1922’de Büyük Taaruz bütün hızıyla devam ediyor. Sincan’dan Dumlupınar’a kadar uzanan yolun en stratejik tepesi Çiğiltepe, düşmandan mutlaka temizlenmesi gerekiyor.
9 Ağustos 1922, saat 10.30, Mustafa Kemal Çiğiltepe’nin ele geçirilmesiyle ilgili görev verdiği Albay Reşat Beyi arıyor:
"Reşat Bey Çiğiltepe çok önemli, ne zaman alırsınız?.."
Albay Reşat Bey kendinden emin:
"Yarım saat içinde komutanım".
Saat 10.45, Mustafa Kemal yeniden telefonda:
"Gözümüz o tepededir, düşman direniyor gördüğüm kadarıyla."
Albay Reşat Bey:
"Düşman oraya bir tümen asker yığmış, ama mutlaka alacağız."
Saat 11, Mustafa Kemal telefonda:
"Albay Reşat Bey ile görüşmek istiyorum."
Telefona çıkan bir subay:
"Komutanım Albay Reşat Bey size bir mesaj bıraktı ve intihar etti. Mesajında şöyle diyor, komutanım size söz verdiğim sürede tepeyi alamadık, onun için artık yaşayamam."
Saat 11.45... Çiğiltepe düşmandan temizleniyor ve bizim elimize geçiyor.
Bitlis ve Muş’un düşman işgalinden kurtarılmasında rol oynayan, Trablusgarp, Balkan ve Çanakkale cephelerinde savaşmış olan Albay Reşat Çiğiltepe Kurtuluş Savaşımızın simge kahramanlarından biri.
Adı Ankara Mamak’ta bir okula veriliyor.
Geçen hafta o okulun adı değiştiriliyor, Reşat Çiğiltepe’nin adı siliniyor, yerine bir başkasının adı veriliyor.
"Cumhuriyet’in yüz yıllık parantezi kapanacak..." "Savaşı keşke Yunanlılar kazansaydı..." "İki ayyaş..." Bunun gibi Cumhuriyet’i ve kuranları görmezlikten gelen pek çok söylem...
Çiğiltepe ve Çiğiltepe’ler olmasaydı, bugün hanginiz o koltuklarda oturabilirdiniz?.. Oturacak bir koltuk bulabilir miydiniz?..
Harf Devrimi'nin bakanı
Pek çok stadyumda "Atatürk" adı değiştirilirken...
"Türk Devrimi’nin" önemli kilometre taşlarından biri olan "Harf Devrimi" sırasında Milli Eğitim Bakanı olan Mustafa Necati’nin adının verildiği bir ev var. Harf Devrimi nedeniyle Mustafa Necati yıllar yılı, Cumhuriyet’e karşı çıkanların hedefindeki isimlerden biri.
Geçen hafta onun adını taşıyan evin de adı değiştiriliyor, kendilerine yakın bir kişinin adı veriliyor.
O Mustafa Necati ki, Cumhuriyet’e ve devrimlerine inanan Atatürk’ün yakın çevresinde yer alanlardan biri. Yaşamını yitirdiğinde Atatürk’ün göz yaşlarını tutamadığı yazılıyor.
"Kendi tarihine sahip çıkmayan bir iktidar..." Dünya tarihi bu tür iktidarları çok az görmüştür!..
Hasankeyf faciası
Televizyonda gördüğümde, içim parçalanıyor...
"Hasankeyf Antik Kenti..."
UNESCO Dünya Mirası listesinde... On iki bin yıl süreyle insanların yaşadığı, çeşitli uygarlıkların gelip geçtiği bir kültür anıtı...
Baraj yapıldığı için Hasankeyf sular altında kalıyor. Sadece o insanlık mirası kaybolmuyor:
"Bölgedeki 200’e yakın yerleşim yeri ve tarımsal topraklar sular altında kalıyor, seksen bin insan göç etmek zorunda bırakılıyor."
Bir uygarlık yok ediliyor.
O yetmezmiş gibi, TV’de görüyorum, şimdi barajın çevresinde saçma sapan prefabrik benzeri yığınla ev dikiliyor. Hiçbir estetiği olmayan, sıra sıra sevimsiz evler... Ne bir sanat var, ne bir uygarlık kırıntısı, ne tarihten esinlenmiş bir motif... Kaldırmışlar taşları, üst üste koymuşlar!... Renksiz, zevksiz...
"Turistler gelecekmiş, onun içinmiş!.."
Neden gelecek turist?.. İnsanlık mirası adına geriye ne kalmış?..
Geçmiş yıllarda birkaç kez gördüğüm, her sefer hayran kaldığım Hasankeyf gitmiş, yerine "ucube bir şey" gelmiş.
On iki bin yıllık uygarlığın, kültürün içine edilmiş!..
"Kendi kültürüne sahip çıkmayan bir iktidar..." Dünya tarihi bu tür iktidarları çok az görmüştür!..
Bursa Kirazlıyayla köyü
Cumhuriyet değerleri yok edilmek isteniyor... Uygarlık ve kültür mirası talan ediliyor... Ve bu arada artık "gündelik vak’a dizisinden çevre ve çevre..."
Son örnek Bursa’ya bağlı Yenişehir ilçesi Kirazlıyayla Köyü...
Türkiye’nin pek çok yerinde yaşanan bir çevre katliamı da Kirazlıyayla’da yaşanıyor.
Bir maden şirketi geliyor, jandarma eşliğinde ağaçları kesiyor, sular kirleniyor, meralar kirleniyor, köylünün geçim kaynağı elinden alınıyor.
Köylüler direniyor, en önde kadınlar!..
Gözaltına alınıyorlar. Ertesi gün adli denetimle serbest bırakılıyorlar.
"Kendi çevresine sahip çıkmayan bir iktidar..." Dünya tarihi bu tür iktidarları çok az görmüştür!..
Her gün bir çevre katliamı, her gün bir direniş, her gün gözü yaşlı insanlar, "biz nasıl yaşayacağız" feryadıyla...
O feryatlar, o talan, tarihe ve uygarlığa vurulan o ağır darbeler birikiyor, birikiyor, birikiyor...