2023'e girer girmez, İzmir'den bir cinayet haberiyle karşılaştık. Daha Hande Buse Şeker'in davası sonuçlanmamışken, Şeker'in komşusu başka bir trans kadın Ecem Seçkin öldürüldü.
5 Ocak Perşembe günü saat 03.00 sularında Alsancak'ta M. F. isimli erkek, Ecem Seçkin'i öldürdü. Cinayet, Seçkin'in evinde gerçekleşti.
Cinayeti Ecem'in zaten diken üstünde yaşayan trans arkadaşları fark etti. Bir çığlık sesi duyan Ecem'in karşı komşusu, hemen Ecem'i aradı. Ancak telefon, M. F.'deydi ve evden çıkıyordu. M. F., evden çıkarken bir gariplik olduğunu anlayan komşuları M. F.'nin üzerinde bıçaklar olduğunu gördü. Gitmesini engellemeye çalıştılar ancak başarılı olamadılar. Cinayet aleti olan iki büyük bıçağı düşüren M.F., bir taksiye atlayıp olay yerinden uzaklaştı.
Arkadaşları, Ecem'in evine gitti. Kapıyı çaldılar ama açan olmadı. Bunun üzerine zorla eve girdiler. M. F., kapıyı Ecem'in üzerine kilitleyip evden kaçmıştı. Polise ve ambulansa haber verdiler. Ambulans bir saate yakın bir süre sonra geldi.
Görgü tanıklarının aktarımlarına göre Ecem'in vücudunda yirmiye yakın bıçak darbesi vardı.
Polis, taksi ile kaçmayan çalışan M.F.'yi kilometrelerce ötede, Torbalı'da yakaladı.
M.F., olaydan sonra tutuklandı. Tutuklu yargılanacak.
Alsancak'ta saldırılar bitmek bilmiyor
Hande Buse Şeker'den iki yıl sonra, aynı mahallede bir trans kadın daha öldürülmüş oldu böylece. Bir de öldürmeye teşebbüsler var. Son bir yılda en az üç seks işçisi trans kadın, nefret saldırısına uğradı.
Alsancak'a öfke ve yas hakim. Kadınlar, sürekli saldırıların yanı sıra bekçi ve polis şiddetinden de şikayetçi.
Bu saldırı, İzmir Alsancak'ta son bir ayda yaşanan ikinci nefret saldırısı. Aralık ayında Sokak müzisyeni Melis Yağmur Hanzade, İzmir Alsancak'ta transfobik nefret saldırısına uğradı. "Tebliğci" olduğunu söyleyen bir şahıs, 3 Aralık Cumartesi akşamı Hanzade'ye saldırdı. "Seni bu sokaklardan menedeceğim, sizi vurdurturum" diye tehdit etti.
Alsancak; Temmuz 2022'de de trans kadınlara sokak ortasında işkence ile gündeme geldi. 16 Temmuz gecesi Alsancak'ta köpeklerini gezdirmek için sokağa çıkan iki trans kadının yanına gelen bekçiler, "Burada bekleyemezsiniz" dedi. Kadınlar, gerekçe sorduğunda bekçi herhangi bir cevap vermedi ve kadınlara saldırmaya başladı.
Trans kadınların, "Bunu yapamazsınız, yetkiniz yok" demesi ve bekçilere hukuku hatırlatmasına cevap ise daha fazla şiddet oldu. Bekçinin sokak ortasında işkencesine polisin de eklenmesiyle işkencenin boyutu arttı.
İlk saldırıya uğrayan iki kadının yanı sıra; iki trans kadın arkadaşları daha polis şiddetiyle karşılaştı. Kolluk ve bekçi el birliğiyle kadınları yerlerde sürükledi, cinsel saldırıda bulundu. Saldırdıkları kadınları bir de ters kelepçeyle gözaltına aldılar.
Kadınlar, 100 metre ötedeki Alsancak Polis Merkezi'ne uzunca süre götürülmeyerek araçta bekletildi. Ters kelepçeleri çıkartılmadı.
Sokakta adeta terör estiren polis, Genç LGBTİ+ Derneği'nden aktivistlerin tüm çabalarına rağmen işkence ve kötü muamelesini sürdürdü.
Polisin gözaltına aldığı kadınlardan bazılarının daha önce uğradıkları nefret saldırısına ilişkin tedavileri ise devam ediyordu.
Yayalaştırma projesi
Bütün bunlar olurken, Alsancak Bornova Sokak'ta yayalaştırma projesi devam ediyor. Sokak, her gün olduğu polis kordonuna alınıyor. Bölgede yaşayan transların evlerine yemek götüren kuryelere dahi gerekçesiz kimlik denetimleri gerçekleştiriliyor.
Araç trafiğine kapatılarak yayalaştırma projesinin hayata geçirildiği sokak, sokağın sakinlerinden olan transların, planlamasında dikkate alınmadığı bir proje ile karşı karşıya. Aktivistler bu süreci "soylulaştırma" projesi olarak niteliyor. Projeyi ise İzmir Büyükşehir Belediyesi yürütüyor.
