Gündem

İstinaf mahkemesi, faili meçhul cinayetler davasında bu kez “beraat ve zamanaşımı” dedi

Davada, ilk beraat kararı istinaf mahkemesi tarafından bozulmuş ve sanıklar yeniden yargılanmıştı. Mahkeme ise istinaf mahkemesinin kararına rağmen geçen yıl yeniden beraat kararı vermişti

03 Mart 2024 21:37
Asuman Aranca

İstinaf mahkemesi, 90’lı yıllarda Ankara’da işlenen 19 faili meçhul cinayete ilişkin aralarında, eski İçişleri Bakanı ve dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, dönemin Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin ve eski MİT yöneticisi, Emekli Albay Korkut Eken’in de aralarında bulunduğu 18 sanıklı davada verilen beraat kararlarını yerinde buldu. Mahkeme, Abdulmecit Baskın ve Behçet Cantürk cinayetleri yönünden dosyanın zamanaşımından düşmesine, diğer cinayetler yönünden ise beraat kararının yerinde olduğuna hükmetti. Kararda, sanık Ayhan Çarkın'ın ifadeleri bu kez "çelişkili, tutarsız ve manipülatif" bulunurken, tanık ifadeleri, beyanlar ve deliller ise “duyum, kanaat ve tahmine dayalı" olarak değerlendirildi. Karara üyelerden biri 160 sayfa muhalefet şerhi düştü. Dosya Yargıtay’a gidecek.

2013 yılında görülmeye başlanan davada, daha önce verilen beraat kararı 2021 yılında istinaf mahkemesi tarafından bozulmuş ve sanıklar yeniden yargılanmıştı. Kararda, sanık Ayhan Çarkın'ın beyanlarının yeterince tartışılmadığına dikkat çekilirken, "cinayet mermilerinin aidiyetlerinin araştırılması" istenmişti. Ağar'ın da aralarında bulunduğu sanıklar hakkında, söz konusu istinaf kararı sonucu yeniden yargılama başlamış, ancak 26 Mayıs 2023 yılında bir kez daha beraat kararı verilmişti. Mahkeme, istinaf mahkemesinin beraat kararını bozmasına rağmen ilk kararında ısrarcı olmuştu. Karar, yeniden istinafa taşınmıştı. 

"Silahlar ele geçirilemedi, sanıklar arasında örgütsel bağlantıya dair kanıt yok"

Faili meçhul cinayetler davasında bu kez beraatleri yerinde bulan istinaf mahkemesi kararında, “cinayetlerde kullanılan silahların ele geçirilemediği, olay yerlerinde elde edilen maddi bulgular ile sanıklar arasında bağlantı olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmadığı, sanıklar arasında yargılamaya konu edilen eylemler açısından örgütsel bağlantı bulunduğuna dair iletişimin tespiti, dinlenmesi, tape, görüntü kaydı, teknik takip, tanık ifadesi gibi herhangi bir kanıtın ortaya konulamadığı” ifade edildi.

Ayhan Çarkın'ın ifadeleri bu kez "çelişkili, tutarsız ve manipülatif" bulundu

Daha önceki istinaf kararında sanık Ayhan Çarkın’ın beyanlarının tartışılması gerektiği vurgulanırken, bu kez beyanlarına itibar edilemeyeceği, beyanları arasında çelişkiler olduğu ve buradan hareketle delil kabul edilmesinin mümkün olmadığı ifade edilerek, şöyle denildi:

 “Sanık Ayhan Çarkın'ın, manipülatif etkilere açık, samimi ikrar içermeyen, aşamalarda aralarında ciddi çelişkiler ve tutarsızlıklar bulunan, çeşitli maksat ve saiklerle açıklanması mümkün olan atfı cürüm niteliğindeki beyanlarına itibar edilemeyeceği, ayrıca adı geçen sanığın aşamalardaki beyanları arasında derin çelişkiler olduğu gibi bu beyanların bazı eylemlerin gerçekleşme biçimiyle uyumlu olmadığı, yalnızca bir kısım eylemlerdeki maddi bulgulara uygun olan beyanların bölünerek mutlak delil kabul edilmesinin mümkün görülmediği, beyanların hem maddi bulgularla hem aşamalarda hem de kendi içinde çelişkiler içermesi, içeriğinin başka bir beyan ve delille desteklenme olanağı bulunmaması karşısında, sanık Ayhan Çarkın'ın genel olarak eylemlerle ilgili beyanlarına kısmen veya tamamen itibar edilip bir mahkûmiyet hükmüne esas alınmasının mümkün olmadığı…”

"Ses kaydının delil değeri zayıf"

Kararda, 1995 yılında kaybolan ve bir daha kendisinden haber alınamayan Tarık Ümit ile ilgili de, “Tarık Ümit ile iki istihbarat görevlisi arasında yapılan mülakata ilişkin ses kaydı çözümleme tutanaklarının elde ediliş ve kayda alınma şekli bilinmediğinden, delilin hukuka uygunluğu noktasında denetim yapma imkanı bulunmadığı gibi, söz konusu bant kaydı elde olmadığından içeriğinin de doğrudan incelenebilir nitelikte olmadığı ve delil değeri zayıf hem de hukuka uygunluğu sorunlu olan bu kaydın bir mahkûmiyet hükmüne esas alınmasının mümkün olmadığı” belirtildi.

