CHP Sözcüsü Faik Öztrak, Sezgin Baran Korkmaz hakkında ABD'de yürütülen 'kara para aklama' davasına değinerek, "Şimdi Zarrab vakasına, bir de Sezgin Baran Korkmaz eklendi. Aşil topuğu bir iken iki oldu. Sezgin Baran Korkmaz, Şu anda Avusturya’da, ABD’nin isteğiyle gözaltında. İranlı Reza Zarrab olur Rıza Sarraf. Ermeni Levon Termendzhyan olur Lev Aslan Dermen. Allah aşkına, kara para aklamakla suçlanan tüm bu isimler, nasıl bu kadar kolay Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oluyor? Tertemiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, kara para aklayan bu yabancılara neden paravan yapılıyor?" diye sordu.
TIKLAYIN - SBK Holding merkezli kara para iddianamesinde neler var?
Öztrak’ın açıklamaları özetle şöyle:
"Erdoğan Şahsım Hükümeti, hukuku katlederken yozlaştı"
Adâletin gözleri, âdil olsun diye bağlıdır. Namussuzlara göz yumsun diye değil. Ama ‘Erdoğan Şahsım Hükümeti’, adaletin göz bağıyla ve terazisiyle o kadar çok oynadı ki, namussuzların arsızlığı, edepsizliği ülkede aldı yürüdü. ‘Erdoğan Şahsım Hükümeti’, hukuku katlederken yozlaştı. Yozlaştıkça adaletin boğazına daha da sıkı yapıştı. Yaşanan bu yozlaşma; bu topraklarda edebi, adabı, ahlakı ve adaleti yutmakla kalmadı, devletimizin itibarına ve uluslararası saygınlığına da büyük bir darbe vurdu.
"Rüşvetçiye ödül veren dünya üzerindeki ilk hükümet"
Bu ülkede bakanlar; 30 yaşındaki İranlı Reza Zarrab’ın cebine girecek kadar küçüldüler. Elbise askılarından, ayakkabı kutularından, evlerdeki kasalardan, sıfırlanamayan rüşvet paraları ortalığa saçıldı. Türkiye, bu rezilliklerle hukuk ve yargı önünde yüzleşemedi, hesaplaşamadı. TBMM’nin hazırladığı araştırma raporu dahi sumen altı edildi. Bununla da yetinmediler. Bakanları da şanlı bayrağımızı da bu rüşvetçiye dekor yapmaya kalktılar. ‘Cari açığımızı kapattı’ diyerek, rüşvetçiye ödül veren dünya üzerindeki ilk hükümet oldular. Ve yine dünya üzerinde ilk defa, elbise askılarında rüşvet almaktan aklanmamış bir eski bakanı, Türkiye Cumhuriyeti’ne büyükelçi yaparak, tarihin karanlık sayfalarına geçtiler.
"Halkbank Davası, Demokles'in kılıcı gibi tepemizde"
Peki, ardından ne oldu? Bu şahıs, Türkiye’den kaçtı. ABD’de itirafçı oldu. Amerika Birleşik Devletleri’ne, Irak’ta askerlerimizin kafasına çuval geçirildiğinde verilmeyen nota, bu rüşvetçi için, bir değil, tam iki kez verildi. Şimdi ABD’de yürüyen Halkbank Davası, Demokles’in kılıcı gibi tepemizde sallanıyor. Bu kadroların yozlaşmış kadroların işlediği günah ve suçlar, dış politikamızın ve milli güvenliğimizin yumuşak karnı, aşil topuğu oluyor.
Kabil Havalimanı açıklaması
Bugün ABD; 1,5 milyar dolar verdiğimiz F-35’leri teslim etmiyor. Yetmiyor, dedelerimizi soykırımcılıkla suçluyor. Yine sınırlarımızda ulusal çıkarlarımıza aykırı projelere yol veriyor. ‘Erdoğan şahsım hükümeti’ de tüm bunlara rağmen; 2,5 milyar dolar verdiğimiz S-400’leri hangardan çıkaramıyorsa, Meclis’e sormadan Taliban ile Türk askerini bir başına bırakmayı göze alıyor. Mehmetçiklerimize Afganistan’da nöbet yazılmasını kabul ediyor. Sebebi ne? Bunun sebebi işte bu aşil topuğunda aranmalıdır.
