T24 Haber Merkezi
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet'in 100. kuruluş yıldönümünde Vahdettin Köşkü'nde hitap etti. 100. Yıl Hitabı'nda, Cumhuriyet'in ilk asrını tamamladığını ve bundan sonra Türkiye Yüzyılı ile devam edeceğini söyleyen Erdoğan, "Gazi Mustafa Kemal'in hayallerini gerçekleştirmiş bir kadro olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonuyla Cumhuriyeti'mizin ikinci asrına girmiş bulunuyoruz. Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutladığımız bu tarihi günde, bir kez daha tüm dünyaya Vahdettin Köşkü'nden ilan ediyoruz" dedi.
Türkiye Yüzyılı'nda cumhuriyetin utancı olarak gördüğünü söylediği anayasanın değiştirileceğini de söyleyen Erdoğan, "Önümüzdeki dönemde en büyük hedefimiz, demokrasimizi darbe anayasası utancından kurtarıp Cumhuriyet'imizin 100. yaşına yakışır sivil ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşturmaktır. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata getirmekte kararlıyız" diye konuştu.
"Cumhuriyeti'n kuruluş gayesi, bizzat banisinin (kurucu) ifadesiyle kimsesizlerin kimsesi olmaktır. Cumhuriyet bu vasfını tam manasıyla bizim dönemimizde kazanmıştır" diyen Erdoğan, 29 Ekim'den bir gün önce yapılan Büyük Filistin Mitingi'ni işaret ederek, bu mitingle Atatürk'ün mirasını yerine getirdiklerini söyleyerek, "Tarih şuuru olmayan, Gazi Mustafa Kemal'in mücadelesini bilmeyen birileri farklı niyetler arasa da biz dün sadece Filistin'le dayanışmamızı göstermekle kalmadık, Gazi Mustafa Kemal'in ruhunu da şad ettik" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 19.23'te saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından başlayan 100. yıl hitabından satır başları şöyle:
"Millet olarak bugün gerçekten çok farklı bir gurur ve heyecanı yaşadık, yaşıyoruz. 29 Ekim 1923 yılında ilan ettiğimiz Cumhuriyet'imiz bugün ilk asrını tamamlayıp, adına 'Türkiye Yüzyılı' dediğimiz ikinci asrına yelken açıyor. Şanla, şerefle, sevinçle kutladığımız Cumhuriyet'imizin 100'üncü kuruluş yıl dönümünün ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle bin yıldır mübarek vatan topraklarının müdafaası için toprağa düşen aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet niyaz ediyorum. Cumhuriyet'imizin banisi, Kurtuluş Savaşı'mızın muzaffer komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm gazilerimizi, Meclisimizin ve ordumuzun tüm kahraman mensuplarını şükranla yad ediyorum. Vatanımızın bekası için sınırlarımız içinde ve dışında fedakarca görev yapan güvenlik güçlerimize Mevla'dan muvaffakiyetler diliyorum.
Bugün 100'üncü yaşına ulaşan Türkiye Cumhuriyeti, kökleri derinlerde ulu bir çınar misali ihtişamıyla gözleri kamaştırmaya devam ediyor. Binlerce yıllık devlet geleneğimizin yeni bir halkası olan Cumhuriyet'imiz, bu topraklarda kurduğumuz ilk değil, en son devletimizdir. Milletimizin şanlı tarihinde dünyaya yön vermiş, insanlığa istikamet çizmiş, medeniyete öncülük etmiş pek çok devletimiz vardır. Asya'dan Avrupa'ya uzanan, Anadolu'da önce Selçuklu ile sonra Osmanlı ile üç kıta, yedi iklimde iz bırakan serencamımızın kilometre taşlarını Cumhurbaşkanlığı forsumuzdaki 16 yıldızda görüyoruz. Hepsi maziden atiye kurduğumuz köprünün birer kemeri mesabesindeki bu devletlerimiz, Cumhuriyet'imizin öncüsü ve müjdecisidir. Cumhuriyet, bu kutlu yolculukta bir kopuş veya kesinti değil, tam tersine yeni bir filiz vermedir. Türkiye Cumhuriyeti köksüz, tarihsiz, hüdayinabit ve nevzuhur bir devlet değildir, hiçbir zaman da olmamıştır. Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıldır elden ele, gönülden gönüle ve nesilden nesile aktarılan muazzez biz bir hazinedir. Cumhuriyet'imizin 100'üncü yaşını millet olarak işte böyle güçlü, zengin ve köklü bir birikime sahip olmanın gururuyla kutluyoruz. Reddimiras yapmıyor, şanlı mazimizin her safhasını bağrımıza basıyoruz.
