Yalçın Doğan

01 Mayıs 2021

Uygulama copla, biber gazıyla, tekmeyle başladı

Genelgenin yayımlandığı gün, 1 Mayıs kutlamaları için bir araya gelen işçilere Ankara, İstanbul ve İzmir'de polis copla, biber gazıyla, tekmeyle, ters kelepçelerle şiddet uyguluyor

Aynı gün... Tam aynı günde...

"İnsan Hakları Eylem Planı"  ilkesi olarak:

"Daha demokratik, özgür bir Türkiye..."

Biber gazı, coplar, tekmeler...

Aynı gün... Tam aynı günde...

"İnsan Hakları Eylem Planı" ilkesi olarak:

"İnsan hakları standartlarını yükseltmek..."

İnsanları yerlerde sürüklemek, TOMA'larla basınçlı su fışkırtmak, kalkanlarla insanlara rastgele vurmak...

Aynı gün... Tam aynı günde...

1 Mayıs bayramı

Önceki gün 1 Mayıs işçi bayramı kutlamaları için Ankara, İstanbul ve İzmir'de işçiler bir araya geliyor.

İşçilerin bir araya geldiği gün, "İnsan Hakları Eylem Planı", 2 Mart'ta davul çalarak açıklanan, kağıt üstünde kaldığı ve kalacağı çoktan belli olan planla ilgili olarak, Resmi Gazete'de "Cumhurbaşkanlığı Genelgesi"  yayımlanıyor.

Genelgenin yayımlandığı gün, 1 Mayıs kutlamaları için bir araya gelen işçilere Ankara, İstanbul ve İzmir'de polis copla, biber gazıyla, tekmeyle, ters kelepçelerle şiddet uyguluyor.

Eylem Planı sayfa 13

1 Mayıs kutlamalarını salgın nedeniyle işçiler çeşitli kentlerde iki gün önceden kutlamak istiyor. "Kutlamak" da ne?..

Maske ve mesafeye dikkat ederek, marş söylemek, açıklama yapmak... Zaten başka ne olabilir ki, salgın koşullarında...

Ama yok, buna izin yok!.. Toplanan işçilerin yanına gidip, onlarla konuşmak ve herkesin onaylacağı bir çözüm bulmak yerine, tekmeyle, copla, biber gazıyla, işçileri yerlerden sürüklemek, ters kelepçe takmak...

"İnsan Hakları Eylem Planı'nın" giriş bölümünde son bir cümle var, o belgenin 13'üncü sayfasında, şöyle:

"Eylem Planı uygulama süreci iki yıl olarak öngörülmüş olup, o süre Cumhurbaşkanlığı Genelgesi'nin Resmi Gazete'de yayımlandığı tarihten itibaren başlayacaktır."

Başlıyor!.. Genelgenin tam Resmi Gazete'de yayımlandığı gün, "İnsan Hakları Eylem Planı" orantısız polis şiddetiyle başlıyor!..

Bugün 1 Mayıs, işçinin bayramı.

"1 Mayıs gelmeden, 1 Mayıs zulmü başlıyor.

İnsan Hakları Eylem Planı çerçevesinde."

İzmir

İşçiler ve tam kapanma

Evlere şenlik bir "tam kapanma" yaşıyoruz.

Bir yandan İstanbul, Ankara ve diğer büyük kentlerde trafik her zamanki gibi, yoğun, bir yandan da, turizm bölgelerine akın nedeniyle "virüs Anadolu'ya, tatil yörelerine seyahat halinde!.."

Bugün 1 Mayıs ya... Ve tam kapanma var ya...

- İşçilerin yüzde 61.1'i, on altı buçuk milyon işçi çalışıyor, tam mesai yapıyor.

- İşçilerin yüzde 22'si, altı milyon işçi kısmen çalışıyor.

- İşçilerin yüzde 16.9'u, dört buçuk milyon tam kapanma kapsamında kalıyor.

Trafik neden böyle, özellikle İstanbul'da?..

"İstanbul'da her gün yedi milyon insan işe gidiyor, çalışıyor."

Bu durumda, "tam kapanma" laftan ibaret.

Laftan ibaret ama, 1 Mayıs kutlamalarını yasaklamak için bunlar açısından "bulunmaz bir bahane".

38'den 50 milyar dolara

Bugün 1 Mayıs... Bir başka bilanço...

Dünya Bankası'na göre, salgın süresinde:

"Türkiye:

- Yüzde yirmi oranında yoksullaşıyor,

- Ve bu arada, 2017 yılında en düşük gelirle en yüksek gelir arasında 8.7 kat olan fark, şu anda 10 kata çıkmış bulunuyor.

- Avrupa ülkeleri arasında gelir bölüşümü adaletsizliğinde ikinci sırada."

Bu adaletsizliğin devamı var. Bizim değil, yabancı ekonomi dergilerinin yayınlarına göre, on kata ulaşan gelir bölüşümü adaletsizliğinde iki çarpıcı rakam dikkat çekiyor:

"26 Türk dolar milyarderi var. Salgın öncesinde onların toplam serveti 38 milyar dolar iken, bugün bu servet 50 milyar dolara yükseliyor."

Salgın sınıfsal bir sonuç yaratıyor, AKP'nin salgınla mücadele adı altında yürüttüğü kısmi ya da tam ya da artık ne ise, kapanmalar sermaye sınıfına yarıyor, çalışanlar daha çok yoksullaşıyor.

Bu veriler ışığında, AKP'nin sermayenin iktidarı olduğu bir kez daha kayıtlara geçiyor.

Bugün 1 Mayıs...

Kutlu olsun!..

* * *

Bin lira üç yılda 237 lira oldu

Emeklilere üç yıldır dini bayramlarda biner lira veriliyor ya... O da, CHP'nin öyle bir öneri vermiş olması karşısında, bunların getirmek zorunda kaldıkları ikramiye...

DİSK'in hazırladığı istatistik verilerine göre:

"Üç yıl içinde emeklilere verilen bin liralık ikramiyeler 763 lira eriyerek, 237 liraya gerilemiş bulunuyor.

Sadece gıda enflasyonu dikkate alındığında, bin liralar 677 lira eriyerek, 323 liraya gerilemiş bulunuyor."

DİSK'in araştırmasının ötesinde, TÜİK'in, yani bu iktidarın yönettiği kurumun verilerine göre:

"Emekli ikramiyeleri üç yıl içinde 436 lira eriyerek, 564 liraya geriliyor."

Emekli ikramiyeleri şimdi bin 100 liraya yükseliyor. Oysa, sadece TÜİK verilerine göre, en az 1.564 lira olması gerekiyor ki, üç yıl önceki satın alma gücüne sahip olabilsin.

İşçiler gibi, emekliler de, bunun hesabını sandıkta soracak.