Avukatlar, Anayasa Mahkemesi'nin cezaevinde olan TİP Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği ikinci hak ihlali kararını İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne göndermesinin ardından harekete geçti. Can Atalay'ın avukatları Fikret İlkiz ve Deniz Özen, AYM'nin kısa kararının mahkemeye gönderildiğini bildirmesi üzerine infazın durdurularak tahliyesine karar verilmesi için mahkemeye başvurdu.
Anayasa Mahkemesi (AYM) Genel Kurulu, Gezi davasından 18 yıl hapis cezası alan Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı verdi. Yüksek Mahkeme’nin hakkında verdiği ihlal kararına uyulmaması nedeniyle yaptığı ikinci başvuruyu inceleyen AYM, Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan “seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı” ile 19. maddesinde güvence altına alınan “kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı”nın ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verdi. Bu karara İrfan Fidan, Muhterem İnce ve Muammer Topal karşı oy kullandı. AYM, Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan "bireysel başvuru hakkı”nın ihlal edildiğine ise oy birliğiyle karar verdi.
Hak ihlallerinin ortadan kaldırılması, yeniden yargılanmasına başlanması, infazın durdurulması, tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi için kararın İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine oybirliğiyle karar veren Yüksek Mahkeme, Can Atalay'a da 100 bin lira tazminat ödenmesine de hükmetti.
Can Atalay'ın avukatları Fikret İlkiz ve Deniz Özen ise AYM'nin kısa kararın mahkemeye gönderildiğinin bildirilmesi üzerine harekete geçerek, 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne mahkemeye başvurdu. Avukatlar, AYM kararın göre mahkemenin infazı durdurarak tahliye kararı verilmesini talep etti.
TIKLAYIN - Yargıda kritik yol ayrımı: Can Atalay için nasıl hareket edilecek, bu kez tahliye edilecek mi?
Avukatlar İlkiz ve Özen, mahkemeye sundukları talepte şöyle dedi:
"Milletvekili Şerafettin Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi tarafından 21.12.2023 tarihinde
verilen Genel Kurul kararı 'kısa karar' olarak mahkemenize 21.12.2023 tarihinde saat 15.05'te gönderildiği Anayasa Mahkemesi tarafından tarafımıza telefonla bildirilmiştir. Açıklanan ve dosyanızda bulunan ve oybirliği verilmiş Anayasa Mahkemesi kararı gereğince; 2021/178 Esas sayılı mahkemeniz dosyasına gönderilen; 'Anayasa Mahkemesinin Şerafettin Can Atalay (2) kararı ile eldeki başvuruya ilişkin Şerafettin Can Atalay (3) kararında tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi' hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmasına ve Şerafettin Can Atalay hakkındaki mahkumiyet hükmünün infazının durdurulmasını, bulunduğu Marmara Kapalı Ceza evinden tahliyesini ve yeniden yapılacak yargılama ile 'durma' kararı verilmesini talep ederiz."
Mahkeme kararı kritik önem taşıyor
Ancak Yüksek Mahkeme’nin ikinci kez verdiği hak ihlali kararını da 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermesi kritik önem taşıyor. Zira, AYM’nin ilk ihlal kararına göre infazı durdurarak tahliye vermesi beklenen İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, AYM kararına uymayarak üst bir yazıyla dosyayı sürpriz şekilde Yargıtay’a göndermişti. İkinci hak ihlali kararını 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderen AYM, böylece Atalay hakkında karar vermek yerine topu Yargıtay’a atan yerel mahkemeye, “Sizin bakmanız gerekiyor. Tazminatı ödeyin ve gereğini yapın” demiş oldu.
Bu durumda gözler, Atalay hakkındaki yargı krizinin derinleşmesinin adımlarından birini atan 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yeniden çevrildi. Dosyayı Yargıtay’a havale eden yerel mahkemenin, AYM’nin ikinci hak ihlali kararına göre de Atalay’ın infazını durdurup tahliyesine karar vermesine gerekiyor.