Bugün 100. yıla ulaşan Cumhuriyetimizi, güçlü, zengin ve köklü bir birikime sahip olmanın gururuyla kutluyoruz. Geçmişten sadece ibret alamayız, aynı zamanda kuvvet de alırız. Bugün Cumhuriyetimiz bizim için hem iftihar meselesi hem de ilham kaynağıdır. Gazi Mustafa Kemal, kurucusu olduğu Cumhuriyeti bakınız nasıl anlatıyor: 'Cumhuriyet bedava kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük.'
Cumhuriyeti'n kuruluş gayesi, bizzat banisinin ifadesiyle kimsesizlerin kimsesi olmaktır. Cumhuriyet bu vasfını tam manasıyla bizim dönemimizde kazanmıştır. Bugün Türkiye Cumhuriyet'i tıpkı Gazi'nin arzu ettiği gibi kimsesizlerin kimsesi olan bir ülkedir. Balkanlar'dan Kafkasya'ya, Asya'dan Afrika'ya, Filistin'e kadar, nerede gözü yaşlı bir mazlum, mağdur ve ihtiyaç sahibi varsa yardımına koşan, elinden tutup kaldıran, derdine derman olan Türkiye'dir, bu millettir. Bu tavrımızı daha önce Kore'de, Kıbrıs, Irak, Suriye, Libya ve Yemen'de ve son olarak da Karabağ'da gösterdik. Bugün de aynı dirayetli duruşu, Gazi'nin 'kimse el süremez' dediği Filistin ve Gazze için sergiliyor, Gazze halkına yardım etmeye çalışıyoruz.
Dün bir buçuk milyonu aşkın insanımızın katıldığı Büyük Filistin mitingi bunun parçasıydı.Tarih şuuru olmayan, Gazi Mustafa Kemal'in mücadelesini bilmeyen, Cumhuriyet'in niçin kurulduğunu anlamayan birileri farklı niyetler arasa da biz dün sadece Filistin ile dayanışmamızı göstermekle kalmadık. Bu mitingde gönül coğrafyamızın tamamına teşmil ettiğimiz istiklalimizi ve istikbalimizi koruma kararlılığımızı bir kez daha tüm dünyaya duyurduk. Gazi Mustafa Kemal'in ruhunu da şad ettik.
İnşallah bundan sonra da hiçbir ayrım yapmadan kimsesizlerin kimsesi olmaya devam edeceğiz. Aziz vatandaşlarım, Gazi Mustafa Kemal, 'Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare Cumhuriyet idaresidir.' diyor. Gazi, Cumhuriyet ile demokrasi arasındaki bağı ise şöyle ifade ediyor; 'Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir.
Ancak Türkiye'nin demokrasi yolculuğu uzun yıllardır sekteye uğradı. Özellikle Gazi'nin vefatından sonraki tek parti dönemi milletimizin hafızasında silinmesi mümkün olmayan derin acı ve yaralar bırakmıştır. Özellikle rahmetli Menderes ile başlayan Demokrasi ve Kalkınma Hamlesi ilk olarak 27 Mayıs darbesiyle yarım kalmış, ardından her 10 yılda bir tekrarlanan müdahalelerle ülkemiz hak ettiği demokratik iklime kavuşamamıştır. Türkiye'yi içine düştüğü bu fasit daireden Anadolu ihtilaliyle 2002'de kurtaran biz olduk. 'Millete efendilik yoktur, hizmet vardır.' inancıyla tam 21 yıldır mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz aziz milletimize hizmet ediyoruz. Efendi değiliz, hizmetkarız. Bu yola böyle devam ettik. Gerek yurt dışında yaşayan tüm vatandaşlarımız, gerekse hangi kökenden, kültürden, bölgeden olursa olsun 85 milyon insanımızın her bir ferdi günlük hayatında bu gerçeğe bizzat şahit oluyor.
