T24 Haber Merkezi
Suriye Geçici Hükümeti Başbakanı Abdurrahman Mustafa, "Tel Rıfat ve çevresinin kontrolü Allah'a şükür ordumuzda. Orada ve Halep'in çevresindeki PKK terör örgütleri doğrudan temizlendi. Halep'te ilk bir iki ay muhalifler girdiğinde halk memnundu. İlk bir ay kim gelirse gelsin dediler. 2 ay, 3 ay sonra insanlar 'Bunlar ne yaptı?' diye değerlendirecekler. Şimdi rejimden kurtulduk diyorlar ama 2-3 ay sonra muhalifler ne yaptılar diye muhasebe edecekler. Halep'te askeri varlık olmaması lazım, Halep'i sivil polislerin yönetmesi lazım. Milli orduyu artık karargahlarına, cepheye çekip yapılanmayı oluşturuyoruz" dedi.
PYD/YPG, Fırat’ın batısını boşaltıyor: Tel Rıfat’tan çekildiler, sırada Münbiç mi var?
CNN Türk'te yayınlanan Tarafsız Bölge programına bağlanan Mustafa, El Kaide’nin Suriye kolu Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ve bağlı gruplar ile Suriye Milli Ordusu’na (SMO) bağlı silahlı grupların Suriye ordusu ile PYD/DSG’ye yönelik geçen hafta başlattığı saldırıları değerlendirdi. Mustafa, özetle şunları söyledi:
"Tel Rıfat ve çevresinde PKK terör örgütleri doğrudan temizlendi"
"Tel Rıfat ve çevresinin kontrolü Allah'a şükür ordumuzda. Orada ve Halep'in çevresindeki PKK terör örgütleri doğrudan temizlendi. Şimdi Şeyh Maksut ve Halep merkezde de mevcutlar. Orada da onlara söylendi, sivillere güvenli koridor sağlandı BM ve uluslararası insan hakları kuruluşuyla.
"Mayın ve tünelleri temizliyoruz, Tel Rıfat halkı evlerine dönecek"
Tel Rıfat'taki çatışma dün sona erdi. Ama şu anda o kadar döşeli mayın, tünel var ki onları temizlemekle meşgulüz. İnşallah birkaç gün içerisinde Tel Rıfat halkı, 3 kilometre uzakta, çadır kentte işgal edilen şehirlerin arasında ikamet ediyor. Peyderpey oralar temizlendikten sonra inşallah evlerine dönecekler.
Biz her zaman operasyona hazır durumdayız. PKK ile hiçbir zaman çatışma durmadı. Şartlar oluştuğu zaman onları destekleyen güçler de orantılı olarak güç veriyorlar. Aslında biliyorsunuz Münbiç ile Tel Rıfat Amerika ile Türkiye arasındaki yapılan anlaşmayla PKK 2019'da çekilecekti ama uymadılar.
"Halep'in alınmasının olduğu kadar Münbiç'in ve Fırat'ın doğusunun alınması da ana hedef"
Tel Rıfat dediğinizde sadece Tel Rıfat değil, onun etrafında bir sürü yerleşim merkezi, köyler var. Münbiç'in etrafında da bir sürü köy var, şehir merkezi değil Münbiç. Bugün zaten El Bab'ın doğusunda çatışma vardı her zaman olduğu gibi ama bu topyekün bir operasyon değil. Ama bekliyoruz çünkü terör örgütünden Halep'in alınmasının olduğu kadar Münbiç'in ve Fırat'ın doğusunun alınması da Suriye geçici hükümeti ve ordusunun ana hedefidir ve önemlidir.
"Rejim yıllardır azınlıkları koruyorum diye büyük bir pazarlama yaptı "
Suriye Milli Ordusu, Suriye Geçici Hükümeti'nin savunma bakanlığına bağlı olan emir kademe zincirleriyle, komitesiyle yönetilen bir yapıdır. Ben bir başbakanım.
Halep'e muhalifler girdikten sonra orada sadece milli ordu değil, İdlib'de milli ordunun bir bileşimi olarak, savunma bakanlığımıza bağlı olan Kurtuluş Cephesi var. 3 kolordu da Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı harekatında vardır. Rejim yıllardır azınlıkları koruyorum diye büyük bir pazarlama yaptı kendi için. Azınlıklar derken Hristiyanları kastediyorlar. Bugün Halep büyük bir mozaiktir. Halep, küçük bir Suriye'dir. Bugün orada Hristiyanlar, Çerkesler, Türkmenler, Araplar, Ermeniler, Kürtler vardır.
Halep halkının kendisi orayı güzel bir sivil yönetimle dünyaya örnek gösterecek. Muhalefet için de 'Gelecekte bütün Suriye böyle yönetilecek' diye örnek teşkil etmemiz lazım. Bu hususta kurtarıldı, tamam. Ama burayı çok iyi bir yönetimle en ufak bir hata yapmadan, rejimin ve uluslararası batılı ülkelerin eline bir koz vermeden hassas bir şekilde... Bununla ilgili görüşmeler yapıyoruz.
