“HAYIR kaygısı” artık saklanamaz oluyor. Yandaşlar sabah akşam “evet - HAYIR” analizi yapmaktan halsiz düşmüş bulunuyor.
Çünkü, bir süredir “HAYIR"lar önde gidiyor, hem de ciddi oranda.
Bu kaygının son örneği Cumhurbaşkanlığı danışmanlarından İlnur Çevik’in attığı tweet ve ardından yazdığı yazı.
İlnur, Ankaralı bir gazeteci. Ankara’da yayımlanan “Turkish Daily News” gazetesinin bir ara sahibi, babasından miras. 90’lı yıllarda, Ecevit hariç her başbakanın, Demirel, Çiller, Erbakan’ın danışmanı olmayı “başaran” biri. Şimdi de, Tayyip Erdoğan’ın yanında. Kuzey Irak’ta epey iş yapıyor, Barzani ve Talabani ile yakınlığı herkes tarafından biliniyor.
Kaygı diz boyu
İlnur Çevik’in attığı bir tweet var:
“Hayır diyenlere: 7 Haziran sonrası Türkiye’deki kaosu ve istikrarsızlığı mumla ararsınız.”
Bu bir tehdit mi, yoksa telaşın tehdit haline bürünmüş aynası mı?
Birkaç gündür tartışılan bu tweet sonrasında İlnur önceki gün bir yazı yazıyor.
Yazı açıkça HAYIR KAYGISINI yansıtıyor.
Hatta, bu yazı üzerine önde gelen AKP’li kalemlerden ve fakat etik kurallara dikkat eden Ahmet Taşgetiren dün şunu yazıyor:
“Bu sözler hayır kaygısını yansıtıyor ve bu kaygı tepelerde paylaşılıyorsa işte asıl sıkıntı o. Dilerim sonunda neden bu yola girdik, denmez.”
AKP cenahı zaten üç haftadır “evet -HAYIR” papatya falı açmakla meşgul.
Cumhurbaşkanlığı danışmanı tweet ve yazıyla “HAYIR kaygısını” açıkça dile getirdiği gibi, yandaş ekip de, aynı kaygıyı paylaşıyor.
“HAYIR” artık saklanamaz bir gerçeğe dönüşüyor.
Hatta AKP'liler
“HAYIR” oyu verecek olanlara iki kesim daha ekleniyor:
- MHP tabanının yarısından fazlası, hiç sürpriz değil,
- Ve AKP’ye oy vermiş kesimin yaklaşık yüzde yirmisi.
Bu durumda “HAYIR" çıkmayacak da, ne çıkacak?
Neden HAYIR?
Siyaseten halk AKP’den artık yorgun düşmüş bulunuyor. İçeride ve dışarıda artık her türlü macera, kavga ve baskıdan bıkmış durumda. Buna her gün artan ekonomik sıkıntıları eklemek gerek ki, düşük gelir, düşük refah, işsizlik, fiyat artışları, hiç yabana atılır gibi değil.
Bu referandum özü itibariyle değil ama, halka getirdiği yük açısından Özal’ın 1987 referandumuna benziyor. 12 Eylül askeri darbesiyle birlikte on yıl süreyle her türlü siyasal haklarından mahrum bırakılan eski siyasetçilere 1987 referandumu yeniden siyaset yolunu açıyor.
O referandumda Özal siyasal yasakların devamını istiyor, halka “yasaklar kalksın” yönünde oy kullanıyor.
Neden?
Özal’dan yorgun düştüğü için.
Bugünkü benzerlik burada.
Buna asla karşılaştırılmayacak farkla, Cumhuriyet döneminde görülmemiş otoriter rejim baskısını eklemek gerek.
Tutukluluğun normal hale gelmesi, binlerce insanın hapse atılması, devletten ihraçlar, yargı bağımsızlığının yok olması, basın ve ifade özgürlüğünün yok olması gibi çok temel demokratik kuralların ihlalinden doğan yorgunluklar.
Ve asıl bunların getirdiği ölçülemez mağduriyetler.
HAYIR = Normalleşme
Ve şimdi İlnur Çevik’e o “kaygı tweetini” attıran moral ortam. Yani, tepelerdeki moral.
Bir tahmin olarak söylemiyorum, epey emin olarak yazıyorum:
“HAYIR kaygısı” AKP’nin tepelerinde olanca gücü ile esiyor.
Tepede moraller bozuk.
Her bakana dört, beş ilde çalışma yapması emri veriliyor. AKP örgütüne benzer talimatlar yağıyor.
Moraller bozuk, çünkü “HAYIR" şu anda çok güçlü bir eğilim.
“HAYIR” çıkarsa, biliniyor ki, rejim en azından yeniden normalleşme adımları atacak.
“Tek adam” hayallerine veda.
İptal olur mu
Moraller bu ölçüde bozuk iken, referandum iptal edilir mi, sorusu çıkıyor ortaya. Çeşitli çevrelerde akla gelen ilk bir kaç sorudan biri.
Anayasa hukuku açısından durum şu:
- Referandum kararını Meclis almış olduğu için geri dönüş kararını yine Meclis alabilir. Anayasa Hukuku deyimiyle, buna “iptal değil, geri alma” deniyor. Yani, Meclis kararını geri alabilir. Anayasa Hukukunda pek görülmüş bir olay değil.
- Ya da Bakanlar Kurulu kararıyla iptal edilebilir, ertelenebilir, “savaş gerekçesiyle.”
Eh, iptal ya da erteleme için özel gerekçe aramaya gerek yok, Suriye sınırında zaten “savaş” var.
Ancak iptal, erteleme ya da geri almanın AKP’ye siyasi maliyeti ortada. O nedenle referandumdan vazgeçme ya da erteleme “şimdilik” zayıf olasılık.
Ne demişler, elle gelen düğün bayram.
Şimdilik bize görünen “BAYRAM”, “HAYIR”.