"Zarrab vakasına Sezgin Baran Korkmaz eklendi"
Şimdi Zarrab vakasına, bir de Sezgin Baran Korkmaz eklendi. Aşil topuğu bir iken iki oldu. (Elindeki fotoğrafı göstererek) Şu fotoğrafa bir bakar mısınız? Sezgin Baran Korkmaz, Şu anda Avusturya’da, ABD’nin isteğiyle gözaltında. Onun yanındaki Jacob Kingston, Bu da ABD’de, kara para aklama ve dolandırıcılık suçundan tutuklu. Yanlarında da Erdoğan…
"Levon Termendzhyan Türkiye'de nasıl Lev Aslan Dermen oluyor"
Bu fotoğrafta olmayan ama bu kara para aklama işinin göbeğinde olan, Amerika’da tutuklu bir başka isim daha var. Ermeni iş adamı Levon Termendzhyan. Namı diğer Lev Aslan Dermen. Neden, çünkü bu kişi sonradan, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapılmış. Koskoca Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ve Türkiye Cumhuriyeti yargısının, 419 bin nüfuslu Orta Amerika ülkesi olan Belize’nin Parlamentosu’nun ve Belize yargısının yaptığını yapamaması bizim yüreğimizi acıtıyor. Sezgin Baran Korkmaz’ın iş ortağı Levon Termendzhyan’ın, Belize vatandaşlığı almak için, Belize’deki bir Bakana rüşvet verdiği ortaya çıkınca, Belize Parlamentosu ve yargısı ayağa kalkıyor. Rüşvet alan bu bakan da görevinden oluyor. Şimdi soruyorum, Sezgin Baran Korkmaz’ın iş ortağı olan Levon Termendzhyan, Türkiye’de nasıl Lev Aslan Dermen oluyor? Bu kişi Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını nasıl alıyor?
İranlı Reza Zarrab olur Rıza Sarraf. Ermeni Levon Termendzhyan olur Lev Aslan Dermen. Allah aşkına, kara para aklamakla suçlanan tüm bu isimler, nasıl bu kadar kolay Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı oluyor? Tertemiz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, kara para aklayan bu yabancılara neden paravan yapılıyor? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı bu iktidar için, bu kadar mı ucuz? Bu kadar mı değersiz?
"Sezgin Baran Korkmaz, yurt dışına kaçmadan İçişleri Bakanlığı'na çağrıldı mı?"
Hafta sonu öğrendik ki; Amerika Birleşik Devletleri yargısı, Sezgin Baran Korkmaz’ın Türkiye’deki tüm mal varlığına el konarak, ABD Hazinesi’ne devrini istemiş. Biz haftalardır, kara para aklama suçundan aranan ve yurtdışına kaçan Sezgin Baran Korkmaz hakkında, buradan soruyoruz, Sezgin Baran Korkmaz’ın mal varlığına tedbir konmuşken, yurt dışına çıkışı yasaklanmışken, olmayan bir MASAK raporuna dayanarak, bu kişinin mal varlığı üzerindeki tedbir ve yurt dışına çıkış yasağı nasıl kaldırılabiliyor? Mal varlığı üzerindeki tedbirin ivedilikle Kaldırılmasını isteyen başsavcı vekilini hangi güç, Adalet Bakan Yardımcısı yapıyor? Hâkimler ve Savcılar Kurulu, bu şaibeli işler için neden hala inceleme başlatmıyor? Sezgin Baran Korkmaz, yurtdışına kaçmadan hemen önce, İçişleri Bakanlığı’na çağrıldı mı?
