T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, enflasyon rakamları açıklandıktan sonra randevu alamadığını söyleyerek TÜİK'e giden ve içeri alınmayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na tepki göstererek,"İnsan utanır! Bir insan davet edilmediği yere gidemez! Devletin bu kurumları senin şamar oğlanın değil" dedi.
Erdoğan, "Buralar ciddi kurumlardır. Senin gibi ciddiyetsiz değil. Ne oldu? Randevu vermediler ve randevusuz olarak gidip kapıda gösteri yaptın. Bak, Bay Kemal, bundan sonra da devletin kurumlarına böyle randevusuz gidilemeyeceğini öğren. Bunları bileceksin. Sen terör örgütleri ile omuz omuza gidebilirsin, onlara randevusuz da gidebilirsin ama devletin kurumları ciddidir, buralara öyle rastgele gidemezsin ve gidemeyeceksin de" diye konuştu. Erdoğan, geçen haftalarda Kılıçdaroğlu'nun Merkez Bankası'na da gittiğini hatırlatarak,"Merkez Bankası ona göre bağımsız değil ya, MB bu beyefendiye randevu veriyor. Gidiyorlar, MB'den brifing aldıktan sonra dışarı çıkıp aleyhinde konuşuyor. Hani bağımsız değildi, bak sana randevu verdiler..." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Siirt’te, Zarova Köprüsü, Şirvan Barajı ve HES, Lineer Metal Çinko Üretim Tesisi ile diğer projelerin resmî açılış töreninde konuştu.
Döviz kurundaki yükselişe ve fiyat artışlarına ilişkin olarak konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yüksek fiyat artışları emtia fiyatlarındaki aşırı yükselmeden kaynaklanıyor. Bu yüksek fiyatların yeniden dengeye oturması bekleniyor. Fahiş fiyatların bir sebebi de piyasadaki aç gözlü fırsatçılardır. Stokçulara sesleniyorum, hangi üründe olursa olsun, depolarda bütün bu malları stoklayanları yakaladığımızda gereken bedeli ödeyeceklerdir. Döviz kurlarındaki artışta da yabancıların eli yanında bu açgözlülüğün izlerini görüyoruz. Uzun olmayan bir sürede bu fiyat hareketlerini, kur dalgalanmalarını makul ve istikrarlı bir çizgiye oturtacağız. Yılın ilk aylarından itibaren ekonomide, gelişmiş ülkelerin standartlarını yakalamaya başladığımız bir seviyeye ulaştığımız göreceğiz" açıklamasını yaptı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, düşük faizi savunmaya devam edeceği mesajını verirken, bir kez daha Nas'ı referans gösterdi.
DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'a, 2013 yılında Başbakan Yardımcısı iken IMF'in son taksidini ödemesi üzerinden de atıf yapan Erdoğan, "Bu CHP, yanına taktığı bazı tiplerle adete arkasında boş teneke, ne diyorlar, 'biz şuraya çıkarmıştık'. Benim Başbakan olduğum yerde, senin sesin çıkabilir mi? Utanmadan ben şunu yaptım, bunu yaptım... Ya sen neyi yaptın? Başbakan benim, imzayı ben atıyorum, ben şunu yaptım, bunu yaptım diyorsun. İnsan utanır!" diye konuştu.
Erdoğan, ayrıca asgari ücretin "kayıpları telafi edecek düzeyde" olacağını ve "dar gelirli insanları ferahlatacağını" söyledi.
Erdoğan'ın açıklamasından satır başları şöyle:
"20 yıl öncesine bir gidelim... 20 yıl öncesinde ne havaalanı, ne havaalanından buraya bir yol var mıydı? Üniversitemiz var mıydı? Ama şimdi maşallah yolumuz çift gidiş, çift geliş gayet güzel.
Bugün burada temellerinin atılma müjdesini paylaştığımız fabrikalar en kısa sürede tamamlanacak. Projenin tamamı bittiğinde yatırım bedeli 400 milyon doları bulacak. Tesis, üretim kapasitesini kısa bir sürede 90 bin tona çıkardığında ülkemizin çinko ihtiyacının yüzde 40'ını karşılayacak. Tesis, ilk etapta 500 kişi ile ilk etapta açılacak ileride 3 bin kişiye çıkacak sonra 7 bin 500 kişiye burada iş sağlanacak. Dışa bağımlı olduğumuz çinko ithalatı için yılda ödediğimiz 1 milyar doların önemli bir kısmı ülkemizde kalacak.