1996'da İstanbul Ülker Sokak, 2006'da Ankara Eryaman ve Esat'ta bu soylulaştırma projelerinin gücüyle pogrom yaşatılan trans kadınların varlığı, ister istemez İzmir Alsancak'ta da benzer süreçlerin yaşanabileceğini gösteriyor.
Alsancak'ta artık rutine dönüşen bu uygulamaları, kadınların Avukatı Sena Yazıbağlı şöyle değerlendiriyor:
"Alsancak Bornova Sokak'ın adı dahi o sokağın tarihini ortaya koyuyor. O sokağın adı Azra Has Sokağı'dır. Adını, o sokakta öldürülen bir trans kadından alır. 80'lerden beri trans kadınların yaşadığı bir sokak, son yıllarda Emniyet Müdürlüğü marifetiyle işkence mahalline dönüştürüldü.
"Alsancak Azra Has Sokağı ve bölge sokakları uzun süredir kolluk kuvvetinin ablukası altında, keyfi nedenlerle trans kadınların sokağa çıkması dahi engelleniyor. Bakkala gidene, köpeğini gezdirene Kabahatler Kanunu'ndan taşıtlı motorlara, işportacılara kesilen cezalar kesiliyor. Ahlak Şube, Bornova Sokağı ve çevresinin aile muhiti olduğu ve ailelerin trans kadınlardan rahatsız olduğunu iddia ediyor. Senelerdir orada yaşayan kadınları kendi evlerinden kovmaya çalışıyor.
"Ne yazık ki trans kadınlar aktivistlerin ve avukatların dayanışmasıyla sokak alan kavgası verirken İzmir Büyükşehir Belediyesi Bornova Sokağı'nı yayalaştırma projesi kapsamında araç girişine kapattı. Zaten zor şartlarda yaşayan pek çok trans kadın için kolluğun yeni bahanesi bu oldu. Yerel yönetim çalışmaları övülen ana muhalefet partisinin belediyesi popülist bir tavırla, orada yaşayan trans kadınlarla hiçbir şekilde görüşmeden bir soylulaştırma harekatına girişti."
Cevap bekleyen sorular
Bütün bunlar ışığında Ecem Seçkin cinayetinin tek bir kişiyi hedef alan bir cinayetten çok daha fazlası olduğu açığa çıkıyor. Her ne kadar ajans haberleri nefret cinayetini "tartışma" olarak verdiyse de, Alsancak çok uzun süredir cevap bekleyen sorular yumağının tam ortasında.
* Nasıl olur da, hemen yüz metre ötesinde karakol olan, sürekli polis ve bekçinin gözetimindeki Alsancak Bornova Sokak ve civar sokaklarda bu cinayet işlenebiliyor?
* İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin yayalaştırma projesi çoğu oradaki mülk sahibi de olan trans kadınlara neden sorulmadı?
* Polis ve bekçi, trans kadınlara şiddet ile her gün gündeme gelirken neden ve nasıl herhangi bir soruşturmanın dahi konusu olmuyorlar?
* Ambulans, saldırılardan sonra olay yerine neden geç gidiyor? Şehrin merkezindeki bir sokağa ambulansın gitmesi neden ve nasıl bu kadar zaman alıyor?
* 2021 senesinde 20 Kasım Nefret Suçu Transları Anma Günü'nden beri translara saldırılar dur durak bilmiyor. Şehirdeki LGBTİ+ örgütü Genç LGBTİ+ ve diğer LGBTİ+ örgütleri, avukatlar ve translar dışında kimsenin pek de ilgisini çekmiyor. Neden sorusu bu gerçeğin yanında sakil kalıyor…
Soruları çoğaltmak mümkün. Ama hiçbir soru Ecem'den geriye öldürüldüğü sokağın hemen yanıbaşındaki TYKE Vegan Cafe'ye asılan portresinin kaldığı gerçeğini değiştirmiyor…
Yıldız Tar kimdir? Sıfatsız gazeteci, Boğaziçi terk, Cranberries hayranı, fantastik roman müptelası. 2013 yılında gazeteciliğe başladı. Etkin Haber Ajansı'nda editör, Özgür Radyo'da program yapımcısı ve sunucusu olarak çalıştıktan sonra 2014'ten beri LGBTİ+ internet gazetesi KaosGL.org'ta sırasıyla muhabir, editör ve yayın yönetmeni olarak çalıştı. Halen bu görevi sürdürüyor. Sol, sosyalist siyasi partilerle LGBTİ+ hakları üzerine röportajları "Yoldaş Ben İbneyim" başlığıyla, trans kadınlarla röportajları "Dönmelere Doyamadık" ve Türkiye'deki LGBTİ+ hareketinin tarihine ilişkin sözlü tarih çalışması "Patikalar: Resmî Tarihe Çentik" ismiyle kitaplaştı. Kaos GL Derneği'nin senelik medya izleme raporunu kaleme alıyor. Çeşitli gazete, dergi, kitap ve dijital mecralarda LGBTİ+ hakları, hafıza çalışmaları, edebiyat, nefret söylemi ve medya okur yazarlığı üzerine yazıları yayımlanıyor. T24'te "İnsan Manzaraları" başlıklı portre röportajlar yapıyor. |