Kartepe yürüyüşü - FOTO GALERİ
Otobüs önce yavaşladı, sonra durdu. Yol açıktı. Kar da öyle şiddetli yağmıyordu ama ilerleyemiyorduk. Biraz bekledikten sonra otobüs yeniden hareket etti. Yukarıda yol kötüymüş. Kayan arabalar olduğu için daha yukarı çıkamayıp geri dönenleri beklemişiz. Ne yazık ki birkaç yüz metre gittikten sonra biz de aynı akibete uğradık. Ancak yolda kalan biz değildik. Önümüzdeki arabalar çıkamadığı için mecburen biz de ilerliyemiyorduk. Yaklaşık 20 dakika kadar bekledikten sonra B planına geçerek yürüyüşe kaldığımız noktadan başlamaya karar verdik. Kısa sürede otobüslerin yanında tek sıra olmuştuk bile. Biz son hazırlıkları tamamlarken yanımızdan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'ne ait bir grayder geçti. Yol kısa sürede açıldı ve biz tekrar A planına geri döndük.
Atlas dergisinin 200. sayısı için yaptığımız doğa yürüyüşü o kadar beğenildi ki okurların isteği üzerine üç ayda bir okur yürüyüşü yapmaya karar verdik. Mevsim kış olduğu için mecburen kış yürüyüşü yapacaktık ve hedefimiz Kocaeli sınırları içinde bulunan Kartepe’ydi. Yürüyeceğimiz toplam yol 9 km civarındaydı, sayımız ise 216’ydı. Planımız Kuzuyayla’dan 1606 metre rakımlı Kartepe zirvesine çıkarak Green Park Oteli'ne inmek. Kuzuyayla mesire alanının girişinde inerek 20 şerli gruplara ayrıldık. Her grubun başına bir öncü ve artçı rehber vererek 20 kişilik grupları onlara zimmetledim. Son noktada da 20 kişi olarak geri alacaktım. Bu kadar kalabalık gruplarda hata payı her zaman fazladır. En küçük bir hata kaybolmayla sonuçlanır. Doğada bu güne kadar hiçbir kayıp olayı yaşamadım. Bugün de yaşamak istemiyorum.Yürüyüşten birkaç gün önce gönderdiğim maili büyük bir çoğunluğun dikkate aldığını görüyordum. Giyisiler kış yürüyüşü için oldukça iyiydi. Buna rağmen birkaç kişi kot pantolonla gelmişti ne yazık ki. Düdük getirip getirmediklerini tüm katılımcılara düdük çaldırarak kontrol ettikten sonra, güle oynaya Kuzuyayla’ya doğru yola çıktık. İlerledikçe Kuzuyayla yolunda rengarenk bir tırtıl yürümeye başlamıştı sanki. Kuyruğun ne ucu belliydi ne de sonu. Yükseldikçe etkisini artıran kar kısa sürede tüm doğayı beyaza boyamıştı. Ağaçlar gelinlik giymiş gibi nazlı nazlı salınıyor, dallardan dökülen karların yerini kısa sürede yeni yağan kar dolduruyordu. Ağaçların bazı dalları karı tartamaz duruma gelmiş, beyaz kısa sürede tüm doğaya hakim olmuştu. Soğuğa ve yer yer esen tipiye rağmen tüm katılımcılar keyifle yürüyorlardı. Sabahleyin yola çıktıklarında karda kışta bir dağın doruğuna doğru yürüyecekleri hiç akıllarına gelmemişti sanırım. Çünkü bırakın İstanbul’u Maşukiye’de bile sadece yağmur yağıyordu.
Kuzuyayla'da 15 dakikalık bir moladan sonra tekrar yola çıktık. Bu noktadan sonra yükseklik hızla artmaya başlayacağı için tempomuz ister istemez düşecekti. İkinci molayı verince katılımcıları kontrol ederek dönmek isteyenleri saptamaya çalıştım. Hiç kimse geri dönmek istemiyordu. Şartlar zorlaştıkça motivasyonları daha da artıyordu. Ballıkayalar'da tanıdıkları ve çok güvendikleri rehberleriyle birlikte olmak onlara büyük bir güven veriyordu. Katılımcılar yine mailimi dikkate alıp termos matara getirmişlerdi. Soğuk havalarda sıcak sıvı almak zorundayız. Deneyimliler termoslarındaki sıcak sularla çay ve kahve yaparak hem kendileri içti hem de yanındakilerle paylaştılar. Çok değil sadece 15 dakika dinlendik ve tekrar vurduk kendimizi yollara. Yükseldikçe rüzgâr hızını artırmaya başladı. Yol döne döne zirveye doğru gidiyordu. Artık adımlar yavaşlamaya ve yorgunluk belirtileri görülmeye başlamıştı ki Kartepe’nin zirvesinde bulunan vericinin duvarları gözükmeye başladı. Kısa sürede tüm ekip zirveye varmıştı. Ancak zirvede tüm katılımcıları kötü bir sürpriz bekliyordu. Soğuk ve çok sert esen rüzgâr kısa sürede herkesi titretmeye başlamıştı. Müthiş soğuğa rağmen herkes çok mutluydu. Birçoğu hayatlarında ilk kez bir zirveye çıkıyordu, hem de kışın en sert günlerinden birinde.
Hızlı bir şekilde toplu fotoğraf çektirdikten sonra inişe geçmeye başladık. Bir aksilik olmazsa Kartepe zirve traversini gerçekleştiren en kalabalık ekip olacaktık. Zirvenin 100 metre aşağısında soğuk rüzgar yerini ılıman bir havaya bıraktı. İnişte çok fazla dikkat etmek zorundaydık. Çünkü zemindeki gevşek kayalar karla kaplanmıştı. Yapılacak ters bir hareket zaten yorgun olan vücutların sakatlanmasına neden olabilirdi. Zirveden yola çıktıktan 45 dakika sonra tüm ekip kazasız belasız Gren Park Oteli'nin bizler için hazırladığı terasta toplandı. Buradaki sucuk ekmek partisinden sonra bizi bekleyen otobüslere bindiğimizde hava henüz yeni kararmış ve tipi etkisini iyice artırmaya başlamıştı.
Dile kolay tam 216 kişi, sizler henüz sıcacık yataklarınızda, sabah uykunuzun en güzel anlarını yaşarken yola çıktılar. Bu fedakarlıklarının ödülü de birçoğunun yaşamlarında ilk kez tattıkları keyifli bir macera oldu. Saat 11:30 da başlayan yürüyüş 9 km sonra saat 16:00'da sona erdiğinde tek bir kişinin gözünde bile pişmanlık belirtisi yoktu. Bu büyük kalabalık kötü hava koşullarına rağmen parkuru 4.5 saatta bitirmeyi başarmıştı. Üstelik hiçbir sorun bile yaşanmadan. Sadece 10-15 kişinin katıldığı ücretli turlarda bile ne sorunların yaşandığını bilen biri olarak 216 kişilik bu yürüyüşte neredeyse hiçbir sorun çıkmamasını çok büyük bir başarı olarak görüyorum. Bu durum hem organizasyonun mükemmelliğini hem de katılımcıların doğaya uyum sağlama yeteneğinin üst düzeyde olduğunu gösteriyordu. Ne de olsa Atlas okuruydu gelenler. Bir sonraki yürüyüşümüz Antalya’da olacak ama biz kuracağımız Atlas Keşif Kulübü’yle artık 3 ay beklemeyi düşünmeden her ay bir yürüyüş, kimbilir belki de tırmanış yapmayı planlıyoruz.