruma dair görüşü şöyle:
“Teğmenler tarafından icra edilen bahse konu hatıra etkinliği, ‘TSK itibarına zarar verecek tutum ve davranışlarda bulunmak’ şeklinde nitelendirilemez. Çünkü yapılan etkinlik, TSK itibarını azaltıcı değil, tam tersine TSK itibarını yüceltici bir etkinliktir. Teğmenler, tören bitmesine rağmen gayet disiplinli ve uyumlu bir şekilde TSK mensuplarının vakarına uygun hareket ederek göğüs kabartıcı içeriği ile Türk Ordusunda Subay Andı olarak bilinen metni okumuşlardır. Bu hareketin, TSK’nın itibarını azaltıcı bir içerik taşıdığının kabulü mümkün bulunmamaktadır.”
And okunurken Alay ve Tabur komutanlarının da sahada olduğu hatırlatıldı
Öte yandan; uzmanlar, Subay Andı okunmasının TSK’nın Disiplin Kanununa göre de bir disiplinsizlik oluşturmadığınının altını çizdi. Uzmanlar, resmi tören bitişinde teğmenler and okurken Alay ve Tabur komutanlarının da orada olduğunu hatırlatarak şunları söyledi:
“Teğmenlerin söz konusu Subay Andını okuma fiilleri resmi tören sonrasında tören yerini henüz terk etmemiş olan Alay ve Tabur komutanlarının huzurunda gerçekleşmiştir. Eğer, teğmenlerin söz konusu andı okumaları iddia edildiği gibi ‘Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlik’ gibi ağır bir yaptırımı gerektiren, TSK’nın itibarını zedeleyen, ağır suç ve disiplinsizlik teşkil eden bir fiil olsaydı, bahse konu komutanların bu faaliyete derhal müdahale etmeleri gerekir. Ancak ant okunması aşamasında ve sonrasında, sahada yer alan komutanların herhangi bir müdahaleleri, ikaz ve ihtarları, hatta herhangi bir rahatsızlık belirtilerinin olmadığı da tarafımıza ibraz edilen dosyadaki bilgilerden anlaşılmaktadır. Bu durum, o sürece ilişkin görüntülerin daha yakından incelenmesi halinde çok daha net şekilde ortaya konabilecektir.”