"Milli güvenliğimiz, ulusal menfaatlerimiz bir kez daha yara alacak"
Türkiye’de sözde bir gazetecinin, Sezgin Baran Korkmaz ile bir klik arasında çantacılık yaptığı, bir kliğe verilmek üzere 10 milyon avro istediği artık ortada. Bu rüşveti alacak klik kimdi? Bu kliğin içinde siyasetçiler, hâkim ve savcılar var mıydı? Ne yazık ki bu ve buna benzer sorular, Türkiye’mizde ve yargı önünde cevaplanamadı. Bazı karanlık eller bu dosyalara müdahale etti. Sezgin Baran Korkmaz’ın yurt dışına kaçmasını sağladı. Şimdi Sezgin Baran Korkmaz ya Avusturya ya da ABD mahkemelerinde yargılanacak. Türkiye’de dinleyemediğimiz, cevap alamadığımız soruları, ses kayıtlarını, tıpkı Reza Zarrab meselesinde olduğu gibi, onlar dinleyecek, yeri zamanı geldiğinde de ülkemize karşı kullanılmak üzere saklayacaklar. Milli güvenliğimiz, ulusal menfaatlerimiz, bir kez daha yara alacak.
"Herkes susma talimatı veriyor"
Bundan bin 600 yıl önce büyük bir filozof; ‘Adalet ortadan kalkarsa, hükümet büyük soyguncu çetelerinden başka ne olur?’ demişti. Genel Başkanımız da ‘Hukukun üstünlüğünden vazgeçerseniz, devlet organize suç örgütüne dönüşür’ diye ülkeyi yönetenleri kaç defa uyardı. Bunlar Cürüm ve Çamur İttifakına dönüştüler. Sonunda bu ittifakın ev ahalisinden olan, bir suç örgütü elebaşı, ‘Biz hepimiz aileyiz. Her suçta beraberiz’ dedi. İçişleri Bakanı çıktı; ‘Suç örgütünden 10 bin dolar maaş alan siyasetçi var’ dedi. Sözde gazetecilerin, 10 milyon avro rüşvete aracılık ettiği anlaşıldı. Ama nedense savcılar bir türlü harekete geçmedi. Erdoğan susuyor, AK Parti MKYK’sı susuyor. Havuz medyası susuyor. Sanki hepsi mafyanın ‘Omerta yeminini’, yani ‘suskunluk yeminini’ etmişler. Erdoğan çıkıyor örgütlerine de suskunluk yemini ettiriyor. ‘Gerek ana kademe, gerek hanım kardeşlerim, gerekse genç kardeşlerim birbirimizin arkasından, En ufak bir laf etmeyeceğiz’ diyerek, Herkese susma talimatı veriyor.
"Kirlenme ülkemizin konumunu geriye çekiyor"
Erdoğan şahsım hükümeti ve Cumhur ittifakı mafyayla ittifak yapıyor, teröristlerle masaya oturuyor, onlarla aynı yolda yürütüldüğünü itiraf ediyor, sonra da çıkıyorlar pişkin bir edayla muhalefeti itham ediyor. Çamur ve Cürüm İttifakı sussa da kabahatini itiraf ederek, çamur atarak kapatmaya çalışsa da, yaşanan kirlenme ülkemizin uluslararası itibarını, konumunu her alanda dibe çekiyor. Türkiye, Hukukun Üstünlüğü Endeksi’nde, 2014’te 59. sıradaydı, 2020’de 107. sıraya düştü. 6 yılda 48 basamak birden düşmüşüz. Yine Küresel Yolsuzluk Algı Endeksi’nde, 2014’de 67. sıradaydık. 2020’de 86. sıraya gelmişiz. Yolsuzluk algısında küresel konumumuz, 22 basamak kötüleşmiş. Yine Kara Paranın Aklanmasının Engellenmesi Endeksi’nde, 2015’te 82. sıradaymışız 2020’de 100. sıraya düşmüşüz. Burada da 18 basamak birden kötüleşmişiz.
"Yeter ki para gelsin"
Erdoğan Şahsım Hükümetleri 19 yıldır ülkeyi yönetiyor. Bu 19 yılda mali af adı altında 18 kanun çıkardılar. Bunun 6 tanesi de Varlık Barışı. Dünyanın hangi ülkesinde bu kadar çok mali af çıkarılır? Kaynağı belirsiz paralar hangi ülkelerde bu kadar kolayca aklanır? Hz. Mevlana; tüm insanlığa sevgi diliyle 'Ne olursan ol, yine gel' diye seslenmişti. Bu yönetim ise tüm dünyaya; 'Hırlı, hırsız ne olursanız olun, yeter ki para getirin' diye sesleniyorlar.
