Yılmaz Murat Bilican

24 Şubat 2018

Demokrat olmanın koşulsuz buyrukları

Nedir demokrat olmanın olmazsa olmaz koşulsuz buyrukları?

Koşulsuz diyorum, çünkü memlekette koşullu demokrattan geçilmiyor, belli koşullar dahilinde herkes demokrat. 
Ne demek koşullu demokrat olmak?
Kişinin işine geldiğinde, çıkarlarına, düşüncelerine, değerlerine, ideolojisine uygun koşullar olduğunda demokrat kesilmesi demek. “Ama, fakat, öyle de olmaz ki, içinde bulunduğumuz durum, o da şöyleydi, şunu demişti, şunları yapmıştı” gibi sözcüklerle başlayan cümleler kurmak demek.
Peki koşulsuz demokrat olmak ne demek?
Demokrasi ve onun değerlerini, koşul koymadan, ister kişisel olsun ister ulusal, hiçbir çıkar gözetmeden, bazen bunun sonucunda gelebilecek olası zararları göze almak pahasına savunmak demek. Demokrasiyi, başka bir şeyi elde etmek için değil, kendisi bir değer olduğu için istemek demek.

Nedir demokrat olmanın olmazsa olmaz koşulsuz buyrukları?

Demokrat insan, insan haklarına koşulsuz saygı gösterir. İnsan hakları kişinin kim olduğundan, kılık kıyafetinden, derisinin renginden, ulusundan, sahip olduğu makamından, parası, malı mülkü olup olmamasından, yapıp ettiklerinden bağımsız olarak, herkesin "insan" olmak bakımından sahip olduğu haklardır. Kişi ister acımasız bir katil, ister tecavüzcü, ister terörist, ister vatan haini, halk düşmanı olsun; ister cumhurbaşkanı, ister bilim adamı, ister yazar, isterse işçi olsun fark etmez, herkes bu haklara sahiptir. Bu suç işleyenlerin cezasız kalmasını gerektirmez. Kimse her ne yaptıysa yapsın, yasaların öngörmediği bir şekilde cezalandırılamaz. Kimseye işkence ve kötü muamele yapılamaz, insan onuruna aykırı bir ceza verilemez.  

Hem demokratım deyip hem de, “o tecavüzcü, öbürü katil, bu terörist ama” deyip örneğin idam cezasını savunamazsınız. “Onu sallandıralım, öbürünün gözünü oyalım, berikinin pipisini keselim, çünkü onlar çok kötü insanlar” diyemezsiniz. Uygar toplumlarda cezalandırma işleri duygularla değil  yasalarla sağlanır. Öte yandan, suçlu yapacağını yapmıştır, ona ne yaptığınız artık sizin ne olduğunuzu tanımlar.

Demokrat insan için özgürlük en temel değerdir. Güçlü olanın, kabul görenin, otoritenin, çoğunluğun etkisi altında kalmaz. Kendi aklı dışında hiçbir şeye itaat etmez. Koşulların gerektirdiği gibi değil kendi erdem ölçütleriyle davranır. “Köprüyü geçene kadar kimseye dayı” demez.

Demokrat insan, ister bir bölümüne, ister tamamına katılmasın, ister taban tabana zıt fikirlere sahip olsun, başkalarının görüşlerine saygı gösterir. Saygı göstermekle kalmaz o görüşlerin açıklanabilmesi, anlatılabilmesi için gerekli ortamın sağlanmasına çalışır. Bu görüşler düpedüz yanlış, haksız, saçma, aptalca hatta tehlikeli bile olsa durum değişmez.

Demokrat insan, adalet duygusu gelişmiş insandır. Hiç kimsenin adaletsiz koşullarda yargılanmasını, ceza almasını, haksızlığa uğramasını kabul edemez. Düşmanı bile olsa adaletsizliğe uğrayan kişiye “oh olsun, görsün gününü” demez, adil bir yargılama olmadan kimseyi suçlu olarak ilan etmez. Hukuksuz yollarla, özel yaşamın gasp edilmesiyle toplanılmış bilgilere, onlar apaçık doğru bilgiler bile olsa, itibar etmez. 

Demokrat insan başka insanların yaşama biçimlerine, kültürlerine, değerlerine, inançlarına saygı gösterir. Kimseyi bütün bunlar nedeniyle aşağılamaz. Kimsenin hayatına müdahale etme hakkını kendinde görmez. En doğru fikirlere ve yaşama biçimine sahip olduğundan hareketle başkalarına kendi yaşam biçimini, değerlerini, inançlarını dayatmaz. “Ama onlar da çok geri kalmış, onların iyiliği ve mutlu olması için” diye başlayan cümleler kurmaz. “Eğitim şart” diyerek kendi doğrularını öğretmeye kalkmaz.

