T24 Dış Haberler
Heyet Tahrir Şam (HTŞ) lideri Ebu Muhammed El Colani, Suriye'nin kuzeyindeki ilerleyişlerindeki amacının Devlet Başkanı Beşar Esad'ı devirmek olduğunu söyledi.
CNN International'a mülakat veren Colani, Suriye'de açıklanmayan bir yerde CNN muhabiriyle bir araya geldi. Colani, mülakatında "kurumlara ve halk tarafından seçilen bir konseye” dayalı bir hükûmet kurma planları olduğunu iddia etti. HTŞ lideri, “Suriye, tek bir yöneticinin keyfi kararlar aldığı bir yönetim sistemini değil, kurumsal bir yönetim sistemini hak ediyor” dedi.
"Bu rejim öldü"
“Hedeflerden bahsettiğimizde, devrimin amacı bu rejimi devirmek olarak kalmaktadır. Bu hedefe ulaşmak için elimizdeki tüm araçları kullanmak bizim hakkımızdır” diyen Colani, şöyle devam etti:
“Rejimin yenilgisinin tohumları her zaman içindeydi... İranlılar rejimi canlandırmaya çalışarak ona zaman kazandırdılar ve daha sonra Ruslar da onu desteklemeye çalıştı. Ancak gerçek değişmedi: Bu rejim öldü.”
CNN: Kendine güveniyor ve modernlik yansıtmaya çalışıyordu
CNN, röportajı yayımladığı haberinde, "Bir zamanlar gölgelerde faaliyet göstermiş biri olarak Colani, CNN ile güpegündüz ve çok az güvenlikle gerçekleşen görüşmesinde kendine güveniyor ve modernlik yansıtmaya çalışıyordu" ifadeleri kullanıldı.
CNN haberinde, Colani için "Aranan bir adamdan çok bir politikacı gibi hareket ettiği açık" ifadeleri kullanıldı.
Colani: Değiştim
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘terör organizasyonları’ listesinde bulunan cihatçı örgüt HTŞ'nin komutanı Colani, değiştiğini iddia etti. Colani, “Yirmili yaşlarındaki bir insan otuzlu ya da kırklı yaşlarındaki birinden ve kesinlikle ellili yaşlarındaki birinden farklı bir kişiliğe sahip olacaktır. Bu insanın doğasında var" dedi.
Colani, Irak'ta El Kaide'ye katılmış ve Suriye savaşı başladığında Suriye'ye giderek Nusra Cephesi adıyla örgütün Suriye'deki kolunu yönetmişti. Daha sonra El Kaide ile bağlarını kopararak 2017 başlarında Heyet Tahrir Şam'ı kurmuştu.
Kendi ismini kullandı
ABD, Türkiye, Birleşmiş Milletler ve diğer bazı Batılı ülkeler, grubun kökleriyle arasına mesafe koyma çabalarına rağmen HTŞ'yi "Yabancı Terör Örgütü" olarak tanımlamaya devam ediyor.
CNN, Colani'nin yaygın olarak bilinen bu takma ismi yerine, gerçek adını, yani "Ahmed al-Sharaa"yı kullandığını bildirdi.
Colani, mülakatta, ele geçirdikleri bölgelerdeki sivillerin "korkacak çok az şeyi olduğunu" iddia etti. Colani, “İslami yönetimden korkan insanlar ya bunun yanlış uygulamalarını görmüşlerdir ya da bunu tam olarak anlamamışlardır” dedi.
“Kaos dönemlerinde bazı kişiler tarafından azınlıklara karşı bazı ihlaller oldu, ancak bu sorunları ele aldık" diyen Colani, şöyle devam etti:
“Hiç kimsenin başka bir grubu silme hakkı yoktur. Bu mezhepler yüzlerce yıldır bu bölgede bir arada yaşıyor ve kimsenin onları ortadan kaldırmaya hakkı yok”
Colani ayrıca, CNN'e verdiği demeçte hapishanelerdeki kötü muamele olaylarının “onların emrinde veya talimatıyla olmadığını" iddia ederek HTŞ'nin ilgili kişileri sorumlu tuttuğunu söyledi.
HTŞ lideri, örgütün "terör örgütü" olarak tanımlanmasına da karşı çıkarak bunu “öncelikle siyasi ve aynı zamanda yanlış” olarak nitelendirdi. Ayrıca sivillere yönelik saldırılara hiçbir zaman şahsen katılmadığını iddia etti.
