Yıldırım Güngör

08 Nisan 2011

ÇORUM’DA TARIM ALANLARI YOK EDİLİYOR

Kenan Evren’den hiç hazzetmem. İlk gençlik yıllarımda birkaç arkadaşımı 12 Eylül...


Kenan Evren’den hiç hazzetmem. İlk gençlik yıllarımda birkaç arkadaşımı 12 Eylül işkencecilerine kurban verdim. Kim hapiste öldü, kimi ise çıktıktan bir iki yıl sonra çeşitli hastalıklardan. Hiçbir suç işlememişlerdi. Evren’in o kara günlerde olumlu sayılacak tek bir icraat  var bence. Onu da Manisa’nın  Turgutlu ilçesinde yapmış. Yıllar boyunca tuğla- kiremit fabrikaları, satın aldıkları verimli tarlaların topraklarını kamyonlara yükleyerek fabrikalara taşımışlar. Binlerce dönüm tarım toprağı yok edilmiş. Bu alanlarda şimdi yöre halkı balık tutuyor. Derin kazılan çukurlar zamanla suyla dolarak gölete dönüşmüş. Birileri 12 Eylülden sonra Evren’in kulağına bu olayı fısıldamış ve nasıl olmuş bilmiyorum ama Evren ikna olmuş. Tarım toprağının alınmasını yasaklamış ve  Turgutlu’nun verimli tarım toprağının fabrikalara peşkeş çekilmesini önlemiş. O gün bu gündür de tek bir metre kare tarım toprağı satılmamış fabrikalara. Kenan Evren’in sanırım minnetle anılacak tek icraatı da bu olmuş. 
Geçen hafta sonu Çorum’daydım. Ne yazık ki aynı olay burada da var. Ancak Turgutlu gibi geçmişte kalmamış, halen devam ediyor. İşin ilginç yanı tarım toprağını kiremit fabrikalarına satmak isteyenler, tıpkı maden ruhsatı başvurusu yapar gibi başvuruyorlar. Bu başvuruları inceleyen bir komisyon var. Eğer saha 1. derecede tarım toprağı ise valilikten kesinlikle izin çıkmıyor. Ama ret cevabı alan işletmeci adayı yılmıyor. Ne yapıp edip Ankara’dan  “ Kamu Yararına Uygunluk Raporu’ alarak geri dönüyor ve elini kolunu sallayarak tarlalara iş makinelerini sokup on binlerce yılda oluşan toprağı bir saat içinde kiremit fabrikasına kurban ediyor. Bazı köylüler “zaten tarım para getirmiyor” diye tarlalarını hemen  satıyorlar. Bazıları ise sadece tarlanın toprağını satıyor. Durumun ciddiyetini gören köylüler tarlalarını satmıyor ama tarımdan da umutlarını kesmiş durumdalar.  Tarım toprağı alındıktan sonra geride kalan ana kaya üzerinde tarım yapmaya çalışanları  ise büyük bir hüsran bekliyor. Toprak olmayınca verim de olmuyor ne yazık ki.  Tarlalarını satanlar ise birkaç yıl sonra tüm parayı bitirmiş olarak köylerine geri dönmek zorunda kalıyorlar. İşin acı tarafı ise yetkililerin bu konuda köylüleri hiç uyarmamaları. Hal böyle olunca birinci sınıf tarım arazileri birinci sınıf maden olarak işletiliyor. 
Tarım alanlarını oluşturan toprağın oluşumu insanlık tarihinden kat be kat uzun. On binlerce yılda oluşan bu topraklar gelecek kaygısı olmayan, günü yaşayan insanlar ve bunları yeterince uyaramayan yöneticiler yüzünden hızla yok ediliyor. Şu ana kadar Çorum’da 2000 hektar civarında bir alan ne yazık ki mahvolmuş durumda. Sırf  bu yıl verilen 500 dönüm arazi için işletme ruhsatı verilmiş. Dünyada her yıl 40 milyon hektar tarım toprağı insan ırkının aç gözlülüğüne kurban ediliyor.  500 milyondan fazla çiftçi aç.  

Türkiye’de tarım toprakları ile ilgili ilk yasal düzenleme 1989 yılında yapılmış. Sözde tarım toprağını koruma amaçlı düşünülen bu çalışma ne yazık ki tarım topraklarının daha da bilinçsiz kullanılmasının önüne geçememiş. Tam tersine teşvik edici bir durum da söz konusu. Daha sonra 2005 yılında  5403 sayılı “ Toprak  Koruma ve Arazi Kullanım Yasası” çıkarılmış. İlk görünüşte  bu yasa da tarım toprağını koru gibi gözükmekte. Ancak yasadaki “Kamu Yararı”  ibaresi tarım topraklarının yok edilmesinin önünü açmış. Bu belgeyi alan gelip ruhsatını alıyor ve  tarlanın ölüm fermanı da imzalanıyor böylece.  
Tarım alanlarını yok ederek çocuklarının geleceğine ipotek koyanların, olayın ciddiyetini kavramalarını olanaksız gözüküyor. Birileri  çıkıp bu işi hızla yasaklamasa,  10 yıl içinde Çorum civarında ekin ekilecek tarla kalmayacak. Tarım topraklarını talanı için Ankara’da izin verenlerin ise şapkalarını önlerine koyarak tarım politikalarını gözden geçirmelerinde fayda var. Yoksa çok yakın bir zamanda tarımı tamamen dışa bağlı bir ülke olacağız. Bu da   geleceğin dünyasında bağımsızlığımızı bile etkileyebilecek kadar önemli bir tehlike.