T24 Haber Merkezi
Eski Cumhuriyet Savcısı, avukat Bülent Yücetürk, Onur Özkan'ın 'yüksekten düşerek ölümü' nedeniyle açılan soruşturmaya ilişkin olarak yürütülen süreçte 'kendisiyle ilgili olmayan yanların tarafına fatura edilmesinin son derece yakışıksız' ve hakkındaki iddiaların 'gerçek dışı' olduğunu açıkladı. Yücetürk, T24 yazarı Tolga Şardan'ın soruşturma ve dava hakkındaki yazısında 'kişilik hakları ve itibarına saldırıldığını' söyledi.
Bülent Yücetürk, Ankara Cumhuriyet Savcısı olduğu dönemde baktığı, emeklilik nedeniyle farklı bir savcıya devredilen ‘Onur Özkan’ın 2016’da ölümü’ hakkındaki soruşturma dosyasıyla ilgili olarak açıklama yaptı. Yücetürk’ün, T24 yazarı Tolga Şardan’ın, 'Adaletin merhem ol(a)madığı yine bir evlat acısı dosyası mı?' başlıklı dünkü (18 Kasım 2024) yazısı ve yazıda yer alan Onur Özkan’ın ailesinin soruşturma aşamasında çeşitli ihmaller olduğuna yönelik iddialarıyla ilgili olarak T24'e gönderdiği açıklama aynen şöyle:
“Sayın Tolga Şardan;
19.11.2024 tarihinde T24’te yayınlamış olduğunuz “Adaletin merhem ol(a)madığı yine bir evlat acısı dosyası mı?” başlıklı yazı/haber’de şahsım ve bir meslektaşım hakkında gerçek dışı bilgi ve yorumlara yer verdiğiniz müşahade edilmiştir.
Yazının sonunda “Yarın devam edeceğim” ifadesine yer vermeniz nedeniyle ve ilk yazıyı yayınlamadan hemen önce şahsımı aradığınızda size telefonda vermiş olduğum bilgileri de çarpıtarak ve yanlış şekilde yansıtmış olmanız nedeniyle bu yazılı açıklamayı göndermek zorunluğu doğmuştur.
Öncelikle, ceza mahkemesince beraat kararı verilen ve halen derdest bulunan bir yargılama sürecinde müşteki yanın tek yanlı ifadeleriyle oluşturduğunuz haber, yargılamayı etkileme amacına hizmet eder niteliktedir.
Hazırlık soruşturması sürecinde 2 yıl süreyle görev yaptığım ve ben ayrıldıktan sonra üç ayrı Savcı’nın daha görev yaptığı; üstelik müşteki yanın tüm taleplerini eksiksiz biçimde karşıladığım dosya içeriği ile sabit olduğu halde, hazırlık soruşturması sürecinin şahsımla ilgili olmayan yanlarının tarafıma fatura edilmesi son derece yakışıksızdır.
Müşteki ailenin soruşturma sürecinde görev yapan tüm vekilleri, dosyanın Savcısı olduğum dönemde kendilerine talep ettikleri tüm delilleri toplayacağımı ifade ettiğim ve bu yönde davrandığım konusunda tanıklık edeceklerdir. Dosya içeriğindeki resmi tüm raporların aksi yöndeki iddialar dahi tarafımdan titizlikle araştırılmıştır. Netice olarak benim görevim sona erdikten 3 yıl sonra dava açılmış olması ve yargılama sonucunda beraat kararı verilmiş olması karşısında hakkımdaki iddiaları, tecrübeli bir gazeteci olarak tarafınızdan hiçbir akıl süzgecinden geçirmeden yayınlamış olmanız son derece şaşırtıcıdır.
Örneğin benden sonra üç farklı Savcı’nın görev yaptığı dosya ile ilgili olarak “Olayın ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, adli soruşturma başlattı. Dosya birkaç kez el değiştirdi, ardından dönemin Ankara Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk, Onur Özkan’ın ölüm olayını araştırma görevini aldı” ibaresine nasıl yer verebildiniz?