"Halep'in sivil bir yönetimle, il meclisiyle yönetilmesi lazım"
Rejimin yanında olan Suriyeliler vardı Halep'te. Bunların hepsi rejim yanlısıdır, rejimin yanındadır demememiz lazım. Suriye Geçici Hükümeti olarak şöyle bir görüşümüz var; öğretmenlerin okullarına devam etmesi, polislerin karakollarına devam etmesi, hakimlerin işlerine devam etmesi lazım. Hala bütün bileşenlerinden oluşan sivil bir yönetimle, il meclisiyle yönetilmesi lazım. Nüfus oranına göre hem etnik hem dini nüfus oranlarına göre hakiki bir temsil olmalı. Biz mücadele edeceğiz bu şekilde olması için. Halep halkıyla da görüşüyoruz. Eli kana bulanmamış, silah tutamayan devlet memuru ve teknokratları kastediyorum. İnsanları tutuklayanları, istihbaratçıları, insanlara eziyet edenleri kast etmiyorum. Zaten onlar pek kalmadı, çoğu kaçtı. Sivillerden bahsediyorum.
Görüşme devam ediyor, bazı öneriler de var. Halep'te büyük tüccarlar, aileler var, finans var. Halep'i Tel Rıfat ya da Afrin ile karşılaştıramazsınız. Oradaki mevcut insanlardan faydalanmak lazım. Yarın Halep'te olanlarla görüşmem var. Onları da dinleyeceğim kafalarında ne var, ne bekliyorlar...
"Şimdi rejimden kurtulduk diyorlar ama..."
Halep'e kolay girilmesinin sebeplerinden biri rejim güçlerindeki çöküş ve halk tabanının olmaması. Çünkü elektrik yok yıllardır. Su sıkıntı, ekmek sıkıntı, benzin sıkıntısı var. Baskı var, dolar yüksek. Başta ilk bir iki ay muhalifler girdiğinde halk memnundu. İlk bir ay kim gelirse gelsin dediler. 2 ay, 3 ay sonra insanlar 'Bunlar ne yaptı?' diye değerlendirecekler. Şimdi rejimden kurtulduk diyorlar ama 2-3 ay sonra muhalifler ne yaptılar diye muhasebe edecekler, daha önce yapmazlar.
"Milli orduyu artık karargahlarına, cepheye çekiyoruz"
Suriye meselesi sadece hat değiştiriyor. Karmaşık, aynı. Daha da karmaşık hale geliyor. Daha başka terör örgütleri türedi, daha başka devletler müdahil oldu. Orta Doğu'nun kendi genel durumu çok karışık ve kaygan, onun içinde de bir Suriye var. Bugün masanın 2 tarafı var. Uluslararası tanınan, muhatap alınan bir meşru muhalefet var. 2 taraf var; birisi rejim, hala BM tarafından devlet olarak tanınan, biri de Suriye halkının meşru temsilcisi olarak tanınan muhalefet. Muhatap alınan biziz. Yarışa girmek çok yanlış. Milli menfaatleri düşünüyorsak herkes işini yapacak. Halep'te askeri varlık olmaması lazım, Halep'i sivil polislerin yönetmesi lazım. Milli orduyu artık karargahlarına, cepheye çekip yapılanmayı oluşturuyoruz. Aynısının Halep'te olmasını istiyoruz. "
Halep'te neler oluyor?Suriye'nin Hatay sınırındaki İdlib kentini kontrol eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘terör organizasyonları’ listesinde bulunan cihatçı örgüt Heyet Tahrir Şam (HTŞ) önderliğindeki silahlı gruplar, 27 Kasım'da Şam yönetimi kontrolündeki Halep'e geniş bir harekât başlattıklarını duyurdu. İdlib ile Halep birbirine sınır iki kent. Suriye'nin ikinci büyük kenti olması yanı sıra iç savaş öncesinde ülke ekonomisinin kalbi olarak bilinen Halep'te 2016'dan bu yana ilk kez kendisine muhalif silahlı gruplarla Şam yönetimi arasında çatışma yaşanıyor. Harekâta Britanya merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi'nin aktardığına göre Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu (SMO) da destek veriyor. Mart 2020'de Rusya ve Türkiye, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde ateşkes ilan etmiş; iki ülke ordularının bölgede ortak devriyeler gerçekleştireceği açıklanmıştı. Şu anda bölgede Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ait çok sayıda gözlem noktası bulunuyor. Bölgede silahlı gruplarla Suriye ordusu arasında şiddetli çatışmalar yaşanıyor. Bölgeden aktarılan bilgilere göre söz konusu silahlı gruplar, ilk 48 saatte 20 kilometreye yakın mesafe kat etti. 29 Kasım'da ise HTŞ liderliğindeki grupların Halep'in kalbine girdiği iddia edildi. Britanya merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi hem silahlı gruplardan hem de Suriye ordusundan çok sayıda kişinin öldüğünü bildirdi. Gözlemevi'ne göre ilk iki günde 120'den fazla HTŞ militanı ve yaklaşık 20 SMO üyesi öldü, Suriye ordusu da 60'tan fazla