Demokrat insan barışı savunur. Barış istemek, barışın sesini yükseltmek insani bir görevdir, bunun koşulu yoktur. Her ne amaçla olursa olsun, ister kişisel isterse ulusal çıkarlar böyle gerektiriyor diye savaş çığırtkanlığı yapmak insanlığa karşı suçtur. Çünkü savaş, insana atfedilen bütün değerlerin alaşağı edildiği bir ortam sağlar. Demokrat insan için savaşın iyisi, haklısı yoktur, o her koşulda barışı inşa etmek ve korumak için çaba gösterir.

Demokrat insan şiddetin bütün hallerini kategorik olarak reddeder. Her ne amaçla olursa olsun, şiddet, gerek doğurabileceği sonuçlar bakımından gerekse yok edeceği insani değerler bakımından kaçınılması gereken bir durumdur. “Ama bizim çok iyi amaçlarımız var, insanlığa mutluluk getireceğiz, ideal toplumu kuracağız bu yüzden şiddet zorunludur, başka çaremiz yok, bak onlar da bize acımasızca şiddet uyguluyor” gibi gerekçeler kabul edilemez. Geçmişte şiddet yoluyla elde edilmiş olumlu kazanımlar olsa bile, şiddetin haklı bir gerekçesi yoktur.

Demokrat insan her türlü ayrımcılığa karşı çıkar, bütün insanlara eşit seviyede değer verir. Bir milletin bazı bakımlardan başka bazı milletlerden, ya da bir ırkın başka ırklardan üstün olduğunu düşünüp, savunmak hiçbir koşulda kabul edilemez. Her ne gerekçeyle olursa olsun “Türkler aptal, Yahudiler kurnaz, Araplar pis, Suriyeliler hazır yiyici vb.” sözler sizi ırkçı yapar.

Demokrat insan, ne milliyetçi, ne ulusalcı ne de yurtseverdir. Milliyetçiliğe, ulus sevgisi, yurt sevgisi, milli çıkarlar, uluslar arası politikalar filan gibi gerekçeler bulmak durumu kurtarmaz. “Ulusalcılık milliyetçiliğin utangaç halidir” (bunu şimdi anımsayamadığım bir yerde okumuştum), yurtseverlik ise, bunun solcular tarafından biraz daha utangaçça ifade edilmesidir. Hepsi aynı kapıya çıkar, insanı başkalarını hor görmeye, tepeden bakmaya, ayrımcılığa götürür. İnsanın içinde doğup büyüdüğü kültüre yakınlık duyması, kendini orada daha iyi hissetmesi son derece doğaldır, ama bu size bir değer yüklemez.

Demokrat insan, cinsiyet ayrımcılığını, dilinde, düşüncelerinde, eylemlerinde barındırmaz. Cinsiyet ayrımcılığını körükleyen, cinselliği aşağılayan erkek dilini kullanmaz. ”Amk, ...çocuğu, ama kadınlar şöyle, erkekler böyle” diye cümleler kurmaz. Kadın olsun, erkek olsun, LGBTİ bireyi olsun cinsiyete, cinsel kimliğe dayalı ayrımcılık yapılmasını bunun ima edilmesini asla kabul etmez.

Demokrat insan kendini kibirden arındırmış insandır. Kendisini, sahip olduğu özellikleri veya yetenekleri başkalarına karşı bir üstünlük aracı olarak kullanmaz. İnsan olarak kendini yeryüzünün efendisi değil , otuyla, böceğiyle birlikte yeryüzünün bir parçası sayar. Yeryüzünde yaşayan bütün türlere saygı duyar, onların yaşam alanlarını gasp etmez, onlara zarar vermez. Demokrat insan yaşadığımız dünyaya, gezegenimize karşı sorumlulukları olduğunu düşünür. Doğayla ve başkalarıyla birlikte barış içinde yaşama kültürüne katkıda bulunacak eylemler yapar.

Devam edilebilir, bunlar başlangıç için gereken öncelikli koşulsuz buyruklar. Aslında son derece basit ama hayata geçirmesi zor buyruklar. Zor ama öğrenilmez değil, yeter ki insan kendini demokrasiyle terbiye etmeye bir yerden başlasın.