T24 Haber Merkezi
Barış Vakfı, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Meclis açılışında DEM Parti grubuyla tokalaşmasıyla başlayan ve karşılıklı açıklamalarla süren "yeni bir çözüm süreci mi" tartışmalarına dair yazılı açıklama yaptı. Barış Vakfı yönetimi adına Hakan Tahmaz'ın imzasıyla yayımlanan "Gerçekçi olarak barışı istemenin, sözü barıştan yana kurmanın zamanı" başlıklı açıklamada, "Bu belirsizlikler süreci, Türkiye açısından geçmiş dönemlerdeki olumsuz pratikler yerine hak, hukuk, adalet ve barış ekseninde 85 milyon insanımızla daha güzel bir güne uyanmak için fırsata çevrilebilir" denildi.
"Şimdi cesaretli, özgüvenli ve özverili olma zamanıdır"
"Şimdi cesaretli, özgüvenli ve özverili olma zamanıdır" denilen açıklamada "Ülkeye hukuku, adaleti, barışı getirecek olan bir yolun döşenmesine katkı sunmak hepimizin, 85 milyonun görev ve sorumluluğudur. Haklı kaygılarımızın ve çekincelerimizin pençesinde kalarak barışı kazanamayız. Barış fikrinin ve siyasal haklılığımızın gücüyle toplumdaki güvensizliğin aşılmasına katkı sunmalıyız" çağrısı yapıldı.
Açıklamanın tamamı şöyle:
"MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin 1 Ekim 2024 tarihinde TBMM'nin açılış töreninde DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan ve milletvekilleriyle tokalaşması ve bunu "Yeni döneme giriyoruz, dünyada barış isterken kendi ülkenizde barışı sağlamak lazım" sözleriyle izah etmesi, keza CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "Devlet Bey iyisini yapıyorsunuz, el uzatmak iyidir, barışmak savaşmaktan iyidir" sözleri ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'nın Bahçeli'yi destekleyen açıklamalar yapması, sonrasındaki gelişmelerle birlikte izlenmesi gereken yeni bir duruma işaret etmekte.
Barış için el uzatılması bile, daha kısa bir süre önce DEM Parti'nin kapatılmak, milletvekillerinin maaşlarına el konmak istendiği düşünülürse, başlı başına önemsenmesi gereken bir durumdur. Barış ihtiyacı ve barışın gücü, çözümsüzlük politikalarının karşısında kendisini her durumda yeniden güncelleştiriyor.
Bu durumun ortaya çıkmasında hangi faktörlerin rol oynadığı veya belirleyici olduğu, yaygın bir biçimde tartışılıyor. İsrail saldırganlığının, soykırımının ve savaşı yaygınlaşma ihtimali bölgede büyük bir ateş topuna dönüşmesi konuyu karmaşık hale sokuyor. Bölgesel gelişmelerin nereye doğru evrileceği ve ne gibi sonuçlar doğurabileceğini bugünden net olarak söyleyebilmek mümkün değil.
Ancak, bu belirsizlikler süreci, Türkiye açısından geçmiş dönemlerdeki olumsuz pratikler yerine hak, hukuk, adalet ve barış ekseninde 85 milyon insanımızla daha güzel bir güne uyanmak için fırsata çevrilebilir.
Başarısızlıkla sonuçlanan Oslo ve çözüm sürecinde yaşananlar; sonrasında Türkiye'nin açık cezaevine dönüştürülmüş olması ve 8 yıldır Kürt siyasetinde hukuksuz, yargısız büyük kırım sürecinde hiç kuşkusuz çok ağır deneyimler yaşandı. Barışı, silahların susmasını, çatışmaların durmasını, eşit ve özgür yaşamı isteyenler çok şey tecrübe ettiler, çok acılar biriktirdiler.
İki haftadır "barış" ve "çözüm" adına yapılan tartışmalar karşısında toplumda pozitif bir hava yerine temkinli bir iyimserlik halinin hâkim olması da bu deneyimlerden kaynaklanıyor. Ülkenin cezaevlerinin muhaliflerle dolu olduğu, hukukun işlemediği, AİHM ve AYM kararlarına uyulmadığı ve her gün ölüm haberlerin geldiği koşullarda bu anlaşılabilir bir durumdur.
Yine de barış isteyenler, barış için mücadele edenler geçmişi unutmadan, kötülükleri aklamadan, suçluların cezasız kalmasına rıza göstermeden ve geçmişin tecrübesiyle geleceğe odaklandıklarında barışın toplumsallaşmasına katkı sunabilir. Ortaya çıkan yeni durumları bir fırsata dönüştürmek de, müdahil olmayı ve mücadele etmeyi gerektirir.
Barış Vakfı, bu anlayışla Devlet Bahçeli'nin "dünyada barış isterken kendi ülkemizde barışı sağlamak lazım" sözünün gereğini yapılmasının takipçisi olacak. Herkesi her kesimi bu doğrultuda harekete geçirmek için çabalayacaktır.