Ancak Türkiye'nin demokrasi yolculuğu uzun yıllardır sekteye uğradı. Özellikle Gazi'nin vefatından sonraki tek parti dönemi milletimizin hafızasında silinmesi mümkün olmayan derin acı ve yaralar bırakmıştır. Özellikle rahmetli Menderes ile başlayan Demokrasi ve Kalkınma Hamlesi ilk olarak 27 Mayıs darbesiyle yarım kalmış, ardından her 10 yılda bir tekrarlanan müdahalelerle ülkemiz hak ettiği demokratik iklime kavuşamamıştır. Türkiye'yi içine düştüğü bu fasit daireden Anadolu ihtilaliyle 2002'de kurtaran biz olduk. 'Millete efendilik yoktur, hizmet vardır.' inancıyla tam 21 yıldır mensubu olmaktan iftihar ettiğimiz aziz milletimize hizmet ediyoruz. Efendi değiliz, hizmetkarız. Bu yola böyle devam ettik. Gerek yurt dışında yaşayan tüm vatandaşlarımız, gerekse hangi kökenden, kültürden, bölgeden olursa olsun 85 milyon insanımızın her bir ferdi günlük hayatında bu gerçeğe bizzat şahit oluyor.
Sağlıkta hastane yatak sayımız 1923'te 12 bini bulmazken, 2002 yılında 164 bine, bu yıl ise 268 bine yükseldi. Türkiye, 1928 yılında sadece 1000 civarında hekime sahipken, 2002 yılında 92 bin, günümüzde 194 bin hekimle vatandaşlarına hizmet veriyor. Adalette 1923 yılında yaklaşık 2 bin hakim ve savcıyla adli hizmetler yürütülürken, 2002 yılında bu sayı 9 bini, bugün ise 24 bini buldu. Ulaştırmada, 1923'te tamamına yakını stabilize ve toprak olmak üzere toplam kara yolu uzunluğumuz 18 bin kilometre, köprü sayımız neydi biliyor musunuz? 94. Aradan geçen 70 yılın ardından kara yolu mesafemiz 2002'de yüzde 90'ı tek gidiş gelişli 63 bin kilometreye çıkabildi. Bugün ise otoyollarla beraber yarıya yakını bölünmüş yol olmak üzere 71 bin kilometreyi bulan uzunluğa sahip bir kara yolu ağımız var. Demir yolu hat uzunluğumuz 4 bin kilometreyi bulmazken, bu rakam 2002 yılında ancak 8 bin 671 kilometreye çıkabilmişti. Bugün 2 bin 32 kilometresi hızlı tren hattı olmak üzere 14 bin kilometreye ulaşan modern demir yolu hatlarıyla milletimizin hizmetindeyiz.
Ticarette 1923 yılındaki ihracatımız özel ticaret sistemine göre 50,8 milyon dolarken 2002'de 36 milyar dolara, geçen yıl 235,2 milyar dolara yükseldi. Bu rakamları birçok farklı başlıkta uzun uzadıya saymak mümkündür. Sadece yakın dönemde şöyle bir hafızamızı yokladığımızda, İstanbul Havalimanı'ndan Avrasya Tüneli'ne, asrın projesi Marmaray'dan dünyada ilk beşe giren Yusufeli Barajı'na, Türkiye'nin otomobili TOGG'dan dünyanın ilk SİHA gemisi -az önce izlediniz- TCG Anadolu'ya... İspanyollarla tekrar bir anlaşma yapacak ve bunun bir üst versiyonunu ülkemize kazandırmak suretiyle uçak gemilerimizi inşallah ikiye çıkaracağız. İnsansız hava araçlarından Karadeniz'deki doğal gaz keşfimize, dış politikadan turizm, kültür, sanayi, teknoloji, güvenliğe kadar her alanda Türkiye'yi Cumhuriyet tarihinin en büyük eser ve yatırımlarıyla buluşturduğumuzu görebiliriz.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, ülkemizin demokrasiyi tüm kurumlarıyla tesis etme ve milli iradeyi tam anlamıyla hakim kılma mücadelesinde bir dönüm noktası olmuştur. Aziz milletim, Gazi Mustafa Kemal'in hayallerini gerçekleştirmiş bir kadro olarak, Türkiye Yüzyılı vizyonuyla Cumhuriyetimizin ikinci asrına girmiş bulunuyoruz. Cumhuriyetimizi daha nice yıllara, çok daha güçlü, çok daha müreffeh, çok daha itibarlı bir şekilde taşıma azmindeyiz. Önümüzdeki dönemde en büyük hedefimiz, demokrasimizi darbe anayasası utancından kurtarıp Cumhuriyetimizin 100'üncü yaşına yakışır sivil, özgürlükçü ve kuşatıcı bir anayasaya kavuşturmaktır. İnşallah diğer hedeflerimiz gibi buna da muvaffak olacağız. Çünkü 'Zafer benimdir diyenlerindir.' Bugüne kadar hep bu anlayışla çalıştık, gayret ettik, mücadele verdik.