Cari dengeyi fazlaya dönüştürecek böylece kazandığımız parayı milletimizin refahını artırmak için kullanacağız diyoruz ya, hedefe böyle yatırımlarla ulaşacağız. Bu tesis tek başına ülkemizi; yatırım, üretim, istihdam, ihracat üzerine kurulu yeni ekonomi programımızın doğru olduğunun ispatıdır.
İnsanlar artık iş ve aş için buradan başka yerlere gitmeyecek, gidenler geri dönmeye başlayacak.
Bizim gündemimizde ülkemize daha fazla eser kazandırmak, milletimize daha çok hizmet etmek için yaptıklarımız ve yapacaklarımız var. Geçtiğimiz 19 yılda Türkiye'de demokrasiyi geliştirmek, özgürlükleri genişletmek için verdiğimiz mücadelenin en yakın şahidi sizsiniz. Bu ülke, insanların inançlarını yaşamasını engellemek için hoyratça üzerine gelindiği, halkının temel ihtiyaçlarını karşılayacak yatırımlardan mahrum bırakıldığı günlerden geçti. Türkiye'nin makus talihini yenmek için harekete geçen herkesin önü ya idam sehpalarıyla ya tuzaklarla kesildi. Milletimiz, AK Parti'yi iktidara getirdiğinde bizden bu engelleri aşmamızı bekliyordu, adım adım bu engellerin üstesinden geldik.
Ana muhalefetin başında bir zat var. Bu zat, Merkez Bankası'ndan randevu istiyor, MB ona göre bağımsız değil ya, MB bu beyefendiye randevu veriyor. Gidiyorlar, MB'den brifing aldıktan sonra dışarı çıkıp aleyhinde konuşuyor. Hani bağımsız değildi, bak sana randevu verdiler... Fakat bunlarda edep yok. Dün de TÜİK'e randevu almadan gitmek istedi. TÜİK de buna randevu vermedi. Gittiler, önünde gösteri yapıyor. İnsan utanır! Bir insan davet edilmediği yere gidemez! Devletin bu kurumları senin şamar oğlanın değil. Buralar ciddi kurumlardır. Senin gibi ciddiyetsiz değil. Ne oldu? Randevu vermediler ve randevusuz olarak gidip kapıda gösteri yaptın. Bak, Bay Kemal, bundan sonra da devletin kurumlarına böyle randevusuz gidilemeyeceğini öğren. Bunları bileceksin. Sen terör örgütleri ile omuz omuza gidebilirsin, onlara randevusuz da gidebilirsin ama devletin kurumları ciddidir, buralara öyle rastgele gidemezsin ve gidemeyeceksin de. Devletin kurumları zaten yapmaları gereken açıklamaları sürekli yapıyorlar. Biz dimdik ayaktayız.
Gençler, ben sizleri çok seviyorum. Siz var ya siz, siz Tekno-Fest gençliğisiniz. Yapay zekâyı siz oluşturacaksınız. Bay Kemal'in dediği gibi değil, siz AK Parti'nin yeni dizayn ettiği ve ileri sürdüğü Tekno-fest gençliği olarak geleceğe hazırlanıyorsunuz. Ben sizin gözlerinizden bunu okuyorum.
Bizim ilkemiz nedir, niyet hayır akıbet hayır. Çıktığımız bu yolda tek güvencemiz Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğidir. Elbette herkes destek vermek mecburiyetinde değildir. Ama köstek olunmaması da hakkımız. Birilerinin tek işi, tek gücü, tek mesaisi ülkemize kazandırdığımız her eser ve hizmeti engellemeye çalışmak.
TÜİK, dünyada ilk 20 içerisinde yer alan bir kuruluş. Geçmişleri milletimizin inancına, kültürüne, tarihine, değerlerine karşı uyguladıkları faşizan baskılarla uyguladıkları bir kesim var. Bunların ülkede 'bu da bizim hizmetimiz' diye gösterecekleri tek ağaçları, eserleri, adımları yok.