Şimdi cesaretli, özgüvenli ve özverili olma zamanıdır. Ülkeye hukuku, adaleti barışı getirecek olan bir yolun döşenmesine katkı sunmak hepimizin, 85 milyonun görev ve sorumluğudur. Haklı kaygılarımızın ve çekincelerimizin pençesinde kalarak barışı kazanamayız. Barış fikrinin ve siyasal haklılığımızın gücüyle toplumdaki güvensizliğin aşılmasana katkı sunmalıyız.
Zorlukları ve engelleri aşmak ve diyaloğun müzakereye dönüşmesini kolaylaştırmak için atılacak ilk adım, ülkeyi açık cezaevi durumundan çıkartmak; haksız, hukuksuz yere 25 yıla varan siyasi tecritti, hasta tutsaklar konusunu ve siyasetçilerle dolu cezaevlerini masaya yatırmak olabilir. Halkın iradesinin hiçe sayılması anlamına gelen belediyelere kayyum uygulamasından vazgeçilmesi de önemli bir adım olacaktır.
Barış isteyenler olarak bizler hepimiz, gelişmeleri dikkatle izleyerek, niyet okumadan ama yaşananların algı operasyonlarına dönüştürülmesine de izin vermeden, gerçekçi biçimde değerlendirerek "imkânsız" görüneni "mümkün" kılmanın peşine düşeceğiz.
Ne olmuştu?İsrail'in 7 Ekim 2023'te başlattığı Gazze operasyonunun ardından Lübnan'a yönelik kara harekatına girişmesi, İran ile İsrail arasında yaşanan gerginlik ve bölgesel savaş söylemleri, siyaset kulislerini hareketlendirdi. Erdoğan: İsrail'in bir sonraki hedefi TürkiyeCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Ekim’de TBMM’nin yeni yasama yılı açılışında yaptığı konuşmada, İsrail - Hamas savaşı ve Lübnan’a sıçrayan saldırılarla ilgili değerlendirmelerde bulunarak, "İsrail'in Gazze'de yürüttüğü soykırım bugünlerde Lübnan'a uzandı. Dün işgal güçleri Lübnan topraklarına karadan girdiğini duyurdu. İsrail'in bir sonraki hedefi Türkiye'dir. Bu niyetini de çeşitli vesilelerle ifşa etmektedir" dedi. "İç cephe" vurgusuErdoğan, aynı konuşmasında, "iç cephe" vurgusu yaparak, “Fitne girişimleri karşısında millet olarak, 85 milyon olarak 'iç cephemizi' sağlam tutmaya gayret ediyoruz. Bugün, İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor” ifadelerini kullandı. Bahçeli'den DEM Parti ile tokalaşmaErdoğan'ın açıklamalarına paralel olarak, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de yeni yasama yılı açılışında sürpriz bir hamlede bulundu ve DEM Parti sıralarına giderek, milletvekilleri ile selamlaştı. Bahçeli, DEM Parti'li vekillerin elini sıkmasıyla ilgili, "Yeni bir döneme giriyoruz. Ülkemizde barışı sağlamak lazım" diyerek, "Uzattığım el milli birlik ve kardeşliğimizin mesajıdır. Uzattığım el gelin Türkiye partisi olun gelin teröre cephe alın gelin bin yıllık kardeşliğimizde kenetlenin teklifidir. Biz gelişi güzel keyfe keder, can sıkıntısından anlık dürtülerle dümenden el uzatmayız. Biz durduk yere el vermeyiz. Öylesine yerimizden kalkıp da el sıkmaya teşebbüs etmeyiz. DEM’e düşen sorumluluk uzanan bu samimi elin kıymet hükmünü anlaması dahası Türkiye partisi olması yönünde bir eşik olarak algılayıp değerlendirmesidir" açıklamasında bulundu. DEM Parti'den açıklamaDEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları ise Bahçeli'nin tokalaşma jestini ve açıklamalarını, "Bu konularda atılacak adımları biz de izleyeceğiz hep beraber. Buradaki normalleşme midir, iç barış mıdır; kavramı, ismi ne olursa olsun somut olması gereken şey Türkiye’deki bütün bu sorun zincirinin çözümüne dair sağlıklı bir politik programın ortaya çıkması gerekiyor" şeklinde değerlendirdi. TIKLAYIN - Devlet Bahçeli yeni yasama yılının açılışında DEM Partililerle tokalaştı TIKLAYIN - Bahçeli’nin son çağrısının ardından DEM kulisleri: Şartlar olgunlaşırsa müzakereye hazırız TIKLAYIN- Yeni "çözüm süreci" mi geliyor? | AKP'li isimlerden peş peşe açıklamalar TIKLAYIN - Bahçeli'nin DEM Parti'lilerle tokalaşmasında "Dolmabahçe mutabakatı" detayı TIKLAYIN - Mehmet Y. Yılmaz yazdı: Kürt siyaseti aynı suda ikinci kez yıkanır mı? TIKLAYIN - Yalçın Doğan yazdı: Bahçeli DEM'e çiçek attı ama... |
'Salıncak eyalet' nedir, en çok oy alan aday neden kazanamıyor; işte ABD seçimleriyle ilgili bilmeniz gereken her şey |