Yerel mahkemenin üst yazısındaki gerekçeİstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, kararı vermesi gerekenin Yargıtay olduğunu belirterek 31 Ekim’de dosyayı Yargıtay’a göndermişti. Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na üst yazı yazan mahkeme, şu ifadeleri kullanılmıştı: “Anayasa Mahkemesince verilen bireysel başvuruya konu ihlal kararı Mahkememizin kararına ilişkin olmayıp, Yargıtay ilgili Ceza Dairesince verilen tahliye talebinin reddi kararına ilişkin olduğu, dosyanın ilgili Daire önünde bulunduğu sırada başvurucunun milletvekili seçildiği ve bireysel başvuruya konu ihlalin bu Dairenin kararından kaynaklandığı, ayrıca bireysel başvuru yapıldıktan sonra ilgili Ceza Dairesince dosyanın esastan incelendiği ve karara bağlandığı, bu sebeple oluşan yeni hukuki durum karşısında Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu anlaşıldığından dosya Cumhuriyet Başsavcılığınıza gönderilmiştir." Daire karara uyulmamasına hükmetti, AYM üyelerine suç duyurusunda bulunduYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise Anayasa Mahkemesi kararına rağmen tahliye edilmeyen cezaevindeki Hatay Milletvekili Can Atalay’ın durumu ile ilgili mütalaasını, 3 Kasım’da 3. Ceza Dairesi’ne sunmuştu. Mütalaada; “Hiçbir, devlet varlığına kasteden bir suçu işlemekle suçlanan bir kimsenin dokunulmazlığını kabul etmez. Aksi bir kabul, adalete olan inancı sarsarak kamu vicdanını da rahatsız eder. … Mahkumiyetine esas sevk ve uygulama maddelerinin Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi kapsamında kalan suça ilişkin olduğu anlaşıldığından, seçimden önce bu madde kapsamında suç işleyen milletvekili, yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır. Hükümlünün mahkumiyetine konu suç ve eylemleri devlet güvenliğine karşı işlenen suçlardandır ve madde kapsamına girmeyeceğini düşünmek mümkün değildir… Tahliye kararının reddi veya kabulü konusunda takdir yüksek Dairenindir” değerlendirmesi yapılmıştı. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın mütalaasının ardından Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Atalay için “hak ihlali” kararı vererek, tahliyesinin gerektiğine hükmeden Anayasa Mahkemesi (AYM) kararını değerlendirirken, tarihe geçecek bir hükme imza attı. Yargıtay, AYM kararına rağmen Atalay’ın tahliyesini reddederken, hak ihlali kararı veren Anayasa Mahkemesi üyelerinin yetkilerini aştığını belirtti. Yargıtay, AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararı da aldı. Yargıtay kararı sonrası Atalay'ın avukatlarından ikinci başvuruYargıtay 3. Ceza Dairesi'nin kararından sonra cezaevindeki Atalay’ın avukatları, Anayasa Mahkemesi kararına uyulmaması nedeniyle Yüksek Mahkeme’ye 1 Aralık'ta ikinci kez başvuru yapılmıştı. Avukatlar Atalay'ın; “Seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı”, “adil yargılanma hakkı” ve “kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının” ikinci kez ihlal edildiğinin tespitini ve bu ihlallerin ortadan kaldırılmasını talep ettiği belirtilmişti. Anayasa Mahkemesi ; Atalay'a ilişkin verdiği hak ihlali kararının yerine getirilmemesi nedeniyle yapılan ikinci başvuruyu 21 Aralık'ta görüşme kararı almıştı. İkinci kez hak ihlali kararı veren AYM'nin kısa kararıYüksek Mahkeme, Anayasa'nın 148. maddesinde güvence altına alınan bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine oy birliğiyle karar verdi. Anayasa'nın 67. maddesinde güvence altına alınan seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlaline ise oy çokluğuyla karar verildi. Bu görüşe 3 üye katılmayarak karşı yönde görüş bildirdi. AYM, ilk ihlal kararını 5'e karşı 9 oyla almıştı. İkinci ihlal kararında ise bu sayı 3'e karşı 11 oldu. AYM'nin kısa kararı, tespit edilen hak ihlallerinin ortadan kaldırılmasına yönelik işlemler için de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi. Kararda, "Başvurucunun yeniden yargılanmasına başlanması, mahkumiyet hükmünün infazının durdurulması, ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması ve yeniden yapılacak yargılamada durma kararı verilmesi şeklindeki işlemlerin yerine getirilmesi için anılan mahkemeye gönderilmesine oy birliğiyle, başvurucuya talebiyle bağlı kalınarak net 100 bin lira manevi tazminat ödenmesine oy birliğiyle karar verilmiştir" ifadeleri yer aldı. Yüksek Mahkemenin kararının gerekçesi daha sonra yazılacak. |