Yalçın Doğan

30 Aralık 2021

Teşekkürler Abdülkadir... Ya Terim?.. Profili günümüze uygun

Terim aslında günümüz Türkiye’sinin aynası, günümüzde Türkiye’yi yönetenlerle özdeş tavırlar sergiliyor. Hiç farkı yok

"-19 takımlı TFF Birinci Liginde 18. sırada, sondan ikinci, düşme hattında.

-Oynadığı 18 maçta sadece dört galibiyeti var, dört beraberlik ve on yenilgi ile 16 puan toplayabiliyor. Attığı 15 gole karşılık, kalesinde 26 gol görüyor."

Daha önemli bir veri var.

"Oyuncular ayda ortalama 3.280 - 4.000 lira alıyor."

Şimdi asgari ücretin artışı ile birlikte, onların eline ayda bin lira fazla para geçecek.

Bu takım:

"Denizlispor...

Penaltılara giden maçta Galatasaray’ı penaltılarda 6 - 5 eleyen Denizlispor."

İki takımdaki futbolcuların kazançlarına bakıldığında:

"Denizlispor takımındaki bütün futbolcuların toplam kazancı, Galatasaray’daki iki futbolcunun kazancına ya eşit ya da çok az fazla."

İki takımın toplam piyasa değerine bakıldığında, arada yine dağlar kadar fark var. 

Denizlispor’un toplam değeri "bir kaç milyon Avro" dolayında iken, Galatasaray’ın toplam piyasa değeri "97 milyon 880 bin Avro, hemen hemen kırk, elli katı!..."

İşte, bu Denizlispor bu Galatasaray’ı Türkiye Ziraat Kupası beşinci eleme turunda saf dışı bırakıyor.

Goller

Galatasaray’ın sahasında ve seyircisinin önünde oynanan maçta, orada da Galatasaray avantajlı, Denizlispor sahaya eksik kadroyla çıkıyor, sakatlıklar ve covit nedeniyle.

Denizlispor 1 - 0 önde, sonra 1 - 1, derken ilk devrede Denizlispor yeniden 2 - 1 öne geçiyor. İkinci devrede Galatasaray arka arkaya attığı iki golle maçı 3 - 2 üstünlüğe getiriyor.

Maçta ilk dramatik an, 90 artı 6. dakikada, uzatmalar oynanırken, Galatasaraylı oyuncu kendi kalesine gol atıyor, maç 3 - 3 beraberliğe gidiyor.

Yarım saatlik uzatmada gol çıkmayınca, maçın kaderi penaltılara kalıyor.

Ve spor dünyasının kolay kolay unutamayacağı dramatik penaltı atışları, unutulmayacak sonuç...

Penaltılarda Denizlispor 6 - 5 üstün.

Kaleci sünger

"Maçta devleşen genç bir kaleci var, 21 yaşındaki Abdülkadir Sünger...

Haftada 820 lira kazanıyor, aylık kazancı 3.820 lira!.."

Şimdi asgari ücret artıyor, onun da aylığı 4.250 liraya yükseliyor.

Maç boyunca kaleci Sünger:

"Galatasaray’ın kaleyi bulan 26 şutundan 23’ünü kurtarıyor, 23 kurtarış!..

Uluslararası istatistiğe girecek değerde!.."

Maç sırasındaki kurtarışlarına ek olarak, takımı adına penaltı atışlarından birini o yapıyor ve gole çeviriyor, ardından maçtaki zaferine yeni bir imza daha ekliyor:

"Galatasaray’ın attığı son penaltıyı kurtarıyor, takımını bir üst tura taşıyor, kendi sahasında oynayan Galatasaray eleniyor!.."

Maçın ibretlik kısa öyküsü bu, maçın yıldızı belli, kaleci Abdülkadir Sünger. Elbette, diğer oyuncuların da hakkını teslim etmek gerek. Hem oyunlarıyla, hem her penaltıyı gole çevirmeleriyle. 

Terim'in itirazı

Derslerle dolu maçın ibretlik bir başka yanı daha var:

"Galatasaray teknik direktörü Fatih Terim’in hakeme itirazı."

Hemen her maçta hakemlere öfkeyle saldıran, bu nedenle sık sık kırmızı kart görerek ceza alan Terim, itirazlarını bu maça da taşıyor. Bu kadar sık ceza alan başka bir teknik direktör var mı acaba?..

Maç bitiminde sahaya yine öfkeyle giriyor, hakeme bağırıyor:

"Maçı neden uzattın, altı dakikalık uzatmayı dokuz dakikaya neden çıkardın?.."

Çünkü, maç o süre içinde 3 - 3’e geliyor.

Doksan dakika ne yaptın?

Arada zaman kaybı olduğu için altı dakikalık uzatmayı dokuz dakikaya çıkartan hakeme, öfke duymadan, kabahati hakemin üstüne atmadan önce, Terim düşünmeli değil mi?..

"-Doksan dakika boyunca benim takımım ne yaptı?..

-Ben nasıl bir oyun planı çizdim?..

-Bir alt ligin sondan ikinci takımı karşısında, üstelik bizim seyircimiz önünde Denizlispor neden iki kez öne geçti, ben neden yenemedim?.."

Hakemi suçlamadan önce kendisiyle hesaplaşmalı değil mi?..

"-Ben neden hep böyle öfkeliyim?..

-Ben neden hep ceza alıyorum?..

-Ben neden bu yıl hep kaybediyorum?.."

Türkiye'nin aynası

Terim aslında günümüz Türkiye’sinin aynası, günümüzde Türkiye’yi yönetenlerle özdeş tavırlar sergiliyor. Hiç farkı yok.

Günümüzde:

"-Türkiye’yi yönetenlerde, her başarısızlıkta, ‘ben ne yaptım’ diye düşünmeden önce, öfke patlaması var.

-Her başarısızlıkta mazeret aramak, konuyu saptırmak var.

-Her başarısızlıkta başkalarını suçlamak, başkalarına hakaret var.

-Her başarısızlıkta ‘güzel günler göreceğiz’ vaadi var."

Nedense, o "güzel günler" bir türlü gelmediği gibi, işler daha da kötüye gidiyor, tıpkı Galatasaray’ın ve aslında diğer büyük kulüplerin hali gibi.

Fatih Terim hık demiş günümüz Türkiye’sinin burnundan düşmüş:  

"Başarısızlık... Başkalarına öfke... Yeniden başarısızlık... Yeniden öfke... Hakaret..."

Zincirleme reaksiyon gibi.

Maçın sonunda takım arkadaşları günün kahramanı kaleci Abdülkadir Sünger’i omuzlarında taşırken, onun tevazu dolu kısacık cümlesi insanları duygulandırıyor:

"Bana penaltı attırdığı için hocama teşekkür ediyorum, tur atladık, çok mutluyum."

Türkiye de, sana teşekkür ediyor Abdülkadir.

O müthiş başarı karşısında gösterdiğin tevazu için!..