"İlk defa net yabancı sermaye yatırımı eksiye döndü"
Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni, Dünyanın en büyük kara para aklama makinesine çevirdiler. İktisatta Gresham Yasası olarak bilinen, önemli bir kural vardır. 'Kötü para, iyi parayı kovar.' Nitekim bir ekonomide, hukuksuzluk, adaletsizlik, rüşvet ve kirli ilişkiler kara paraya yol verirse, mülkiyet hakkını tehdit ederse, yeni istihdam yaratacak; işi ve aşı büyütecek 'nitelikli sermaye' başka yerlere kaçar. Sonunda dönersiniz dolaşırsınız Kara paraya mahkum olursunuz. Bugün Türkiye’de yaşanan ne yazık ki tam da budur. Tarihimizde ilk defa gayrimenkul hariç net doğrudan yabancı sermaye yatırımları eksiye dönmüştür. 2021 Nisan ayı itibariyle son 12 ayda Türkiye’den yurtdışına çıkan doğrudan yatırım miktarı 3 milyar 986 milyon dolar. Aynı dönemde gayrimenkul hariç, Türkiye’ye gelen doğrudan sermaye yatırımı ise sadece 3 milyar 119 milyon dolar. Yaklaşık 900 milyon dolar açık var. İstihdam ve gelir yaratacak yatırımları artırmadan, milletimizin iş ve aş davasını çözemeyiz.
"Gençler devletten umudunu kesti"
Yoksulluğu ortadan kaldıramayız. Şu yaşananlara, ülkemizde yaşananlara bir bakın; Hakim-Savcı olmak hayaliyle hukuk okuyan, Kaymakam-Vali olmak hayaliyle siyasal bilgiler okuyan gençlerimiz devletten artık umutlarını kesmişler. Bu gençlerimiz, Ankara Büyükşehir Belediyemizin 250 kişilik zabıta alımına başvurmak için kuyruklar oluşturmuş. Yazık değil mi bu gençlerin hayallerine, Yazık değil mi ailelerinin emeklerine? Belediyelerimizin istihdam meselesini çözme kapasitesi sınırlıdır istihdam meselesini merkezi hükümet çözmelidir. TÜİK rakamları ortada. Erdoğan Şahsım Hükümeti’nin işbaşında olduğu son üç yılda 2018 Nisan ayından, 2021’in Nisan ayına gerçek işsizlerin sayısı 4 milyon 635 bin kişi artmış. Yine İşsizlerin sayısı 3 yılda ikiye katlanmış, aynı dönemde 867 bin yurttaşımız çalıştığı işini kaybetmiş. Erdoğan Şahsım Hükümeti milletimize yeni iş veremediği gibi olan işini de milletimizin elinden almış.
"Bunun adı soygundur"
Son üç yılda yoksullarımızın sayısı da 2 milyon 57 bin kişi artarak 17 milyon 921 bin kişiye ulaşmış. Her beş kişiden biri yoksul. 17 milyon 921 bin yurttaşımız, Ayda bin 239 lirayla geçinmeye çalışıyor. Diğer tarafta sarayın beslemeleri 2 maaş, 3 maaş, 5 maaşla 10 maaş yetmez 11 maaşla abat oluyorlar. Daha önce vekillik yapmış Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü 11 ayrı yerden 11 maaş alıyor. Beyefendinin danışmanı ise 5 ayrı yerden, 5 maaş alıyor. Açıkça ifade edeyim bunun adı soygundur.
"Suç işleyen Bakan, polislere hangi yüzle hitap ediyor"
Bugün bu ülkede açlıktan, yoksulluktan, işsizlikten ve umutsuzluktan insanlarımız yaşamlarına kıyıyor. Yine son bir ayda 20 polisimiz intihar etmiş canına kıymış. İçişleri Bakanı, bu intiharlarla ilgili tek laf etmiyor. Derhal araştırıp çözmek zorundasınız. Ama bakan bunun yerine '2019’da 7 bin polis alımı için verilen ilana 105 bin 128 kişi başvurdu' diye övünüyor. Beyefendi insanlar memlekette korkunç bir işsizlik olduğu için her yerde başvuru kuyruklarında bekliyor. Siz milletin size emanet ettiği evlatlarına sahip çıkamıyorsunuz. Bu arada 'Ayda 10 bin dolar rüşvet alan siyasetçinin ismini açıklamayarak' suç işleyen bakan, suçları kovuşturmakla görevli olan polislere, Geçtiğimiz hafta sonu, hangi yüzle hitap edebiliyor? Kanunları korumakla yükümlü olarak yetiştirilen bu çocukların karşısında nasıl durabiliyor?
