Karar gazetesi yazarı Ahmet Taşgetiren, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın konuşması nedeniyle sözü kesilen CHP'li Muharrem İnce'nin Haber Global yayınını terk etmesini bugünkü köşesinde yorumladı. Taşgetiren, "Muharrem İnce bir çarpıklığı patlatmış oldu. Provokasyonsa budur." düşüncesini dile getirdi.
Taşgetiren, "Muharrem İnce’nin tavrı nasıl yorumlanırsa yorumlansın ortada üzerinde durulması gereken üç konu var: Bir: Cumhurbaşkanı’nın, parti başkanı olarak yaptıkları dahil her konuşmasının, her türlü yayın kesilerek tüm haber kanallarında veriliyor olması. İki: Bu işleri tv kanallarının özgür tercihleri ile yapıyor olmaları iddiası. Üç: Medyanın özgürlük sorunu." görüşünü savundu.
Taşgetiren, "Cumhurbaşkanının her konuşmasının tüm haber kanallarında veriliyor olması, mesela 'İletişim Başkanı' olarak Fahrettin Altun ya da AK Parti propaganda birimleri tarafından nasıl karşılanıyor, bilmiyorum. Bunun mesela insanlarda 40 öğün bal ile kaymak yeme tadı verip vermediği, pırt diye devreye giren bir Cumhurbaşkanı konuşmasının seyirciyi -mesela gençleri- nasıl etkilediği konusunu masaya yatırmak 'Acaba sayın Cumhurbaşkanı üzülür mü?' gibi bir cesaret meselesi olarak değerlendirilmemeli, derim ben. Azıcık iletişim hassasiyeti olan bir kişi – ekip, Muharrem İnce’nin tepkisini bu işlere yeniden bakmak için fırsat olarak bile değerlendirebilir, diye düşünüyorum." ifadesini kullandı.
Taşgetiren yazısında şunları kaydetti:
Bu işleri TV kanallarının özgür iradeleri ile yapıyor olduğu iddiasına gelince bu dünyayı azıcık bilen bir insan için bu iddianın yanına nanik yapan bir emoji konsa herhalde yerinde olur. Bunu Fahrettin Altun’un da bildiği kesindir. Ama bazı rejimlerin dili çok açık bilinen gerçeklerin bile böyle ifadelendirilmesi örnekleriyle doludur.
Medyanın özgürlük sorununa gelince bir nanik emojisi de burası için gerekiyor.
Şayet bu özgürlükse medyanın çok çok geniş bir kesiminin “özgür biçimde kendi kendini köleleştirmeyi tercih ettiği” sonucuna varmak gerekiyor. Hizaya gelmiş bir medya yapısı. Özel sermaye yapıları oluşturulmuş, özel kadrolar oluşturulmuş, hizaya gelmekte gecikenlerin ahizenin öteki ucunda ağlatıldığı ve hepsi de “özgürce belirlenmiş!” medya! Ne garip, alternatif kanallarda farklı ses arayan ve azıcık ışıltı gördüğünde heyecanlanan bir Türkiye var diğer yanda.
Şöyle sorayım: Yukardan bir irade, tam da Fahrettin Altun’un söylediği gibi “Bundan böyle herkes özgürce yayın yapabilir” gibi bir açıklama yapsa ve medya buna gerçekten inansa medya yapısı bugünkü gibi mi olur? En özgür yazanın bile kendi kendisine uyguladığı “Oto sansür” olgusu niye var Türkiye’de?
Bunu bir âkil devlet adamı yargı için söylemişti: “Yukardan bir irade ‘Yargı özgürce karar versin’ gibi bir açıklama yapsa, yargı camiası da bunun sahici bir tavır olduğuna inansa yargıdaki adalet sorunu çözülür.”
Muharrem İnce bir çarpıklığı patlatmış oldu. Provokasyonsa budur.
Yazının devamı için tıklayın
Ne olmuştu?
2018'de Erdoğan'ın karşısına CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkan İnce, Senem Toluay Ilgaz'ın sunduğu Neden programının konuğu oldu.
Kendisine yöneltilen ilk sorunun hemen ardından sözünün programın sunucusu Senem Toluay Ilgaz'ın sözünü kesip Erdoğan'ın İstanbul'un Fethi için Ayasofya'daki konuşmasına bağlanacaklarını söylemesi üzerine İnce tepki gösterdi.
İnce, "Bizi böyle programlara çağırmayın bir dahakine. Bütün kanallar Erdoğan'ı gösteriyor. Sovyetler Birliği gibi bütün kanallar Erdoğan'ı gösterecek. Çok yanlış, korkmayın bu kadar Erdoğan'dan, canınızı sıkmayın" dedi.