Yalçın Doğan

07 Şubat 2025

Trump faşizmi: Dünyayı tehdit eden çekilme

Trump, Netanyahu ile görüşmesi sonrasında pervasız ve arsız biçimde “Gazze’ye el koymaktan, Filistin Halkını başka ülkelere sürgün göndermekten” söz ediyor. Panama Kanalı, Grönland, hatta Kanada’ya el koymak gibi şaşkın açıklamalarını Gazze’ye el koyma küstahlığı izliyor

O görüşmeden birkaç saat önce.

Üç gündür bütün dünyada tartışılan Amerikan Başkanı Trump ile insanlığa karşı işlediği suçlardan mahkûm olmuş İsrail Başbakanı Netanyahu görüşmesinden hemen önce.

Trump imzaladığı kararnameyle Amerika’yı Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonun’dan geri çekiyor.

Göreve başlar başlamaz, Amerika’yı Paris İklim Şartı ile Dünya Sağlık Örgütü’nden kararnamelerle çektiği gibi, üç gün önce de BM. İnsan Hakları Komisyonu’ndan geri çekiyor.

Demokrasiyi savunuyor

2006’da kurulan bu komisyonun görevleri şöyle:

-Diktatörlüklere karşı mücadele ediyor,

-Savaş suçlarını araştırıyor,

-İnsan hakları ihlaline bulaşmış siyasi iktidarların cezalandırılmasına çalışıyor,

-Ülkelerde siyasi muhalefetin haklarını savunuyor,

-Düşünce ve ifade özgürlüğünü, basın özgürlüğünü, inanç özgürlüğünü savunuyor,

-Kadın haklarını, etnik azınlık haklarını savunuyor,

-Evrensel hak olarak gördüğü örgütlenme ile toplantı ve gösteri yürüyüşlerini destekliyor.

İnsan hakları üzerinden dünyada demokrasiyi korumaya çalışıyor.

Gazze’ye el koymak

Trump’ın Amerika’yı bu komisyondan geri çekme zamanlaması müthiş.

Netanyahu ile görüşmesi sonrasında pervasız ve arsız biçimde “Gazze’ye el koymaktan, Filistin Halkını başka ülkelere sürgün göndermekten” söz ediyor.

Panama Kanalı, Grönland, hatta Kanada’ya el koymak gibi şaşkın açıklamalarını Gazze’ye el koyma küstahlığı izliyor.

Kendisine engel olarak gördüğü İnsan Hakları Komisyonun’dan çekilerek, aklına taktığı çılgınlıklara kapı aralıyor.

“Bundan sonra dünyadaki insan hakları ihlalleri umurumda değil, benzer ihlalleri ben de yaparım” dercesine.

Komisyondan çekilmesi ile Gazze açıklamasına bir arada bakılırsa, Trump “bu sembolik bir çekilme değil” demeye getiriyor.

Bu dünya çapında bir değişimin habercisi.  

Çok güçlü yedi kişi

Haber yemin törenindeki o fotoğrafta.

Trump’ın Başkanlık görevine başladığı gün düzenlenen yemin töreninde yer alan yedi kişi belki de Trump’tan daha çok dikkat çekiyor.

O yedi kişinin tek tek sahip olduğu varlıklar trilyon dolarlara doğru yol alıyor. O yedi kişi dünyada en önde gelen bilişim, teknoloji ve iletişim kanalları ile basını elinde tutuyor. Sahip oldukları firmalar teknoloji ve iletişim üzerinden sadece Amerika’yı değil, dünyayı kontrol ediyor.

Onlar bugüne kadar iktidarları perde gerisinde yönetirken, Trump’la birlikte iktidarların yönetimine doğrudan katılıyor.

Bunlar arasında adından en çok söz edilen Elon Musk. Diğer altı kişi de Musk kadar etkili.

“En yüksek aşama”

Lenin’in Marksist felsefeye en can alıcı katkılarından biri “Kapitalizmin En Yüksek Aşaması Emperyalizm” teorisi günümüzde yeniden ete kemiğe bürünüyor.

Lenin’e göre:

“Kapitalizm geliştikçe, hammadde elde etmeye dayalı rekabet sertleşiyor, yeni kaynak ve pazar bulma amacıyla gelişmiş (kapitalist) ülkeler başka ülkelere saldırıyor”.

Günümüzde eskiye göre fark var:

-Dünyanın dev firmaları doğrudan ön plana çıkıyor, yemin törenindeki fotoğraf bunun kanıtı.

-Onlar ulu orta, hiç umursamadan dünyadaki bazı bölgelere el koymayı planlıyor.

Günümüzde o firmaların önde gelen maşası Trump.

“Faşizm: Bir uyarı”

O yedi firmaya zamanla başkalarının ekleneceğine şüphe yok.

İzleyecekleri yöntemin her zaman askeri olması şart değil. Ancak, belli olan bir gerçek var:

Trump’la birlikte demokrasiler artık daha çok tehdit altında.

Dünyadaki diktatörler kendilerini belli ölçüde rahat hissetme dönemine giriyor.

Yaklaşık yirmi yıldır demokrasilerin tehlikeye düşmekte olduğuna ilişkin pek çok kitap yazılıyor. Sadece bilim adamları tarafından değil, fiilen siyasette görev almış olanlar dahil, örneğin Amerikan eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ın kaleme aldığı “Faşizm: Bir Uyarı” başlıklı kitabı gibi.

1930’lardan bu yana, hayatımızda bundan sonra en çok duyacağımız kavram galiba faşizm!..

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.