Akıllara durgunluk veren rakamlar. Aziz halkımızın akıllara durgunluk veren 'yeni alışkanlıkları!' Muhtemelen AKP’yi ve ekonomiden sorumlu Damat Bey'i mahcup etmemek adına! İşi TÜİK üstleniyor; Türkiye İstatistik Kurumu.
Bir kaç gün önce işsizlik rakamları açıklanıyor. Kriz içinde debelenen her ekonomide olduğu gibi, işsizlik yine artıyor. Artışı Damat Bey’in kankası tarafından yönetilen TÜİK bile, bir ölçüde gizleyebiliyor.
Damat Berat Albayrak 2019’un son çeyreğinde ekonominin yüzde 5 büyüyeceğini ilan ediyor. Yandaşlar bu ilanı davulla zurnayla kutluyor.
Kutlamanın ortasında işsizlik rakamları açıklanıyor. Madem yüzde 5 büyüyoruz, işsizlik o zaman neden ve nasıl artıyor?
Demek ki, yüzde 5 çoktan suya düşüyor.
Yüz kişiden dokuzu
Ancak, mesele yüzde 5 büyümenin suya düşmesi değil, o normal. Asıl mesele çok başka. Akıllara durgunluk veren yer burası. TÜİK’in açıklamasına göre:
"Geçtiğimiz Ekim ayında çalışma yaşına gelen, çalışmaya ihtiyacı olan, mutlaka çalışması gereken her yüz kişiden sadece dokuzu iş aramış!"
Ne? Dokuzu mu? Diğerleri neden iş aramıyor?
Ne Türkiye ekonomi tarihinde, ne dünya üzerinde bir başka ülkenin ekonomi tarihinde, ne Alaska’daki Eskimolarda, ne Avustralya’daki Aborjinlerde, ne Afrika’daki Habeşlerde böyle bir olay yok, hiç rastlanmamış.
İnsanlar çalışma yaşına geliyor, iş aramak ve çalışmak zorunda, ne var ki, yüz kişiden doksan biri iş aramıyor, sadece dokuzu arıyor! Aziz halkımızın yeni alışkanlığı işte bu.
693 bin ve 726 bin
Örneğin, 2018 yılının Ekim ayında... Yine TÜİK’in verilerine göre ama, o tarihte "Damat Beyin Kankası" henüz TÜİK’in başında değil...
O tarihte 693 bin kişi çalışma yaşına geliyor ve fakat iş arayanlar 726 bin kişi. Çalışma yaşına gelenler ve bir süredir iş arayanlar birlikte istatistik verilerine dahil olduğunda gerçek daha çarpıcı bir biçimde ortaya çıkıyor ki, bu rakamlar akla daha yatkın.
Peki, şimdi ne oluyor da, çalışma yaşana gelen her yüz kişiden sadece dokuzu iş arıyor, diğerleri aramıyor?..
Onlara TÜİK iş aratmıyor! Onların iş aramalarını TÜİK önlüyor!
Neden?
Neden olacak, işsizlik oranı olduğundan daha düşük çıksın diye!
TÜİK’in kolay kolay akla, hayale gelemeyecek son manevrası, görülmemiş çarpıtması!
Eee, bir kaç ay önce Damat Bey çıkmış, ne demişti?
"2.5 milyon kişiye iş sahası açacağız!"
O öyle ilan etmişken, işsizliğin daha da dramatik biçimde arttığını açıklamak "TÜİK’li Kankaya" yakışır mı, yakışmaz!
O nedenle çek makyajı rakamlara, mesele çözülsün! Oysa, çözüldü sanıyorlar ama, çözülmüyor, gerçek değişmiyor, işsizlik artıyor.
7 milyon 750 bin kişi işsiz
CHP Sözcüsü ve eski Hazine Müsteşarı Faik Öztrak açıklık getiriyor:
"Son bir ay içinde iş aramayan ama, iş bulunursa çalışırım diyenler, mevsimlik çalışanlar, eksik ve yetersiz istihdam edilenler dahil edildiğinde, işsizlik yüzde 22 gibi feci bir orana yükseliyor, işsiz sayısı da TÜİK’in açıkladığı gibi 4 milyon 396 bin değil, 7 milyon 750 bin kişiyi buluyor."
Aradaki farkı, gerçeğin nası saptırıldığını bu rakamlarda görmek mümkün.
Evlenmek mi, dalga mı geçiyorsun!
Bir kaç gün önce Tayyip Erdoğan her zamanki gibi döktürüyor:
"Kızlarımızın ve erkeklerimizin çoğu 30 yaşın üstünde evleniyor ya da çoğu evde kalıyor. Böyle şey olur mu? Bu tehlikeye hep birlikte karşı koymalıyız."
Erdoğan gençleri bir an önce evlenmeye çağırıyor.
Nasıl evlenecekler? Evlendiklerinde nasıl geçinecekler?
Her 100 gençten 25’i işsiz. Her 100 işsizden 27’si üniversite mezunu.
İş yok, güç yok, nasıl evlenecek, nasıl geçinecek?
Kaldı ki, yine Erdoğan bir süre önce gençlerin işsizliği karşısında, istifini bozmuyor:
"Her üniversite mezununa iş bulmak zorunda değiliz."
Madem iş bulmak zorunda değilsin, o zaman "evlenmek tavsiyesinde bulunmak" da senin işin değil.
Boşanmalar artıyor
Erdoğan evlenme tavsiyesinde bulunurken, hayatın gerçeği çok başka.
"Ekonomik sıkıntı nedeniyle aile içinde artan huzursuzluk, boşanmalara yol açıyor. 2018’de boşananların sayısı bir önceki yıla göre, 14 bin kişi artıyor, evlenenlerin sayısı 16 bin kişi azalıyor".
Daha az evlenme, daha çok boşanma var.
Bu durumda TÜİK’e yeni bir görev düşüyor:
Evlenme ve boşanma istatistiklerini yeniden düzenlemek, evlenme sayısını arttırmak, boşanma sayısını düşürmek... Böylece bu rejimde insanları mutlu göstermek...
Toprakları bol olsun, Nazım’ın da, Abidin Dino’nun da...
Nazım Abidin Dino’ya sesleniyor ya, "Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin" diye.
Biz de, TÜİK’e seslenelim, madem her manevranın üstesinden geliyor, "İşsizlik verilerinde olduğu gibi, sen evlenme ve boşanma rakamlarını da düzeltebilir misin TÜİK?"