A Milli Futbol Takımımız büyük umutlarla katıldığı EURO 2020’deki ilk 2 maçını kaybetmekle kalmayıp; tek gol dahi atamadı ve eksi 5 averajla "en iyi üçüncüler" arasına girme şansını dahi mucizelere bıraktı.
Kadroda 26 futbolcu bulunmasına rağmen Şenol Güneş’in kimleri ilk 11’de oynatıp kimleri yedek bırakacağı turnuva öncesinde dahi oyuncular tarafından biliniyordu. Güneş’in, formsuz olmalarına rağmen Ozan Tufan, Okay ve Kenan’ı ısrarla oynatması birçok oyuncuyu küstürdü, forma adaletine olan inanç zayıfladı.
3-0’lık İtalya ve 2-0’lık Galler mağlubiyetleri sonrası teknik direktör Şenol Güneş, “Skorlar iyi değilse sorumlusu tabii ki benim” diyerek faturayı üstlenmiş olsa da sözlerinin devamında deneyim eksikliğine dikkat çekip, “Sanki takımın üzerinde bir ağırlık var. Bunlar bir tecrübe ister” diyerek oyuncularını eleştirdi.
Spor Arena'dan Ali Naci Küçük'ün haberine göre, A Milli Takım'ın başarısız turnuva performansının nedenleri şöyle:
Takım içi rekabet ortadan kalktı
Şenol Güneş her ne kadar kadroya 26 futbolcu almış olsa da, kimlerin ilk 11 oynayacağı, kimlerin yedek kalacağı ya da maç kadrosuna alınmayacağı turnuva öncesinde dahi oyuncular tarafından biliniyordu. Son dönemin en kötü futbolunun sergilendiği İtalya maçı sonrası yapılan antrenmanlarda Güneş’in ilk 11’de sadece 2 değişiklik yapacağının sinyallerini vermesi birçok oyuncuyu hayal kırıklığına uğrattı, küstürdü. Takım içinde, “Ağzımla kuş tutsam nafil; Şenol Hoca ne yapsam ne etsem beni oynatmıyor” düşüncesini dile getiren futbolcular oldu. Futbolcuların eşit rekabete ve forma adaletine olan inancı zayıfladı.
Kaan tercihi pahalıya patladı
Milli takımda sol ayaklı, pas yüzdesi yüksek ve oyunu geriden iyi kurma özelliğine sahip tek stoper olan Ozan Kabak, EURO 2020’deki 2 maçta 1 dakika bile oynayamadı. Şenol Güneş’in Galler maçı öncesi “Geriden pas oyununu iyi yapacak bir stoper hattıyla oynayacağız” şeklindeki sözleri sonrası çoğu kişi Ozan’ın ilk 11’de başlamasını bekliyordu, ancak tercihi Kaan Ayhan oldu. Bu tercih de rakibin işine yaradı. Galli futbolcular Kaan’ın arkasına attıkları 4 pasta da gol pozisyonuna girerken, bunlardan birinde Ramsey fileleri havalandırdı. Güneş ikinci yarıda Kaan’ı çıkarıp yerine Merih Demiral’ı oyuna aldı.
Ozan Tufan ve Okay Yokuşlu'da ısrar etti
İtalya karşısında doğru dürüst oyun karamadık. Bunun en önemli sebebi; orta sahadaki Ozan Tufan-Okay Yokuşlu ikilisinin adeta ‘yokları’ oynamasıydı. İki oyuncuyu da 64. dakikada kenara alan Şenol Güneş, elinde sezonun en formda isimlerinden Taylan Antalyalı ve İrfan Can Kahveci gibi isimler varken, Galler maçına da Ozan Tufan ve Okay’la başladı. Fizik olarak hazır olmadığı çok belli olan Ozan, hücuma neredeyse hiç destek veremezken, Okay da hatalı paslarıyla dikkat çekti, sonuçta da ortaya üretkenlikten uzak ve durağan bir orta saha çıktı.
Genç yetenekleri düşünmedi
24,6 yaş ortalamasıyla EURO 2020’nin en genç kadrosuna sahip A Milli Takımımız’da Halil Dervişoğlu, Kerem Aktürkoğlu, Abdülkadir Ömür ve Rıdvan Yılmaz gibi 20’li yaşlarının başında isimler de yer alıyordu. Ancak Güneş, Kerem, Abdülkadir ve Rıdvan’a hiç şans vermezken, Halil İtalya ve Galler maçlarında son 15 dakikalarda forma giyebildi. Formsuz olan Kenan Karaman’ın yerine Halil ilk 11 başlayabilir, Kerem, Abdülkadir ve Rıdvan da en azından ikinci yarılarda oynatılabilirdi.
Galler, bildiğimiz gibi oynadı
Galler Milli Takımı’nın genelde uzun toplarla gol aradığı, bizim karşımızda da böyle oynayacağı herkesin bildiği ve konuştuğu bir konuydu. İlk yarıda Bale-Ramsey ikilisi golü bulana kadar 4 kez bu şekilde oynadı. Galler Teknik Direktörü Robert Page, planlarının tuttuğunu “Türkiye’yi 5-0 yenebilirdik” sözleriyle özetlerken, Güneş, rakibin tıkır tıkır işleyen bu taktiği karşısında doğru hamleyi yapamadı, çare bulamadı. Ayrıca İtalya ve Galler maçlarında doğru dürüst bir hücum planımız da yoktu. Korner atışları dışında gol pozisyonumuz hiç yoktu
Fiziksel açıdan sınıfta kaldık
Şampiyonada milli takımımızın en çok dikkat çeken olumsuz yönlerinden biri; fiziksel açıdan zayıf olması idi. İtalya maçındaki hüsranın en büyük sebebi de buydu. Rakip futbolcular 90 dakika boyunca sahanın her yerine koştu ve oyunu olabildiğince çabuk oynadı. Biz ise hem onlar kadar koşmadık hem de topa sahip olduğumuz bölümlerde yavaş oynadık. Daha zayıf bir kadroya sahip Galler karşısında da bu tablo hemen hemen aynı idi. Rakibe kafa tutacak bir fiziksel gücümüz yoktu.