Ertuğrul Özkök, "Küçük Güzel Şeyler Dükkanı" başlığıyla ve "Newsletter" olarak paylaştığı yazısında bugün, Michael Jackson'ın 1993 yılındaki Türkiye konserinde Topkapı Müzesi'ni kalabalık fobisi yüzünden kapandıktan sonra ziyaret edilmesi talebinin sponsor firmanın reklamı yapılabileceğinden dönemin Kültür Bakanlığı Müsteşarı Emre Kongar neden izin verilmediğini yazdı.
Ertuğrul Özkök'ün "Emre Kongar: İzin vermedim çünkü Michael Jackson, Şah İsmail'in tahtına oturmak istedi" başlıklı yazısı şöyle:
Emre Kongar: İzin vermedim çünkü Michael Jackson, Şah İsmail'in tahtına oturmak istedi
Ünlü müzik ve organizatör Ahmet San'ın haziran ayında yayınlanan hatıra kitabı pop kültür tarihimizin en ilginç polemiklerinden birini başlatmıştı.
Olay şuydu:
Michael Jackson, 1993 yılında konser için Türkiye'ye geldiğinde, Ahmet San, onu Topkapı Müzesi'ne götürmek istemiş. Ancak Michael Jackson'da kalabalık fobisi olduğu için, gitmek istememiş.
Ahmet San, "Ben kapandıktan sonra müzeyi senin için açtırırım, rahatça gezersin" demiş.
Michael Jackson kabul edince, dönemin Kültür Bakanı Fikri Sağlar'ı arayıp izin almış.
Müze müdürünü arayınca sürpriz bir cevap alıyorAncak ertesi sabah, müzenin müdürünü arayınca hiç beklemediği bir cevap almış. Ben "İlber Hoca olsa kesin açardı" demiştimGeçen hafta bunu yazmış ve "İlber Ortaylı olsa bu fırsatı kaçırmaz müzeyi açardı" demiştim. |
Emre Kongar: O sabah müze müdürü beni aradı ve dedi ki...
Emre Hoca, "Olayı çok iyi hatırlıyorum. Bakan, müzenin açılması için izin vermiş, ben bu izini iptal etmişim diye bir şey olmaz. Bunun tersi olur, ama böyle bir şey olmaz. Böyle bir kişi için müzeyi elbette açardım. Evet izin vermedim. Ancak işin kitapta yazılmayan çok önemli bir başka yönü var" dedi ve devam etti:
"O sabah beni Müze Müdürü Ahmet Bey aradı. 'Sayın Müsteşar bakan izin vermiş ama müzede sanatçıya kaftan giydirip, Şah İsmail'in tahtına oturtup filmini ve fotoğrafını çekmek istiyorlar" dedi. Tabii ki buna izin vermedim. Bugüne kadar kimseye öyle bir izin verilmedi."
Ya Pepsi reklamı olayı?
Kongar, onu da şöyle anlattı:
"O turnenin sponsoru Pepsi Cola'ydı. Dolayısıyla Topkapı Sarayı'nın reklam amaçlı kullanılması da söz konusu olabilirdi."
Tabii kitapta taht olayından hiç söz edilmiyor. Tahta oturma isteği olayın boyutunu değiştiriyor.
İlber Hoca, "Ben kesin açardım" dedi ama
Peki böyle bir durumda dostum ve eski Topkapı Müzesi Müdürü İlber Ortaylı, ne yapardı?
Arayıp ona da sordum.
Önce "Tabii ki açardım müzeyi. Öyle çok sayıda ünlü insana açtık" dedi.
Ben, "Ancak bir de Michael Jackson'a kaftan giydirip, Şah İsmail'in tahtına oturtup fotoğrafını, filmini çektirmek istemişler" deyince tavrı değişti.
"Olur mu öyle şey canım. Böyle bir şeyi isteselerdi ben de müzeyi açtırmazdım. Bugüne kadar kimseye öyle bir izin verilmedi. Ayrıca geçmişte benim de izine vermediğim teklifler oldu. Louis Vuitton'ın her yıl dünyada 60-70 çok ünlü insan için düzenlediği yemeklerden birini Topkapı Sarayı'nda yapmak istediler. Ama istedikleri mekâna o kadar insanı sığdırmak mümkün değildi. İzin vermedim" diyerek Emre Kongar'ın tavrını destekledi.
O taht Şah İsmail'e ait değil, onun gibi onlarcası var
İlber Ortaylı, ilginç bir şey daha söyledi:
"O taht için hep Şah İsmail'in tahtı denir. O da doğru değil. Çok daha sonraları İran tarafından hediye edilen bir tahttır. Sarayda depolarda onun gibi bir çok başka taht da var. Hatta ben ayrıldıktan sonra müze müdürü olan bir kişi o tahtlardan birini konutuna götürüp kendi oturmak istedi de ben müdahale edip mani oldum."
Doğrusu ben de Saray'da sergilenen tahtı Şah İsmail'in sanıyordum.
Ünlü müzeci Elif Naci, bunun Nadir Şah tarafından Birinci Mahmud'a hediye edilen bir taht olduğunu söylemiş zamanında.
Evet Michael Jackson ve Topkapı'da Mehter eşliğinde "Moonwalk" yani Mehterli ay yürüyüşü olayı da açıklığa kavuşmuş oldu.
Louvre ve Da Vince "Beyonce" ile açılmıştı
Ama bu yaz polemiğini kapatmadan önce şunu da ekleyeyim
Artık müzeler, en kıymetli bölümlerini bile şöhretli insanların etkinlikleri için açıyor.
Mesela Louvre, Beyonce ve eşi Jay-Z'e açılmış, orada bir klip çekmişlerdi.
Tabii Louvre Müzesi'nin de büyük bir reklamı olmuştu.
Ayrıca ben, Almanya'da Bergama Müzesi'nde, hem de o en muhteşem salonunda verilen bir yemeğe eşim Tansu ile katılmışım.
TIKLAYIN | Ertuğrul Özkök: Eski Türkiye'de bir Madonna bileti kaç dolardı?