kayıp verdi. Türkiye temkinli ama Şam'ı işaret ediyorKremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Moskova'nın, silahlı grupların saldırısını "Suriye'nin egemenliğinin ihlali" olarak gördüğünü açıkladı. Peskov, "Biz Suriyeli yetkililerin bölgeye bir an önce düzen getirmesinden ve anayasal düzeni yeniden tesis etmesinden yanayız” dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Halep'te yaşanan çatışmalarla ilgili açıklamasında "İdlib'e yönelik son dönemdeki saldırıların" altını çizdi ve "son günlerde yaşanan çatışmaların bölgedeki gerginliği istenmeyen şekilde artırdığına" dikkat çekti. "Yeni ve daha büyük istikrarsızlıklara yol açılmaması ve sivil halkın zarar görmemesi, Türkiye bakımından büyük önem teşkil etmektedir" diyen Keçeli, "Gelişmeleri, Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğüne atfettiğimiz önem ve terörle mücadeleye verdiğimiz öncelik çerçevesinde çok yakından takip ediyoruz" ifadelerini kullandı. Kritik önemdeki M5 yolu hedefteResmî kaynaklara göre, silahlı gruplar, Halep ile başkent Şam arasındaki ana karayolu kavşağı olan M5'in bir bölümünü kontrol altına almayı başardı. M5, Suriye'nin Ürdün sınırı yakınlarında başlayan ve Türkiye sınırı yakınlarındaki Halep'e kadar uzanan otoyol. İdlib vilayetini boydan boya kesen ve 450 kilometre uzunluğundaki yol, ülkenin nüfusu en fazla olan dört kentini, Şam, Humus, Hama ve Halep'i birbirine bağlıyor. Savaş öncesinde Suriye'nin ekonomik arterlerinden biri olan M5, ülkenin sanayi merkezlerinden Halep'i de besliyor. Uzmanlar otoyol aracılığıyla yapılan ticari işlemlerin savaş öncesinde 25 milyon dolarlık günlük hacme sahip olduğunu tahmin ediyor. Otoyol Suriye'nin doğusu ve kuzeyinden ülkenin geri kalan kesimlerine buğday ve pamuk taşımacılığı için kullanılıyor. Ayrıca Ürdün, Suudi Arabistan, Türkiye ve Arap ülkeleriyle ticaret de bu yol üzerinden yapılıyor. Bölgede hangi güçler bulunuyor?Suriye, Rusya ve İran; yeni saldırı dalgasının HTŞ destekli silahlı grupların Halep'in kontrolünü tamamen ele geçirmesine yol açabileceğinden endişe ediyor. İran Devrim Muhafızları'nın önemli komutanlarından Kioumar Pourashemi'nin Halep'teki çatışmaların ilk saatlerinde öldürüldüğü bildirilirken, Rus hava saldırıları özellikle Suriye ordusunun önemli bir akaryakıt üssünün bulunduğu Han Al-Asal'da yoğunlaştı. Şam yönetimi, Rusya tarafından eğitilen ve eskiden "Kaplan Kuvvetleri" olarak bilinen 25. Özel Kuvvetler Tümeni'ni bölgeye konuşlandırdı. Şam tarafından konuşlandırılan birlikler arasında Filistin Kudüs Tugayı ve Rus yapımı modern T-90 tankları ve T-72'nin geliştirilmiş versiyonlarıyla donanmış 4. Suriye Tümeni yer alıyor. Yıllardır İdlib'i kontrol eden ve eski adı El-Nusra Cephesi olan, kendilerini cihatçı olarak tanımlayan HTŞ, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin "terör organizasyonları" listesinde bulunuyor. Türkiye de HTŞ'yi "terör örgütü" olarak kabul ediyor. Türkiye-Suriye normalleşme çabalarıSaldırılar, Türkiye ile Suriye arasında normalleşme çabalarının hızlandığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme isteğinin dile getirildiği bir dönemde gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak Suudi Arabistan ve Azerbaycan'a yaptığı ziyaretlerin ardından uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada “Hâlâ Esad ile görüşmeyi umuyorum. Çünkü Suriye ile Türkiye arasındaki terör yapılarını yok etmemiz gerekiyor. Suriye’de adil ve kalıcı bir barışın temeli var. Bunu sağlamak için atılacak adımlar net ve açıktır. Normalleşme için Suriye tarafına elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barış ve huzurun kapılarını açacağına inanıyoruz" demişti. Rusya ile Türkiye arasında anlaşmazlık mı var?Kremlin’in Suriye Özel Temsilcisi Aleksander Lavrentiyev, geçtiğimiz haftalarda yapılan Astana22 toplantısı sırasında Rus haber ajansı Tass’a verdiği röportajda Türkiye’ye Suriye'de "işgalci güç" demişti. Rusya, kendi güçleri ve İran güçleri dışındaki tüm askerî varlıkları "işgalci" olarak tanımlıyor fakat Astana ortaklığı Moskova'nın Ankara'yı açıktan bu şekilde tanımlamaktan uzak durmasını sağlıyordu. |