Asrın ihaneti 15 Temmuz, asrın felaketi 6 Şubat depremlerine kadar karşılaştığımız tüm imkanları alnımızın akıyla verdik, veriyoruz. Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu hayata getirmekte kararlıyız. Cumhuriyetimizin 100. yaşını kutladığımız bu tarihi günde, bir kez daha tüm dünyaya Vahdettin Köşkü'nden ilan ediyoruz. Türkiye Cumhuriyeti'nin mesut ,muvaffak ve muzaffer olmasının önüne hiçbir emperyalist güç geçemeyecektir.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Cumhuriyet'imizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanları bir kez daha saygıyla yad ediyorum. Bin yıldır bu toprakların vatanımız olması için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayanlara Allah'tan rahmet diliyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarihinin en büyük resmi geçidini yapan Türk donanmasını Vahdettin Köşkü’nde selamladıTürk donanması, tarihinin en büyük resmi geçidini Cumhuriyet'in 100. yılında, 100 askeri gemi ile İstanbul Boğaz'ından geçerek yaptı. Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Donanması'nı, son Osmanlı Padişahı Vahdettin'in köşkünde selamladı. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve 1. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk ise son yıllarını İstanbul Boğazı kenarındaki Dolmabahçe Sarayı'nda geçirmiş, 10 Kasım 1938'de, 57 yaşındayken burada hayata gözlerini yummuştu. TIKLAYIN - Erdoğan, Cumhuriyet Bayramı'nda Boğaz'dan geçecek Donanma'yı Vahdettin Köşkü'nde selamlayacak
Donanmanın tarihi resmi geçidinde fırkateynler, ada sınıfı korvetler, mayın avlama gemileri, amfibi gemiler, karakol gemileri, lojistik gemileri, hücumbotlar ve denizaltılar görev aldı. Denizdeki resmi geçide 21'i amiral olmak üzere 7 bin 896 personel katıldı. Cumhuriyet'in kuruluşunun 100. yıl dönümünde Türk Yıldızları ekibi akrobatik uçuş gösterisi yaptı. Donanma'dan ise "Çimariva" selamı verildi. İstanbul Boğazı'ndaki donanma geçidine TCG Anadolu'nun rehberliğinde 100 geminin yanı sıra F-16 ve F4E uçakları ve helikopterler de eşlik etti. Resmigeçitte Sarayburnu'ndan hareket eden gemilere, jetler ve helikopterler Boğaz semalarında uçuş yaparak eşlik etti. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Ercüment Tatlıoğlu tarafından komuta edilen resmigeçide vatandaşlar, alkışlarla ve ellerindeki Türk bayraklarını sallayarak destek verdi. Aileleriyle birlikte geçişi izlemeye gelen çocukların heyecanlı oldukları gözlendi. Resmi geçidi vatandaşlar cep telefonu kameralarıyla kayıt altına aldı. Yaklaşık iki saat süren resmi geçit, gün batımıyla birlikte son buldu. Resmi geçit, Boğaz'ın yanı sıra İstanbul'un farklı noktalarına kurulan seyir alanlarından da izlendi. |