T24 Haber Merkezi
Karar yazarı Taha Akyol, bugünkü köşe yazısında "Dün Kandil, Öcalan’ın 'serbestçe rol oynamasını' destekleyeceğini söylemekle, siyasi zemin kazanmak istiyor, yoksa Öcalan’a itaat edeceğini söylemiyor. Şartlarını sonradan dayatmak için bunu fırsat sayıyor." dedi.
"2013-2015 dönemindeki 'Çözüm Süreci'ni, Öcalan’ın talimatını dinlemeyen Kandil’in bozduğunu, Öcalan, 'silah devri bitti' derken Kandil’de Bese Hozat ve Cemil Bayık 'devrimci halk savaşı' ve 'silahlı halk ayaklanması' ilan ederek süreci bozmuştu" ifadelerini kullanan Akyol'un "TUSAŞ’a saldırının anlamı?" başlıklı köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:
"Şimdi Suriye’deki yapılanmayla daha güçlü hale gelmiş olan PKK terör örgütü, Öcalan’ın çağrısıyla kendini lağveder mi?!
Bahçeli, böyle bir sorun yokmuş gibi, Öcalan’ın çağrısıyla 'terör sorununun ülke gündeminden tamamen' çıkabileceğini söylüyordu.
Ve terör örgütü TUSAŞ’a silahlı, bombalı saldırıda bulunarak, Bahçeli’nin başlatmak istediği süreci sabote etti! 5 şehidimiz, 22 yaralımız var.
Saldırıdan önce yaptığı uzun açıklamada, Murat Karayılan, Bahçeli’nin teklifindeki 'PKK’yı lağvetme' bölümü için 'asla kabul edemeyeceğimiz, akıl dışı' diyor, fakat 'özünde Apo’yu muhatap olarak görmesini' ise olumluyordu.
Karayılan PKK’nın Türkiye içinde güçsüz olduğu yolundaki beyanlar konusunda ise 'yarın ne kadar yanıldıklarını görecekler' diyordu ki TUSAŞ’a terör saldırısı aynı gün öğleden sonra yapılacaktı.
Karayılan’ın Türkiye’den 'Kuzey Kürdistan' diye bahsetmesi de hâlâ eski kafada olduklarının bir göstergesidir.
Türkiye’ye savaş sanayiinde çağ atlattıran TUSAŞ’a saldırı, PKK’nın terör mesajıdır, 'çözüm' sözlerine silahlı, bombalı cevabıdır.
Öcalan’ın çağrısıyla PKK’nın silah bırakmayacağını bilmek için kâhin olmaya gerek yoktu. Cemil Bayık BBC’ye verdiği mülakatta açıkça Öcalan’a meydan okumuş, 'Biz karar veririz. Ne HDP ne önder Apo karar veremez' demişti. (30 Kasım 2015)
Bugün bir de Suriye’de petrol gelirine ve ABD tarafından ağır silahlarla teçhiz edilmiş bir silahlı güce sahipler, bir çağrıyla dağılırlar mı?! Karayılan’ın bunu 'sıkışmışlıktan kurtulmanın arayışları' olarak nitelemesine herkes dikkat etmeli. Ayrıntılı bir devlet politikası haline getirilmeden yapılan bu tür konuşmalar, içeride iç politika manevrası izlemi yaratıyor, PKK da bunu 'sıkışma' olarak görüyor, gösteriyor. (...)
İçeride demokrasi eksikliklerinden ve dışarıda son on yılda yaşanılan 'değerli yalnızlık' olaylarından PKK yararlandı. En vahim örneği, Suriye politikasındaki hatalardır, soğukkanlılıkla düşünmeli tahlil etmeliyiz.
Dün Kandil, Öcalan’ın 'serbestçe rol oynamasını' destekleyeceğini söylemekle, siyasi zemin kazanmak istiyor, yoksa Öcalan’a itaat edeceğini söylemiyor. Şartlarını sonradan dayatmak için bunu fırsat sayıyor.
23 Ekim’deki yazımı şöyle noktalamıştım:
'Türkiye’nin sadece içeride demokrasi ve hukuk değil, dış politikayı ve uluslararası enerji projelerini de dikkate alan, ekonomiyi de içeren kapsamlı ve uzun vadeli bir ‘devlet politikası’ oluşturması gerektiği apaçık belli.
Siyasetin seçim ve anayasa taktikleriyle bu sorun çözülmez, hatta azdırılabilir; öyle de olagelmekte.'"
|