CHP'nin hem merkezi hem sembolü olduğu bu zihniyet arsızca ortada dolaşarak siyaset adı altında milleti ve devleti tahkir edecek işler yapıyor. CHP'nin başındaki zat da bize gücü yetmeyince, anayasa ve yasalar dışında hareket etme, kendisine mukabele imkânı olmayan devlet memurlarına saldırmaya başladı. Öğretmenlere saldırıyor. Kılıçdaroğlu'nun kendi partisindeki kliklere dişi geçmiyor ama memurlara çemkirmeyi iyi biliyor. Bunun adı siyaset değildir, siyaset yanına topladığın azgın güruhla MB, TÜİK gibi kamu kurumlarını basmak, ağzından köpükler saçarak memurlara hakaret etmek hiç değildir.
Siyaset er meydanında yürütülür. Bugün Mersin'deydi. Mersin'de bu kadar kalabalık toparlayamadı. Çünkü burası Siirt. 'Bize daha büyük alan verilseydi orayı doldururduk' diyor. Resmi rakamlar elimizde. Bırak kamu kurumlarını basıp memurları tehdit etmeyi de, siyaset meydanında çık karşımıza. Tabii bu işler kaset kumpası ile genel başkanlık koltuğuna oturmaya benzemez. Gerçi bu zat sürekli yalan söyleyerek, iftira atarak siyaseti de kirletiyor. Hiç değilse orada biz kendisine hak ettiği cevabı verme imkânına sahibiz.
Karşımda ben bu gençliği gördükten sonra 2023 için ne diyebilirim? 2023'te Allah'ın izni ile zafer bizim mi? Öyleyse durmak yok, yola devam!
Siyasette bu zat bizim sıkletimiz değil, genel başkan olduğu günden beri tek bir seçimi bile kazanamayarak bunu ortaya koydu. Kaybettiği her seçimin ardından gereğini yapacağım diyerek pişkince orada oturmaya devam etti. Kendisini asıl mücadele alanına çağırıyorum. Kılıçdaroğlu'nun kendi parti içindeki meselesi bizi ilgilendirmez. Milletimizin değerlerine saldırıp, ülke çıkarlarına zarar verirse karşısında bizi bulur. Memurumuza, işçimize, iş insanımıza, esnafımıza, çiftçimize sataşırsa karşısında yine bizi bulur. Gitsin, kendi çöplüğünde eşelensin. Bu ülkenin tertemiz insanlarına, çalışanlarına, üretenlerine bulaşmasın. Biz ülkeyi tarihinin en kritik ekonomik atılımına hazırlamak için her türlü riski alıyor, yedi düvele meydan okuyor, gece gündüz çalışıyoruz. Bu zat da küçük şovlarla siyasi çıkar peşinde koşuyor. Siyaseti çirkeflik sananların ülkeye de millete de hayrı dokunmaz. Biz diyoruz ki ülkeyi yatırım, istihdam, ihracat ile büyüteceğiz. Bunların yanında kim var; İP, terör örgütünün beslediği malum parti var... Daha iyi bir alternatifleri varsa söylesinler onları tartışalım. Bırakın memurlarla uğraşmayı, size oy vermeyenlere hakaret etmeyi... Erdoğan'a oy verene 'gayrı milli' diyor. Erdoğan'a bu milletin yüzde 52'si oy verdi. Sen kimsin de Erdoğan'a oy verene gayrı milli diyorsun? Hadi oradan, hadi oradan! Bunların siyasette kimlerle yürüdüğünü açıkça söylemeye cesaretleri yok. Terör örgünün beslemeleriyle yürümüyorlar mı? Ben inanıyorum ki, Siirt 2023'te bunların topuna birden gereken dersi verecek! Bir yanlarına terör örgütünün güdümündeki partiyi almışlar, bir yanlarına kendilerini tanımlamakta zorlanan bir başka partiyi almışlar, arkalarına da kırık dökük kim varsa takmışlar, ülkeyi tek parti faşizmine sürüklemeye çalışıyorlar. Ortada ne demokrasi, ne hak özgürlükler, ne ekonomi ne dış politika konusunda herhangi bir program yok. Sadece lak lak var, ucuz kabadayılık var.
Bu kadar vizyonsuz, çapsız, küçük hesapçı bir ekip, ülkenin bölgesel ve küresel çıkarlarını nasıl savunacak? Hepsini 3 günde şamar oğlanına çevirirler! Gerçi milletimiz bunları her seçimde şamar oğlanına çeviriyorlar ama anlamazdan geliyorlar. Türkiye'nin en büyük sorunu bu çapsız muhalefet anlayışıdır. İnşallah 2023'te milletimiz bunlara derslerini verecekler.
