Avrupa Birliği’nin yasama kolu Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye Raportörü Kati Piri, görevi devraldığından beri Türkiye gündemini bir gazeteci gibi titizlikle takip ediyor. Türkiye’nin sakız gibi uzayan Avrupa Birliği sürecinde raportör olarak seçilen AP parlamenteri önemli bir rol oynuyor. Bunun nedeni 751 parlamenterin kendi ülkelerinin politikalarını yürütürken aynı zamanda Türkiye’deki bütün gelişmeleri takip edemeyecek olması. Parlamenterler, Türkiye özel ilgi alanları değilse bu rapordan birçok şey öğreniyor.
Piri'nin kasım ayında kamuoyuyla paylaştığı ve Avrupa Parlamentosu’na sunduğu rapor, bugün Dış İlişkiler Konseyi'nde görüşülecek. Komisyonun gündeminde 320 değişiklik önergesi var. Piri’nin hazırladığı rapor Mart’ta da Genel Kurul’un gündemine alınacak. Piri, aynı zamanda raporun görüşülmesinden hemen sonra kişisel Twitter hesabı üzerinden 1 saatlik bir soru-cevap seansı gerçekleştirecek.
Türkiye hükümetinin Kati Piri ile ilgili tutumu ise dostane olmaktan oldukça uzak. Özellikle basın özgürlüğü, OHAL uygulamaları, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Anadolu Kültür Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kavala’nın tutuklulukları ile seçim usulsüzlükleri konusundaki sert eleştirileri sonrasında Piri ile hükümetin arası iyice açıldı. Piri, son raporunu yazmadan önce 2018 sonbaharında Türkiye’ye yaptığı keşif gezisinde dönemin TBMM Başkanı Binali Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu çok sayıda hükümet yetkilisinden randevu talep ettiğini, ancak hiçbirinden geri dönüş alamadığını ifade etmişti.
Hükümetin açık olarak Piri’ye tepki gösterdiği örnekler de var. Örneğin Yeni Şafak’ın haberine göre Piri, dönemin Adalet Bakanı Bekir Bozdağ tarafından veto yediği için AP Dış İlişkiler Heyeti görüşmeye Piri’siz gitmişti. 2016 yılında da dönemin AB Başmüzakerecisi Volkan Bozkır, Piri'nin “tarafsızlığını yitirdiğini” iddia etmiş ve "Bu yaklaşımında ısrarcı olması halinde Piri’nin Türkiye’de kendine bundan sonra Diyarbakır’da ziyaret ettiği örgütler dışında muhatap bulması da çok zor olacaktır" kaydetmişti.
Raporun en önemli detayı: İlişkilerin askıya alınması talebi
TIKLAYIN - Kati Piri'nin hazırladığı son Türkiye raporunda neler vardı?
Piri’nin bu seneki raporundaki en önemli detay “İlişkilerin askıya alınması” talebi. İlişkilerin askıya alınması demek, Türkiye’nin AB üyelik sürecini öldürmek anlamına gelmiyor. Avrupa Parlamentosu’nun bu konuda vereceği kararlar bağlayıcı değil, AP Genel Kurulu’nda alınacak olan karar AB’nin yürütme organlarına yönelik, komisyon içi bir 'tavsiye niteliği' taşıyacak. Eğer AB Komisyonu AP’nin tavsiyesini dikkate alırsa “Türkiye ile ilişkileri askıya alma” kararı üye ülkelerin hükümet liderlerinden oluşan AB Konseyi’nde oylamaya sunulacak. Burada da nitelikli çoğunluğun onay vermesi halinde Türkiye ile üyelik ilişkileri “dondurulacak”. Konsey’de nitelikli çoğunluk alınması için Almanya, Polonya gibi nüfusu yüksek ülkelerin oyları önemli bir rol oynuyor, çünkü oylamada nüfus da dikkate alınıyor. T24 yazarı Zeynel Lüle, süreci anlatırken “Komisyonun bu yönde bir karar almayacağı” yorumunda bulundu.
Piri, hazırladığı 2018 raporunda OHAL’in kaldırılmasını memnun edici bir karar olarak değerlendirdi, ama 7 kez uzatılan OHAL’in hukukun üstünlüğünü ve insan haklarını etkilediğini belirtti. OHAL ilanından ve 15 Temmuz darbe girişiminden sonra binlerce tutuklama yapıldığına da dikkat çeken Piri, raporunda Demirtaş ve Kavala’nın adından da özel olarak bahsetti. Raporda ayrıca Venedik Komisyonu’nun yeni başkanlık sisteminde yeteri kadar denetim ve denge olmadığını belirttiğini, ancak sistemin buna rağmen uygulamaya konduğunun altı çizildi.
PKK’nın AB tarafında da terör örgütü olarak tanındığını hatırlatan ve uyguladığı şiddeti kınayan Piri, Türkiye’nin güneydoğusundaki insan hakları ihlallerinin incelenmesini istedi. Güneydoğu konusunda ayrıca yerine kayyım atılan belediye başkanlarına dikkat çekildi. Piri ayrıca basın, ifade özgürlüğü ve LGBTI + haklarına uygulanan baskıya da değindi. Piri ilişkilerin askıya alınmasını talep ederken, ticaret anlaşmasının yenilenmesi için açık kapı bırakılması gerektiğine değindi. Bunlar, raporda öne çıkan bulgulardan sadece bazıları.
Kati Piri, Ekim ayında basın mensupları ile gerçekleştirdiği toplantıda, AP’deki birçok parlamenterin Türkiye vatandaşlarıyla kurdukları köprülerin açık kalmasını istediğini ve bu sebepten dolayı da “ilişkileri askıya almak konusunda” bir açmazda olduklarını belirtmişti. Raportör bu açmazın sebebinin, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ile ilgili durumu desteklemediklerini göstermek isteği ile Türkiye nüfusuyla bağları koparmama çabası olarak nitelendirmişti.
TIKLAYIN - Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Piri: Türkiye'de kuvvetler ayrılığı konusunda endişeliyiz
Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süreci 2005’te başladı. AKP iktidarının köklü reformlar yapmayı denediği yıllardı. Ancak süreç böyle ilerlemedi ve sonunda 2016 yılında AB yetkilileri Türkiye’nin AB’ye giriş yükümlülüğü olan Kopenhag Kriterlerine uymadığını belirttiler. Türkiye- AB süreci son yıllarda bir açmazda, iki taraf da bu açmazı açmak istediğini belirtiyor, ancak şu ana kadar bu istekler sözde kaldı, ya da Piri’nin deyimiyle “kozmetik” yani yapmacık girişimler oldu. Henüz somut bir adım atılmadı.