Dosyadaki suça sürüklenen çocuklardan birinin müdafii olan Av. Pınar AKGÜL DOĞUSOY hakkında “Savcı ile şüpheli avukatının yol kesişmesi” alt başlığı ile yayınladığınız iddialar ise mesnetsiz olmasının ötesinde açıkça itibar suikastine yöneliktir. Av. Pınar AKGÜL DOĞUSOY anılan soruşturma sürecine, 21.07.2017 tarihinde, yani olayın üzerinden 1 yılı aşkın süre geçtikten sonra vekil olarak dahil olmuştur. Ve hazırlık soruşturması sürecinde de asla YARSAV’ın vekili olduğu bilgisini şahsımla paylaşmamıştır. 2019 yılında dönemin Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan’ın daveti ve Ankara Barosu Yönetim Kurulu kararı üzerine Ceza Hukuku Enstitüsü Yönetim Kurulu üyeliğine her ikimizin de atanması üzerine kendisinin aynı zamanda YARSAV’ın vekili olduğunu ve hatta emekli bir Hâkim meslektaşımızın kızı olduğunu öğrendim. Kendisi ile kesiştiğimiz tek nokta her ikimizin de Ankara Barosu Yönetim Kurulunca atanmış olmamızdan ibarettir.
13.10.2024 tarihinde yapılan Ankara Barosu Başkanlığı seçimlerine Baro Başkan Adayı olarak katılma kararı aldığımda, Ceza Hukuku Enstitüsü dönemindeki çalışmalarına yakından şahitlik etmem ve mesleki bilgisine inanmam nedeniyle kendisini ekibime davet ettim. Size telefonda da bu hususu belirttiğim halde, baro seçimlerinde Erinç Sağkan’ın kendisini listeme yazdığı gibi gerçek dışı bir açıklama yayınlamanız ayrıca basın etiğine açıkça aykırıdır. Av. Pınar Akgül Doğusoy SSÇ’lerden birinin vekaletnameli müdafii olarak 21.07.2017’de başladığı görevini yargılamanın sonuna kadar sürdürmüş; ancak hazırlık soruşturmasının başından itibaren müşteki yan 5 farklı vekil görevlendirmiştir.
Kaldı ki, tüm bunları adı geçen meslektaşıma cevap hakkı dahi tanımaksızın yayınlamış olmanız da sizin tecrübenizdeki bir gazeteci için kabul edilemez bir eksikliktir. Biz sizin tarafsız ve başarılı bir gazeteci olduğunuza inanıyorduk. Hatta 14 Mayıs seçimlerinden önce ofisime gelerek “Ben İç İşleri Bakanı olmak istiyorum.” Diyerek benden destek istediğinizde de sizin bu vasıflara sahibi bir gazeteci olduğunuza inandığım için sizinle samimi düşüncelerimi paylaşmıştım. Ancak Av. Pınar Akgül Doğusoy’un olayın 16.04.2016 tarihinden 1 yılı aşkın süre sonra 21.07.2017 tarihinde bu dosyaya avukat olarak dahil olmasını gözardı edip sanki başından beri dosyanın avukat gibi sunmanız, ailenin iddia ettiği 112 kayıtlarının 8 ay sonra getirildiği iddiasını dosyadaki Savcılık müzekkeresinde 21.04.2016 tarihinde 112 kayıtlarının celbi için yazı yazdığım halde bunu 8 ay sonra istenmiş gibi sunmuş olmanız sizin tarafsız ve bağımsız bir gazeteci olmanın ötesinde müşteki ve müşteki vekillerinin veya avukatınız olan Sayım Baro Başkanının hazırlayıp sizin de haber olarak yazmanıza ve büyük yanılmayı ve çarpıtmayı yapmanıza neden olduğunu düşünüyoruz.
Av. Pınar AKGÜL DOĞUSOY’un benim bir dönem Savcı olarak görev yaptığım bir ceza dava dosyasında, hazırlık soruşturmasında ve keza kovuşturma aşamasının sonuna kadar müdafi olarak görev yapması; tıpkı şahsınızın 01.11.2023 tarihinde Hakim Sorgusunda Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu’nun müdafi olarak sizin savunmanızı yapması kadar olağandır ve şaibeye açık değildir.
Bir babanın evladını elim bir olayda kaybetmesi ve bu konuda başkalarını suçlama eğiliminde olması olağan kabul edilebilirse de tecrübeli bir gazeteci olarak şahsınızın yargılama sürecine doğrudan etki edecek ve kişilerin mesleki itibarlarına ve kişilik haklarına saldırı mahiyetindeki iddiaları fütursuzca yayınlamanız kabul edilemez.
Tüm yasal haklarımı saklı tutarak, yazının devamında yukarda belirttiğim hususları gözden kaçırmamanızı rica ederim.
Bülent Yücetürk”
'Görünmeyen Cemaat: Mürideler'in yazarı ve ‘Kızıl Goncalar’ dizisinin danışmanı Filiz Gazi, tarikatlarda kadınlara biçilen hayatları anlattı |