Yalçın Doğan

23 Ağustos 2018

Tek tek eksilen karikatür

Gazetecilik aleminde, iş dünyasında ve politikada dönen kulisler orada ete kemiğe bürünüyor

Salı toplantıları...

İstanbul’un gözde mekanlarından ve bana göre, İstanbul’un en güzel yerlerinin başında gelen bir yer:

Bebek Oteli’nin Barı, “Bebek Bar”.

Yaklaşık otuz yılı aşkın süredir “salı toplantıları”, akşam üstü bu mekanda yapılıyor.

İstanbul’un kalburüstü isimleri, iş adamları, siyasetçiler, gazetecilerin haftada bir gün, salı günleri buluştukları yer.

O toplantılar yıllar önce ilk başladığında sekiz, dokuz kişi var. Sonradan hem isimler değişiyor, hem sayı artıyor. Hatta bir ara, galiba geçen yıl, o toplantıya katılanların sayısı yirmiyi aşıyor. İsimler ise, ilk katılanlardan sadece bir, belki iki kişi kalıyor. Müdavimleri çok değişen bir toplantı.

Ya o ilk kadro?.. Tabiat hükmünü yerine getiriyor, eksiliyor ya da kadro çok değiştiği için eskiler pek rağbet etmiyor.

Konuşulanlar

Ne konuşuluyor o toplantılarda?

Önce, yakın arkadaşlar özlem gideriyor.

Ardından, Türkiye’de ve dünyada günün öne çıkan konuları ne ise, onlar sohbete dökülüyor.

Gazetecilik aleminde, iş dünyasında ve politikada dönen kulisler orada ete kemiğe bürünüyor.

Orada konuşulanları dinlemek bir keyif, insan çok şey öğreniyor, önünde ufuklar açılıyor.

Katılanlar iyisinden mürekkep yalamış, dünyayı gezen, gören ve bilen insanlar.

Duvardaki karikatür

Belki 80’li yıllarda başlayan “salı toplantılarına” ilk katılanlarla ilgili Bebek Bar duvarında bir karikatür var. O karikatürde yer alan isimler şöyle:

Vehbi Koç, Vitali Hakko, Gürbüz Barlas, Feyyaz Tokar, Hasan Pulur, Yılmaz Çetiner, Mustafa Pak, Mehmet Barlas, Bebek Barın Şefi İsmail ve Güngör Uras.

O toplantıların ilk müdavimleri...

Karikatürü “bir anı olmak üzere” Güngör Uras yaptırıyor.

Yanılmıyorsam, yapan Hazar Dağlı.

Bebek Bara’a ne zaman gitsem, o karikatürün önünde mutlaka bir kaç dakika duruyorum ve o “heyete” bir kez daha göz gezdiriyorum.

Uras: Çok yönlü

Son otuz yılda yazılı medyadan kim gelip geçmişse, yolu bir biçimde mutlaka Güngör Uras’la kesişiyor. Çünkü, çok yönlü, geniş çevresi var, sıcak, cana yakın ve “insanla ilgili” biri.

Benim de, zaman zaman Güngör Uras’la yurt içinde ve dışında sohbetlerim oluyor. Örneğin, 70’lerin sonunda bir gazeteci grubuyla birlikte yaptığımız altı, yedi ülkeyi kapsayan “AB turnesini” hiç unutmuyorum.

Ben de dahil, pek çok gazeteci için AB’yi tanıtan bir gezi, Güngör Uras’ın eşgüdümünde. Brüksel’den Roma’ya, Paris’ten Bonn’a ve ötesine uzanan unutamadığım bir gezi.

O karikatür artık tarih

Bebek Oteli’nin barındaki karikatür neredeyse artık tarih. Toplantılar yaz ayları hariç, yine devam ediyor ama, orada eksilen o kadar çok kişi var ki, şimdi onlara Güngör Uras da ekleniyor.

O karikatürden geriye sadece üç kişi kalıyor. Mustafa Pak, Mehmet Barlas ve Şef İsmail. (Allah uzun ömür versin).

İsmail orada görevli, o hep orada, ama Barlas ile Pak’ın artık salı günleri oraya katıldığını sanmıyorum. Ekip çok değişmiş durumda.

Yazar ve iktisatçılığı yanı sıra, o karikatür ve o toplantılar Güngör Uras’ın sosyal yönünü gösteriyor. Her çevre ile ilişki kuran ve bu anlamda kimseyi rahatsız etmeyen bir karakter.

Onunla ilgili anılarımda tek bir kırıklık yok, tersine en can alıcı anlarda, arayan, soran, neşeye ya da hüzne hep ortak olan biri.

İstanbul dışında olduğum için son yolculuğuna uğurlamaya katılamadım, affet beni.

Nuran’a ve yakınlarına sabır diliyorum.

Işıklar içinde yat sevgili Güngör.