Türkiye, 70 yıllık demokrasi mücadelesinde tarihinin en üst seviyesinde bulunuyor.
Ülkemiz salgın döneminde köklerinden sarsılan küresel ekonomik işleyişin yeni dengesinde gelişmiş ülkeler ligine çıkma fırsatı yakalamıştır. Avrupa'ya en yakın ve gerekli altyapıya sahip üretim merkeziyiz. Üretim ve istihdam merkezli büyüme stratejimizin meyvelerini hızla topluyoruz. TÜİK'e karşı çıkıyorsun, OECD'ye de mi karşı çıkıyorsun? OECD, Türkiye'nin büyüme rakamlarını veriyor, 'En büyük büyüme özelliğine sahip ülkelerden biri Türkiye' diyor. Bizi 10 olarak gösteriyorlar yıl sonu itibarıyla. Bu yıl da gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında dünyada en yüksek büyüme oranını biz yakaladık biz!
Yıllarca ekonomide iliğimizi sömüren yüksek faiz ve yüksek enflasyon sembolü olduğu IMF düzenini bize dayatanlar bu durumdan elbette rahatsız oldular. Bu CHP IMF'cidir. CHP Sözcüsü IMF yetkilileriyle otellerde kulislerde kulis atanlardır. IMF'e geldiğimizde 23,5 milyar dolar borç vardı. Biz 2013 Haziran'da IMF ile son taksidini de ödedik, işi bitirdik. Şu anda IMF'e borcumuz yok. Ama bunlar IMF'ci... Biz kendimize yetiyoruz. MB'nin rezervi 27,5 milyar doları, şimdi 126 milyar dolara çıktı. Nereden, nereye... Bu CHP, yanına taktığı bazı tiplerle adete arkasında boş teneke, ne diyorlar, biz şuraya çıkarmıştık. Benim Başbakan olduğum yerde, senin sesin çıkabilir mi? Utanmadan ben şunu yaptım, bunu yaptım... Ya sen neyi yaptın? Başbakan benim, imzayı ben atıyorum, ben şunu yaptım, bunu yaptım diyorsun. İnsan utanır!
Son 3 yıldır ekonomimizde saldırıyorlar. Salgının küresel ekonomilerde yol açtığı krizler ile ülkemizin yaşadığı süreç birleşince bir süredir dengesiz kur ve fiyat artışları ile karşılaştık. Milletimizi yaşadığı her sıkıntıyı yakından takip ediyoruz.
Tayyip Erdoğan dün de bugün de düşük faiz diyor, yarın da diyeceğim. Bu benim için tabi olduğum Nas'tır Nas. Asla buradan taviz yok. Faiz, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bir illettir. Üretim ve istihdam sağlayanın daima yanında olacağız.
İnşallah, asgari ücreti kayıpları telafi edecek düzeyde belirleyerek, dar gelirli insanları ferahlatacağız.
Öğretmenlerimiz için ilave imkanlar getiriyoruz. Özel sektörün de istihdamı yükseltme yolunda ücret politikası yürüteceğine inanıyoruz.
Yüksek fiyat artışları emtia fiyatlarındaki aşırı yükselmeden kaynaklanıyor. Bu yüksek fiyatların yeniden dengeye oturması bekleniyor. Fahiş fiyatların bir sebebi de piyasadaki aç gözlü fırsatçılardır. Stokçulara sesleniyorum, hangi üründe olursa olsun, depolarda bütün bu malları stoklayanları yakaladığımızda gereken bedeli ödeyeceklerdir. Döviz kurlarındaki artışta da yabancıların eli yanında bu açgözlülüğün izlerini görüyoruz. Uzun olmayan bir sürede bu fiyat hareketlerini, kur dalgalanmalarını makul ve istikrarlı bir çizgiye oturtacağız. Yılın ilk aylarından itibaren ekonomide, gelişmiş ülkelerin standartlarını yakalamaya başladığımız bir seviyeye ulaştığımız göreceğiz.
2023'te bir sözü daha yerine getirmenin gururuyla çıkacağız. Tabii bu tabloyu ülkesine inanmayanlara anlatamazsınız. Biz onlara terör örgütlerini tepelediğimizi de anlatamamıştık. Ekonomideki değişimi de anlamasınlar... Milletimiz bizi anlıyor ve destekliyor o bize yeter... Hizmetlerimiz ortada...