"Eymür ve Namlı'nın tanık beyanları dolaylı ve duyumdan ibaret"

Davada, tanık olarak dinlenen eski MİT Kontrterör Dairesi Başkanı Mehmet Eymür ve Hakkı Yaman Namlı'nın tanık ifadeleri için, “Tarık Ümit'in anlatımlarına dayanan, kişisel kanaat içeren ifadeler, doğrudan görgüye dayalı olmaması, çoğunlukla doğruluğu denetlenemeyen Tarık Ümit'in kendilerine anlattıklarından ibaret olduğu” değerlendirmesi yapılarak, Eymür ve Namlı’nın tanıklarının “dolaylı bilgiler ve duyumlar” nedeniyle mahkûmiyet için esas alınamayacağı ifade edildi.

"Duyum, kanaat ve tahmin deliller, yeterli ve inandırıcı değil"

İstinaf kararında, “duyum, kanaat ve tahmine dayalı diğer beyan ve delillerin iddia edilen eylemleri tüm yönleriyle kuşkudan uzak bir biçimde ortaya koyacak nitelik ve nicelikte olmadıkları, her bir sanığın eylemlerdeki katkı ve ilgisini ortaya koyacak açıklık, nitelik, doğrudanlık ve hukukilikten uzak oldukları, sanıkların iddia konusu eylemleri işlediklerine dair her türlü şüpheden arındırılmış cezalandırılmalarına yeterli inandırıcı deliller elde edilemediği” değerlendirmesi yapılarak, yerel mahkemenin beraat kararının yerinde olduğuna hükmedildi.

Kararda, 1993 yılında öldürülen Abdulmecit Baskın ile 1994 yılından öldürülen Behçet Cantürk dosyalarının ise 30 yıllık zamanaşımı sürelerinin dolması nedeniyle düşmesine hükmedildi.

GÖKÇER TAHİNCİOĞLU - İstinaf mahkemesinden Susurluk JİTEM davasında tarihi karar: Mehmet Ağar ve diğer sanıklar hakkında beraat kararları bozuldu

Ne olmuştu?

İddianameye göre sanıklar, 1993-96 yılları arasında Abdülmecit Baskın, Namık Erdoğan, Metin Vural, Recep Kuzucu, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Haci Karay, Adnan Yıldırım, İsmail Karaalioğlu, Yusuf Ekinci, Ömer Lutfi Topal, Hikmet Babataş, Medet Serhat, Feyzi Aslan, Lazem Esmaeılı, Asker Smıtko, Tarık Ümit, Salih Aslan ve Faik Candan’ı öldürmekle suçlanmıştı.

İddianamede, Mehmet Ağar, İbrahim Şahin, Korkut Eken, Ayhan Çarkın, Ayhan Akça, Ziya Bandırmalıoğlu, Ercan Ersoy, Ahmet Demirel, Ayhan Özkan, Seyfettin Lap, Enver Ulu, Uğur Şahin, Alper Tekdemir, Yusuf Yüksel, Abbas Semih Sueri, Lokman Külünk, Mahmut Yıldırım, Nurettin Güven ve Muhsin Korman’ın ‘suç işlemek amacı kurulan silahlı örgüte üye olmak’ ve ‘adam öldürmeye iştirak etmek’ suçlarından cezalandırılması talep edilmişti. 

Beraat istinaftan dönmüştü

Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Aralık 2019’da dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, dönemin Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin, eski MİT yöneticisi/emekli Albay Korkut Eken, Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım ve özel harekat polislerinin aralarında olduğu sanıklar hakkında beraat kararı vermişti. Ankara Bölge Adliye (istinaf) Mahkemesi 1. Ceza Dairesi, sanıklar hakkında verilen beraat kararlarının bozulmasına hükmetmişti.

"Cinayet mermilerinin aidiyetleri araştırılmalı" denmişti

Kararda sanık Ayhan Çarkın aşamalardaki beyanlarının dosya kapsamındaki diğer bildirim ve deliller ile teyit edilip edilmediğinin, bu beyanların maddi olay-olaylar ile uyuşup uyuşmadığının karar yerinde tartışılmamasına dikkat çekildi. Kararda cinayet mermilerinin aidiyetlerinin araştırması gerektiği belirtildi. Kararda, sanıklar hakkında beraat kararları verildiği sırada uygulama maddesinin gösterilmemesi suretiyle Ceza Muhakemesi Kanunu’na aykırı davranıldığı belirtildi.

Bozma kararı sonrası dosya bir kez daha Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanmıştı.

“41 hakim, 13 savcı değişti”

Davanın son duruşmasında mütalaasını açıklayan savcı, tüm sanıkların beraatını talep etti. Daha sonra sanık avukatları mütalaaya karşı savunmalarını yaptı. Söz alan müşteki avukatlarından Levent Kanat, "Gelmeden kontrol ettim, bütün yargılama boyunca 41 hakim, 13 savcı değişmiş. Bu kadar hakim bolluğunda fail yokluğu yaşadık. Bu hakimler arasında bugün AYM üyesi olan da Yargıtay üyesi olan da BAM üyesi olan da var" dedi.

TIKLAYIN - Faili meçhul cinayetler davasında karar: Tüm sanıklar beraat etti

TIKLAYIN | Doğan Akın yazdı: 20 soruda Tansu Çiller Türkiyesi'nin karanlığında işlenen o cinayetler

TIKLAYIN | Gökçer Tahincioğlu yazdı: Cinayetler, kasetler, yalanlar ve soruşturulmayan suçlar