"Erdoğan'a tavsiyemiz o ahkamı örgütüne değil atadığı İçişleri Bakanına kessin"
Milletimizin davasına sırt çevirenler şimdi çıkmış, kavgalı eve dönen partisinin mensuplarına, 'Biz bir davayız. Davanın mensubu olanlar, birbiri aleyhine konuşamaz' diye ahkâm kesiyor. Erdoğan’a tavsiyemiz o ahkâmı örgütüne değil, atadığı İçişleri Bakanına kessin. Sadece milletimiz görüp, öğrenmedi. AK Parti örgütünün mensupları da görüyor. Kişisel menfaat ve ikbal peşinde koşanların ulvi dava ve hedefleri olamaz.
"Millet, 'sandıktan kaçma' diyor"
Biz insanlarımızı ötekileştirmeye değil, birleştirmeye geliyoruz. Biz bu ülkenin tertemiz insanlarıyla beraber kimseyi dışlamadan, yepyeni bir geleceği inşa etmek için geliyoruz. Biz hazırız, artık vakit tamam. Milletimiz de, 'Yakamızdan düş, sandıktan kaçma Erdoğan' diyor. Öyle gözüküyor ki, artık Cumhur İttifakı da sonunun yaklaştığını görüyor. O nedenle de şimdi Seçim Yasası’nı değiştirmeye hazırlanıyormuş. Siyasette bilinen bir kuraldır. Bir yönetim seçim yasalarını değiştirmeye çalışırsa artık gidişi yakındır.
Sezgin Baran Korkmaz değerlendirmesi
FETÖ borsaları kurmuşlardı. Kripto FETÖ'cüler ülkenin kritik makamlarına yerleşmiş referandumda bunları gördük o nedenle de kitapçık hazırladık FETÖ'nün siyasi ayağı nerede diye sorduk. Yasaklamaya kalktılar. Buradan bir kere daha söylüyorum FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıkmadan bu iddialarının sonu gelmez 24 Eylül 2020’de çekilen bir fotoğrafta bir restoranda Sezgin Baran Korkmaz Yargıtay 7. Daire üyesi Tekman Savaş Nemli. Sezgin Baran Korkmaz’ın mal varlığına tedbir ve yurtdışına çıkış yasağı kaldırıldı deniyor. Yargıtay üyesinin Sezgin Baran Korkmaz ile aynı masada olması.
"Her yerden lağım kokuları yükseliyor"
Ülkedeki çürüme son hız devam ediyor. Her yerden lağım kokuları yükseliyor. Ama baktığınızda AK Parti Genel Başkanı Erdoğan sessiz. Bu çürüme bir parti genel başkanının tek başına hakim tayin eder duruma gelmesi ile başladı. Bu kişinin MASAK raporu olmadan tahliye edilmesini izleyen de Başsavcı Vekili. Yemekte bu kişiyle resim veren kişi de bir Yargıtay üyesi yurt dışına çıkmadan önce ziyaret ettiği yer de İçişleri Bakanlığı. Bakın çok açık bu işler, bu işin arkasında çok güçlü siyasi irade yoksa yapılmaz. Bu işlerin başında kim var bu talimatları kim veriyor asıl bunun ortaya çıkması lazım balık baştan kokar.
"Partileri millet açar millet kapatır"
(HDP’ye kapatma davası) Bu konudaki duruşumuz nettir. Siyasi partiler suç işlemez. Mensupları suç işler. Hesabını da yargıda şahsen verirler. Talimatla açılan bir dava ile bir partinin kapatılması milletin vicdanını yaralar. Siyasi Partileri millet açar millet kapatır.