Yusuf Nazım

01 Ocak 2023

Modern çağın trajedisi: İşgal ve kahkaha

Evet, alkış sesleri ve kahkahalar… Geride 1 milyon ölü bırakmış, tarihin bu en büyük ikiyüzlülüğünün süper bir gücün saygınlarınca hafife alınması

İnsan türü 7 milyon yıl önce Afrika'nın doğusunda, Büyük Rift Vadisi'nde oluşmaya başladı.

Yaklaşık 2 milyon yıldır da dünyanın dört yanına virüs gibi yayılmakta.

Yıkarak, yakarak, zulmederek. 

21. yüzyılda Anadolu coğrafyasında bizim de payımıza düşen bir şeyler var bu ilerleyişte.

Yirmi yıldır da ülkenin başına musallat olmuş başka bir türün kötülüğüyle baş etmeye çalışıyoruz.

* * *

Bu yazıya başladığımda aldım haberi. 

Gezi davasında cezalar onanmış. 

Osman Kavala'ya ağırlaştırılmış müebbet, diğer sanıklar Ayşe Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater Utku, Ali Hakan Altınay, Mine Özerden, Şerafettin Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi'ye ise 18'er yıl hapis. 

Kötülüğün bir kez daha iyiliğe galebe çaldığı an! 

2022'nin sırtımıza yüklediği yük bununla sınırlı olsa iyi; 6 yıldır cezaevinde olan Selahattin Demirtaş mı, kayyım atanmış belediyeler mi, hapsedilmiş milletvekilleri ve gazeteciler mi, ağrısı yüreğimizde eksilmeyen KHK'lılar mı yoksa İmamoğlu'na yapılan taarruz mu…

Birden canım sıkıldı, bıraktım yazmayı.

Kendimi dışarı attım. Mandalina bahçelerine doğru yürüdüm; asırlık zeytin ağaçlarını geçtim, göğe direk olmuş servileri seyrettim… İzmir'in gökyüzünü delik deşik etse de gökdelenler, doğa hâlâ bakir Seferihisar'ın yamaçlarında.

Susmak öldürüyor insanı. Öyle tek seferde değil üstelik, bir celladın iri kıllı elleri sarılmış gibi boğazına, ağır ağır, soluksuz bırakarak.

* * *

Aynı gün bir de Şebnem Korur Fincancı'nın haberi düşmez mi önüme…

Onu bir polis aracına binerken gördüm. 63 yaşında, kollarında iki polis, elleri kelepçeli…

Dünyaya bu fotoğrafı verirken utandık mı?

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı, 110 bin hekimin temsilcisi,

Türkiye İnsan Hakları Vakfı kurucu ve başkanlığı yapmış; 1997 IRCT Bent Sorensen Grant, 1999 İstanbul Üniversitesi Uluslararası Bilime Katkı, İstanbul Tabip Odası Sevinç Özgüner İnsan Hakları, 2000 yılı Barış ve Demokrasi, 2000 yılı Açık Sayfa Barış, Demokrasi ve Hukuka Katkı, 2000 International People's Lawyers Eminent Person Grant, 2001 BEKSAV, 2014 Uluslararası Hrant Dink Vakfı ve daha birçok ödülün sahibi bir bilim ve onur insanı...

Dünyanın baş tacı yaptığını biz linç ediyoruz. Otuz yıllık adli tıp bilim tecrübesi ile verdiği bir görüşten dolayı cezaevinde. 

Ne diyeyim, kötülük habis bir ur gibi çoğalmış içimizde.

* * *

Amerikan kovboy filmlerinin olmazsa olmazıdır. Daima kötü bir adam vardır, kasabaların duvarlarında resimleri eksik olmayan.

WANTED! yazılıdır resmin üzerinde, iri puntolarla.

Altında ise, azılı katil, kellesine şu kadar dolar ödül. 

Riya, çoktan anlamını yitirmiş, yük değil artık vicdanlara. 

Kol kola yürüdüğün dostun, silahını sana çevirirse "darbeci" rakibine dönerse "şerefli" oluyor.

Seni alkışlayanı "makul gazeteci" foyanı ortaya çıkaranı "terörist" sayıyorsun.

Yazıya devam ederken gördüm; bir Türk gazetecinin başına ödül koymuşlar!

Gri listede aranıyor adam. 

Ödülün tutarı mı? 

500 bin dolara varıyor.

İçişleri Bakanlığı'nın listesinde Gri Listede diye geçiyor.

Adı Can Dündar.

Düne kadar milyonların izlediği bir gazeteci. MİT TIR'ları haberini yapınca "terörist, hain" oluverdi birden, aranıyor bir süredir.

Kanunlarda MİT'in görevi, komşudaki yangına tırlarla benzin taşımak diye mi tanımlanmış yoksa, anlayamadım.

Bilmiyorsam cahilliğime verin. 

* * *

18 Mayıs 2022, Dallas.

ABD Başkanı Biden, salondaki saygın kalabalığa Rusya lideri Putin'in, Ukrayna'ya açtığı acımasız savaşı eleştirirken şöyle diyor:

"Bu, tek adamın verdiği, Irak'a yönelik tamamen haksız ve acımasız bir işgal başlatma kararıdır."

Yanlış duymadınız, adam Irak diyor resmen!

Haklı olarak Freudyen bir dil sürçmesi diye yazıyor The Guardian gazetesinde Slavoj Žižek. 

Sonra çabucak düzeltiyor Biden; "Ukrayna'yı kastediyorum tabii." 

Kalabalıktan yükselen alkış sesleri ve kahkahalar arasında 75 olan yaşını anımsatıyor.

Evet, alkış sesleri ve kahkahalar…

Geride 1 milyon ölü bırakmış, tarihin bu en büyük ikiyüzlülüğünün süper bir gücün saygınlarınca hafife alınması;

Ya da modern kolonyalizmin bataklığında büyümüş, dünyaya melanet yağdırmakta mahir; hırsla azgınlaşmış, kibirle şımarmış büyük devlet şarlatanlığının kahkahalarla dışavurumu. 

Bir yerden tanıdık geliyor mu size?

Küresel süper bir güç olarak, kendi topraklarından 19 bin km ötede, yoksul bir ülkeye; Vietnam'a 20 yıl boyunca dünyanın bombasını yağdırmış, geride 4 milyon ölü bırakarak ayrılmış bir devlet;

Ya da "özgür ve medeni dünya" için ılımlı İslam geliştireceğim diye ektiği tohumlardan radikal İslam biçerek; 20 yıl boyunca işgal ettiği Afganistan'dan geride bir cehennem bırakarak ardına bakmadan kaçan bir dünya devi…

Adına ne denir ki? 

Modernite mi, trajedi mi?

Bir yanda siyasal İslam'la cilalanmış, ihtiras ve kibirle sarhoş olmuş, güce tapmayı maharet, ötekine nefret kusmayı alışkanlık saymış; Asya'nın, Afrika'nın, Orta Doğu'nun kızgın çöllerinde olmayacak hayaller kuran bizim modernitemiz… 

Öte yandan demokrasi, özgürlük, insan hakları kavramları arkasına gizlenmiş; bilim ve medeniyet iksiriyle güçlenmiş, bu güçle zehirlenmiş, adına batı denilen coğrafyada temerküz etmiş ileri bir çağın modernitesi…

Payımıza düşen mi? 

İki milyon yıl önce ayağa kalkmış insanın çılgınlığı.

Modern çağın trajedisi!

Yeni yılda yeni umutlara…