AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, yeniden adaylığına ilişkin olarak “varım” ifadesini kullanması hakkında, “Cumhurbaşkanımızla yol yürüyenler olarak bu bizim gündemizde. Tatlıses'in sorduğu soruyu biz de öyle cevaplıyoruz. 'Siz varsanız biz de varız' diyoruz. Formüle bakarız, siyasette bir yıl çok kısa bir gün çok uzundur" dedi.
Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı adaylığı sorusuna “Varım!” dedi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin Şanlıurfa il kongresinde türkücü İbrahim Tatlıses’in, “Önümüzdeki dönem Cumhurbaşkanlığına var mısınız?” sorusuna “Sen varsan varım” yanıtını vermişti.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, parti genel merkezinde, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrasında açıklamalarda bulundu. AKP'li Çelik, basın açıklamasında, iç cephe vurgusu yaparken, yeniden başlayan çözüm sürecine ilişkin olarak, tarafların kullandığı her ifadeye katılamadıklarını ancak Erdoğan'ın da genel gidişattan memnun olduğunu ifade etti.
Çelik, CHP'nin eski genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan'ın Esad'a yönelik açıklamalarının mezhepçilik içerdiğine ilişkin eleştirilerine, "Mezhepçiliğin literatüre girişi, 6'lı masayla billikte oldu" diyerek yanıt verdi.
Çelik'in açıklamasının satır başları şu şekilde:
"Terörle mücadele konusunda hassasiyetimizi sürdürüyoruz"
"Kongre sürecine doğru gidiyoruz. Kongrelerimizdeki coşku vatandaşlarımızın sürece sahip çıkmasında memnuniyet duyuyoruz. Geçtiğimiz gün acı bir kaybımız oldu. Ahmet İyimaya ağabeyimizi kaybettik. Çok zor zamanlarda cumhurbaşkanımızın yol arkadaşı oldu.
Gerçekten çok büyük bir kayıp oldu. Ferdi Tayfur’u da kaybettik. Çok nitelikli bizim sokaklarımızdan çıkmış. İnsanımızla birlikte yol yürümüş bir sanatçımızdı. Allah'tan rahmet diliyoruz. 2024'ten 2025'e değişmeyen önceliğimiz deprem konusundaki hassasiyetimiz. Cumhurbaşkanımızın bize kapalı toplantılarda hatırlattığı en önemli husus depremin unutulmamasıdır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın kongrelerde bahsettiği gibi iç cepheyi güçlendirme mesajına devam ediyoruz. Aynı zamanda da iç cepheyi güçlendirme esasında da merkez partisi ve kitle partisi olma çerçevesinde görevi devreden arkadaşlarımızın şimdiye kadar emeklerine teşekkür ediyoruz. Demokrasimizi korumak için terörle mücadeleyi güçlü bir şekilde sürdürüceğiz.
Terörle mücadele konusunda hassasiyetimizi sürdürüyoruz. Terörün sadece teröristlerden ibaret olmadığını, bir takım kötü projelerin manivelası olduğunu söyledik. Bu mücadele karalılıkla sürecektir. Suriye'deki gelişmeler yakın ilgimiz içinde partimiz tarafından takip ediliyor. Suriye halkını gerçekleştirdikleri devrim için tebrik ediyoruz.
Hem Ahmet eş-şara'nın vurguladığı üzere Suriye'nin birliğini koruyacak bir politika gütmeye çalışıyorlar. Tabi Suriye'de iç savaş çıkar ya da DAEŞ ile mücadele üzerinden Suriye'de terör devletçiği kurma projesi vardı. Bu projeler Suriye halkı tarafından yırtıldı.
Türkiye'nin içinde ve sayın Bahçeli'nin ifade ettiği Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü bir şekilde destek verdiği 'Terörsüz Türkiye' çerçevesindeki ziyaretleri ve tartışmaları görüyorsunuz. Bu tartışmalarla ilgili doğru kavramların kullanılması gerekir. Sayın Bahçeli'nin Türkiye'yi terörsüz bir ülke hedefine ulaştırmak için koyduğu güçlü bir inisiyatif var.
"Kürt kardeşlerimiz emperyalistlere yüz vermediler"
Sayın Cumhurbaşkanımız hem başbakanlığı döneminde hem de Cumhurbaşkanlığı döneminde çeşitli çalışmalara öncülük etti. Saatlerini harcadı. Bütün bu çerçevede aslında terör mekanizmasına başvuranların, en çok kullandığı argümanlardan biri siyasi yolun kapalı olduğu şeklindeydi.
Bu da terörün sebebi olamaz ama siyasi katılımın en verimli şekilde açıldığı dönemde de ivmesini yükselttiğini gördük. Bu tartışmaların sona erdirilmesi için büyük mesai harcandı. Kürt kardeşlerimizin bu meseleyle birlikte anılmasını emperyalist proje olarak gördük. Bu konuda en büyük iştahın siyonistler tarafından olduğunu gördük.