"Rejim düştüğünde sorun çözülecek ve yabancı güçlerin kalmasına gerek kalmayacak"
Colani, "yabancı güçlerin Suriye'yi terk ettiğini görmek istediğini" söyledi. Ülkede ABD, Türkiye, Rusya ve İran'ın yanı sıra İran'a bağlı güçler bulunuyor. HTŞ lideri, “Bence bu rejim düştüğünde sorun çözülecek ve artık Suriye'de yabancı güçlerin kalmasına gerek kalmayacak" dedi.
"HTŞ bir araçtır ve dağılabilir, amaç rejimle yüzleşmek"
HTŞ lideri, "Suriye'nin inşasından bahsettiklerini" ve örgütün bu diyaloğun yalnızca bir parçası olduğunu ve her an dağılabileceğini söyledi. Colani, HTŞ için, "Kendi içinde bir amaç değil, bir görevi yerine getirmek için bir araçtır: bu rejimle yüzleşmek" dedi.
Suriye'de savaş alevlendi; HTŞ liderliğindeki gruplar ilerliyorSuriye'nin Hatay sınırındaki İdlib kentini kontrol eden Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin ‘terör organizasyonları’ listesinde bulunan cihatçı örgüt Heyet Tahrir Şam (HTŞ) önderliğindeki silahlı gruplar, 27 Kasım'da Şam yönetimi kontrolündeki Halep'e geniş bir harekât başlattıklarını duyurdu. İdlib ile Halep birbirine sınır iki kent. Suriye'nin ikinci büyük kenti olması yanı sıra iç savaş öncesinde ülke ekonomisinin kalbi olarak bilinen Halep'te 2016'dan bu yana ilk kez kendisine muhalif silahlı gruplarla Şam yönetimi arasında çatışma yaşandı. Çatışmalar sonunda HTŞ liderliğindeki gruplar Halep'te kontrolü sağladı. Son olarak Hama'da da HTŞ liderliğindeki gruplar tarafından kontrol sağlandı ve gruplar Humus'a doğru yöneldi. Mart 2020'de Rusya ve Türkiye, İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi'nde ateşkes ilan etmiş; iki ülke ordularının bölgede ortak devriyeler gerçekleştireceği açıklanmıştı. Şu anda bölgede Türk Silahlı Kuvvetlerine (TSK) ait çok sayıda gözlem noktası bulunuyor. Türkiye ve Rusya'dan ilk açıklamalarKremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Moskova'nın, silahlı grupların saldırısını "Suriye'nin egemenliğinin ihlali" olarak gördüğünü açıkladı. Peskov, "Biz Suriyeli yetkililerin bölgeye bir an önce düzen getirmesinden ve anayasal düzeni yeniden tesis etmesinden yanayız” dedi. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli, Halep'te yaşanan çatışmalarla ilgili açıklamasında "İdlib'e yönelik son dönemdeki saldırıların" altını çizdi ve "son günlerde yaşanan çatışmaların bölgedeki gerginliği istenmeyen şekilde artırdığına" dikkat çekti. "Yeni ve daha büyük istikrarsızlıklara yol açılmaması ve sivil halkın zarar görmemesi, Türkiye bakımından büyük önem teşkil etmektedir" diyen Keçeli, "Gelişmeleri, Suriye’nin birliği ve toprak bütünlüğüne atfettiğimiz önem ve terörle mücadeleye verdiğimiz öncelik çerçevesinde çok yakından takip ediyoruz" ifadelerini kullandı. Halep'in ardından Hama'ya girildi; gözler Humus'taSuriye'de Kaide kolu Heyet Tahrir Şam (HTŞ) ile diğer cihatçı örgütler, 27 Kasım'da başlattıkları taarruzda 30 Kasım'da Halep'i almalarının ardından kapılarına dayandıkları Hama'ya da girdi. Bölgedeki kaynaklara göre, HTŞ grupları, Humus kent merkezine 10 kilometre kadar yaklaştı. Suriye ordusunun direniş göstermemesi halinde HTŞ güçlerinin kent merkezine ulaşabileceği belirtiliyor. HTŞ’nin Humus’a yaklaşması sonrası harekete geçen Suriye hükümetine muhalif yerel silahlı gruplar, ordu güçlerinin kontrol noktalarına saldırılar başlattı "Astana'nın yarattığı sessizlik ortamı iyi kullanılamadı" vurgusuDışişleri Bakanı Hakan Fidan ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi, İranlı Bakan'ın Suriye'deki çatışmaların alevlenmesinden hemen sonra yaptığı Türkiye ziyareti sırasında gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında konuştu. İran Dışişleri Bakanı, "Biz inanıyoruz ki siyonist rejiminin bu gerilimin çıkması hususundaki rolünü göz ardı etmek büyük hata olur" derken Bakan Fidan da "Suriye’deki olayları herhangi bir dış müdahale ile açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır. Bu, Suriye ile ilgili gerçekleri anlamak istemeyenlerin sığındığı bir sığınaktır" ifadelerini kullandı. Fidan ayrıca bölgedeki gerilimin artmasında Astana sürecinin yarattığı sessizliğin doğru değerlendirilememesinin etkili olduğunu şu sözlerle aktardı: "Suriye'deki iç savaşın Astana süreciyle belli bir noktada durdurulması ve tarafların belli bir statüko içerisinde ateşkes halinde olması çok önemli bir başarıydı. Bu başarının hayata geçmesinde özellikle Türkiye, Rusya ve İran'ın çok büyük bir payı var. Diğer taraftan taraflar hem muhalefet hem rejim, bu üç ülkenin ortaya koyduğu çerçeveyi de büyük ölçüde takip ettiler. Fakat geçtiğimiz yıllar içerisinde biz bu sürecin, bu sessizlik sürecinin gerçekten büyük bir siyasi çözüme ulaşmada bir fırsat teşkil etmesini çok istedik" Fidan ayrıca, Türkiye'nin "rejim değişikliği gibi bir derdinin" olmadığını söyledi. ABD, Britanya, Fransa ve Almanya'dan ortak açıklamaABD, Britanya, Fransa ve Almanya; Suriye'deki çatışmalarla ilgili olarak yayımladıkları ortak deklarasyonda şu ifadeler kullanıldı: "Suriye'deki gelişmeleri yakından takip ediyor; daha fazla yerinden edilmenin ve insani yardım erişiminin engellenmesinin önlenmesi için tüm taraflara gerilimi azaltma ve siviller ile altyapının korunması çağrısında bulunuyoruz. Mevcut tırmanış, çatışmaya BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararı doğrultusunda Suriye'nin öncülüğünde siyasi bir çözüm bulunmasına duyulan acil ihtiyacın altını çizmektedir" Bölgede hangi güçler bulunuyor?Suriye, Rusya ve İran; yeni saldırı dalgasının HTŞ destekli silahlı grupların Halep'in kontrolünü tamamen ele geçirmesine yol açabileceğinden endişe ediyor. İran Devrim Muhafızları'nın önemli komutanlarından Kioumar Pourashemi'nin Halep'teki çatışmaların ilk saatlerinde öldürüldüğü bildirilirken, Rus hava saldırıları özellikle Suriye ordusunun önemli bir akaryakıt üssünün bulunduğu Han Al-Asal'da yoğunlaştı. Şam yönetimi, Rusya tarafından eğitilen ve eskiden "Kaplan Kuvvetleri" olarak bilinen 25. Özel Kuvvetler Tümeni'ni bölgeye konuşlandırdı. Şam tarafından konuşlandırılan birlikler arasında Filistin Kudüs Tugayı ve Rus yapımı modern T-90 tankları ve T-72'nin geliştirilmiş versiyonlarıyla donanmış 4. Suriye Tümeni yer alıyor. Yıllardır İdlib'i kontrol eden ve eski adı El-Nusra Cephesi olan, kendilerini cihatçı olarak tanımlayan HTŞ, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin "terör organizasyonları" listesinde bulunuyor. Türkiye de HTŞ'yi "terör örgütü" olarak kabul ediyor. Türkiye-Suriye normalleşme çabalarıSaldırılar, Türkiye ile Suriye arasında normalleşme çabalarının hızlandığı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile görüşme isteğinin dile getirildiği bir dönemde gerçekleşiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan son olarak Suudi Arabistan ve Azerbaycan'a yaptığı ziyaretlerin ardından uçakta gazetecilere yaptığı açıklamada “Hâlâ Esad ile görüşmeyi umuyorum. Çünkü Suriye ile Türkiye arasındaki terör yapılarını yok etmemiz gerekiyor. Suriye’de adil ve kalıcı bir barışın temeli var. Bunu sağlamak için atılacak adımlar net ve açıktır. Normalleşme için Suriye tarafına elimizi uzattık. Bu normalleşmenin Suriye topraklarında barış ve huzurun kapılarını açacağına inanıyoruz" demişti. |
|