Zülfü Livaneli

05 Haziran 2015

Aman dikkat!

Berkin, Ali İsmail ve bütün şehitler bize bu görevi yüklüyor; sandıkları terk etmeyelim, gerekirse sabaha kadar bekleyelim

Seçimden umutluyum ama ne yazık ki yakın gelecek beni korkutuyor. Dünya tarihi bize açık seçik gösteriyor ki böyle rejimler hiçbir zaman sessiz sedasız gitmez. Onlar için varlık-yokluk kavgasıdır bu. Demokrasiye kesinlikle inanmazlar. (Zaten başından beri bir saniye bile inanmadılar) Onlar için demokrasi adı altında oynanan oyun; hileyle, çarpıtmayla, yalanla, rüşvetle zaferi elde etme mücadelesidir.

Çok iyi örgütlenirler, para pul işleriden iyi anlarlar, halkın içindeki en kötü kesimi çıkarlar çevresinde örgütlemeyi becerirler.

En büyük başarıyı da oylar verildikten sonra sandıklarda gösterirler. Zaten eski gazete sayfalarını karıştıranlar, ilk büyük başarılarını bu yolla kazanmış olduklarını görecektir.

1994 İstanbul seçimlerinde günlerce çöplüklerdem kullanılmış oy pusulaları toplandı, sandıklar evlere götürüldü, birleştirme tutanakları karanlık köşelerde düzenlendi, oy pusulası basan matbaa makineleri bulundu, apartmanların bodrumularından oy pusulaları fışkırdı.

Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir seçim kabul edilemezdi. Basın manşetlerden bunu tekrarlayıp durdu. Seçimin iptali gündeme geldi. 

Sonunda iş mahkemeye intikal etti. Mahkeme yaptığı inceleme sonunda seçimlerde hile yapıldığına hükmetti ama ne yazık  ki seçim kurulu, binbir dereden su getirerek seçimi iptal etmedi.

21 yıl sonra bu gerçekleri hatırlatmamın nedeni, Pazar günü hepimizin canını dişine takarak oyları koruma bilincimize bir kez daha çağrıda bulunmak.

Arkadaşlar, bu adamların iktidara gelme yöntemi bu. Sandıklar konusunda çok ustalar. Lütfen dikkatli olalım; sandık başlarını terk etmeyelim, gerekirse sabaha kadar bekleyelim, tutanaklarda 30’u 300, 500’ü 50 yapma hilelerine hazırlıklı olalım ve hiç kimseye güvenmeyelim.

Berkin, Ali İsmail ve bütün şehitler bize bu görevi yüklüyor.  

                                        xxx

Seçimlerden umutlu olduğumu söyledim. Gerçekten umutluyum, bu sefer değişim başlıyor galiba ama sonrasından endişeliyim.

İktidarı vermemek için savaş, iç savaş, kargaşa, suikast, halkı birbirine kırdırma gibi her türlü melanet devreye sokulabilir.

Kaç yıldır silahların gölgesinde giderek ayrışmakta olan Türk ve Kürt ilericileri ilk kez barış yolunda birleşiyor, silah dışında bir seçenek geliştiriyor.

Üzerine titrememiz gereken bir gelişme bu.

Belki daha çekeceğimiz acılar var en sonunda halk kazanacaktır.