Kürt kardeşlerimiz onlara yüz vermediler doğru yerde durdular. Şimdi yanlış yerde duran terör örgütünün tutumuydu. Siyonistlerin 7 Ekimden beri tutumu bölge haritaların değişmesi yönündeydi.
Şimdiye kadar Gazze'de soykırım, Batı Şeria'ya yönelik saldırılar, Lübnan'a saldırı, yeni yerleşim yerlerinin açılması, bütün bunlar aslında emperyalizmden daha yakıcı siyonist projenin hayata geçirilmeye çalışıldığını gösteriyor. Esasında sıcak mesaj verdikleri tek yer Kürt kardeşlerimizin aleyhine terör örgütüne mesaj vermeye çalışıyorlar. Bu mesajların oradaki Dürzileri de kullanmaya dönük olduğunu görüyoruz.
"Türkiye Cumhuriyeti'nin niteliklerinden herhangi bir taviz söz konusu değildir"
Geçmişte hiçbir dış güçle bağlantılı olmaksızın Türkiye'nin demokratik olma ve iç cephenin güçlendirilmesi, Türk kardeşlerimizin üzerindeki kimlik ve dil yasaklarını kaldıran büyük reformlara öncülük ettik. Hem askeri vesayet içerisinde bunu sabote etmek üzere hem de yargıdan birtakım refleksler türedi. Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşu sayesinde Türkiye bütün bu yasakları yırttı attı.
Bunun her zaman karşısında olan ise terör örgütleri oldu. Gerek PKK gerekse Suriye'deki SDG hem bölge Kürtlerinin medeni, müreffeh, kendi ülkelerinde eşit olarak yaşama iradesinin karşısında duruyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımızın ve sayın Devlet Bahçeli'nin mesajları çok açıktır; hedef terörsüz Türkiye'ye ulaşmaktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin niteliklerinden herhangi bir taviz söz konusu değildir.
Sayın Cumhurbaşkanımıza ve sayın Devlet Bahçeli'ye dönük olarak son derece hadsiz yorumlarda bulunuluyor. Taviz söz konusu değildir. Ne milletimizin birliğinden ne de Türkiye Cumhuriyeti'nin niteliklerinden taviz söz konusu değildir. Burada iç cepheyi güçlendirme ve terörsüz Türkiye hedefinin dışında temelsiz birtakım iddialar hiçbir şekilde bu süreçle ilgili değildir.
Terörü bitirmek için teröristlerle bir müzakere yoktur. Bir çerçeve var ve bu çerçeve Türkiye Cumhuriyeti'nin temel prensipleri çerçevesinde ortaya konulan çerçeve. Bugün gelinen noktada bölgedeki Kürt kardeşlerimizi emperyalist ve siyonist projeler için lejyoner yapmaya çalışanlar var. Biz kardeşlik diyoruz.
Cumhurbaşkanımızın o ilk zamanlarda Esad'ın reform yapma istediğinin gündemde olduğu zamanlarda Esad'a söylediği sözlerden bir tanesi 'Suriye'deki Kürtleri eşit vatandaş olarak konumlandır' şeklindeydi.
Şimdi mesele YPG ve PYD'ye geliyor. Esad rejiminin çökmesinden sonra Esad rejiminin türevi olarak kalmış tek yapı PYD, YPG yapısıdır. Bu çökmüş bir rejimin türevidir. Bulunduğu bölgelerde Kürtleri temsil etme kabiliyeti yoktur.
Suriye'yi şu anda yönetenler 'silahlı gruplar silahlarını bıraksın' diyerek siyasi sistemin kurulmasında eşit unsurlar olsun dendiğinde, bu terör yapıların mantığı, Kürtleri yeni dönemin kazanımlarından mahrum bırakma şeklinde son derece yanlış tutumdur. Doğru olan oradaki örgütün kendisini feshetmesidir.
Orada Kürtleri temsil eden partiler olarak, başka partilerin içinde yer alarak Suriye'nin milli egemenliği ve toprak bütünlüğü içerisinde yollarına devam etmeliler. Bölgede herhangi etnik, mezhep unsuruna karşı dışlayıcı, onları haklarından mahrum etmeye çalışan yaklaşım olursa bunun karşısında Türkiye Cumhuriyeti'nde duracağından kimsenin kuşkusu olmasın. Bölgedeki Kürt kardeşlerimize dönük, hiçbir dışlayıcı yaklaşıma müsamaha ile yaklaşmayacağımızı bir kez daha belirtiyorum.
Suriye'ye Batı'lı ülkelerden ziyaret gerçekleşiyor. Bu ziyaretlerden memnuniyet duyuyoruz; fakat Türkiye'yi burayı yönlendirecek yapı kurmakla eleştirenlerin reel karşılığı yoktur. Türkiye 'Suriye Suriyelilerindir' temelinde ve egemenliğinin korunması temelinde biz kardeşçe şimdiye kadar nasıl Suriye halkının yanında olduysak bu yolculukta yol arkadaşlığı yapmaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz.
Biz bunları söylediğimiz zaman kendisine dış politika uzmanı olduğunu söyleyen birileri 'Suriye ile niye bu kadar ilgileniyorsunuz?' diyor. Suriye'de olup biten her şey Hatay'ı, Antep'i, Kilis'i ilgilendiriyor. Burada ortaya çıkacak istikrarsızlığın ülkemize maliyet üreteceği son derce önemli.
Burada patronaj kurmaya dönük herhangi yaklaşımımız yok. Tamamen kardeşlik çerçevesinde bir yol arkadaşlığıdır. Tabii ki Batılı ülkelerin de buraya gitmesi, Suriye'ye yardımcı olacaklarını söylemeleri son derece kıymetlidir. Orada verilen mesajlarda problem var."
Çelik, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Demirçalı'ya davetine ilişkin soruya şu şekilde cevap verdi:
"Sayın Cumhurbaşkanımız, bir sürü belediye başkanıyla görüşüyor. Sayın Özel'in şifreli konuşmasına gerek yok"
DEM Parti görüşmeleri
"Bu ziyaretler terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak içindir. Sayın Cumhurbaşkanımız biraz evvel bahsettiğimiz prensipler doğrultusunda birtakım cümleller haricinde genel olarak kullanılan dilden memnun. Biz Cumhurbaşkanımıza konuya ilişkin bilgiler verdik. Bugün biz terörsüz Türkiye hedefine ulaşmak için biz buna iç çephenin güçlendirilmesi diyoruz.
Muhataplarımızın kullandığı dile aynen onay veriyoruz demiyoruz. Geçmiş dönemde ortaya çıkan savrulmalara karşı yüksek bir hassasiyet var. Bazı siyasi partiler bu süreci konuşmak yerine konuları başka yere çekiyorlar. Herhangi bir taviz yok. Sayın Devlet Bahçeli'nin de sayın Cumhurbaşkanımız hedefi de terörsüz Türkiye'dir. Şehit ailelerin incitilecek herhangi bir adım olmayacaktır.
Bu bir siyasi partiler ziyaretiydi, karşılıklı nezaket içindeydik. Görüşmenin içeriğiyle ilgili konuşmayacağım. Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşmeyle ilgili herhangi bir gündem yoktur.
Ahmet Şara ile görüşme
Şara'nın Türkiye'ye ziyareti mümkün ancak yakın zamanla ilgili bir planlama yok.
Kılıçdaroğlu'nun mezhepçi iması
Bizim mezhepçiliğe karşı bir mücadelemiz var. Bunun siyasi literatüre sokulması 6'lı masayla oldu. Kılıçdaroğlu'nun kendisini nitelendirerek Aleviyim diye twit atması oradan birinin pas atmak için de Sünniyim diye twit atmasıyla bu ülkenin gündemine girdi.
Biz vatandaşlarımızın etnik kökenine bakmayız. Kılıçdaroğlu'nun bunu gündeme getirmesi bunun üzerinden tartışmalar yürütülmesi son derece yanlıştır. Başka ülkelerde meslekler bile mezhepsel ayrıma çevrilmiş.
Bir insanın mezhepli olması saygı değerdir ama mezhepçilik son derece tehlikelidir. Sayın Cumhurbaşkanımız İslam Dünyası içinde yegane liderdir, bu mezhep tartışmaların dışına çıkılması gerektiği konusunda.
Bu mezhepler üzerinden siyasallaşma felaket getirir. Bu mezhep tartışmasını gündeme getiren ilk kişi CHP'nin önceki Genel Başkanıdır. Sayın Özel bu konuda önce oraya konuşmalıdır. Cumhurbaşkanımız mezhep tartışmaların üzerinde bir siyaset gütmüştür.
Erdoğan'ın yeniden adaylığı
Cumhurbaşkanımızla yol yürüyenler olarak bu bizim gündemizde. Tatlıses'in sorduğu soruyu biz de öyle cevaplıyoruz. 'Siz varsanız bizde varız' diyoruz. Formüle bakarız, siyasette bir yıl çok kısa bir gün çok uzundur. Önemli olan milletimizin istemesidir.
Etrafımızda gelişen olaylara baktığımızda sadece ülkemiz için değil bölgemiz için de sayın Cumhurbaşkanımızın birikimlerinin ne kadar kıymetli olduğu her vesileyle görülmektedir. İnşallah en hayırlı şekilde bu süreçleri yürütürüz"
2024’ün gözden kaçan 26 dizi ve filmi |