Yalçın Doğan

14 Aralık 2020

Sivas'tan Tunus'a... Ayranı yok içmeye...

"Geçinemiyorum" diyenlerin sayısı on binleri aşarken, intiharlara kalkışırken... Aynı gün... Resmi Gazete... "Türkiye Cumhuriyeti Tunus'a beş milyon dolarlık yardım yapmıştır"

"Geçinemiyorum... Ne kendimi, ne de ailemi geçindirebiliyorum" diyor ve sokak ortasında...

İntihar girişiminde bulunuyor.

Sivas'ta bir yurttaş...

Polis acele yetişiyor, kendisine dil döküyor, sonunda onu ikna ediyor, intihardan vazgeçiriyor.

Trajik!.. Trajik olduğu kadar Türkiye gerçeği.

Ya daha sonra?..

"Sokağa çıkma yasağını ihlal ettiği için kendisine 3.150 lira ceza kesiliyor!.."

Bu da, Türkiye gerçeği!.. Başka ülkede, başka bir yönetimde göremezsiniz!..

Adam "açım" diyor, ama kendisine 3.150 lira ceza kesiliyor.

Bu haber yandaş medyada yayımlanıyor, muhalefetten tepki geliyor, bunun üzerine Sivas Emniyet Müdürlüğü, cezadan geri adım attığını belirten, düzgün bir açıklama yapıyor:

"... Yaşam hakkını kendi eliyle sonlandıracak kadar çaresiz duruma düşen bir vatandaşa, (...) İl Hıfzıssıhha Kurulu kararına dayanarak, para cezası uygulamak insani olmadığı gibi, teşkilatımızın da, misyonuna uygun değildir."

"Çaresiz durum" resmen doğrulanıyor, devamı ise, özür niteliğinde...

5 milyon dolar

Aynı gün...

"Geçinemiyorum" diyenlerin sayısı on binleri aşarken, intiharlara kalkışırken...

Aynı gün... Resmi Gazete...

"Türkiye Cumhuriyeti Tunus'a beş milyon dolarlık yardım yapmıştır."

Hani, bir atasözü var ya...

"Ayranı yok içmeye, atla gider..."

Tam o hesap!.. Akıl alır gibi değil ama, AKP ile hep böyle oluyor.

Tunus'a, hangi akla hizmet, hangi hesap sonucu beş milyon dolarlık yardım...

Oysa, o parayla...

"Faturasını ödeyemediği için", doğalgazı kesilen 590 bin haneye,

"Faturasını ödeyemediği için", elektriği kesilen 123 bin haneye,

"Geçinemiyorum" diyenlere kıyısından köşesinden derman olmak varken..."

Tunus'a beş milyon dolar hibe ediyorsun!..

Ya da...

"Ambulans şoförüne bir aylık performans karşılığı yedi, evet yedi lira ödenirken!.."

Tunus'un fazileti ne ki, cep delik, cepken delik iken, beş milyon dolar nereden çıkıyor?..

"Tunus'ta şu anda Cumhuriyetçilerle İhvancıların bir arada yaşamaya çalıştığı yönetim var..."

Yani, senin benim "olmayan paramızla" birilerine ideolojik destek!..   

Bunun adı, "ülkeyi yönetmek!.."

* * *

Basketbol Milli Takımı antrenörüne: "Ya oynat, ya git!.."

EuroLeague'de, Avrupa Basketbol Liginde "Anadolu Efes" formasıyla 2019 Aralık ayında 49 sayı ile "bir maçta en çok sayı kaydeden oyuncu" rekorunu elinde bulunduruyor.

Daha önce oynadığı NBA'de belli unvanlara sahip. Çok değerli, oynadığı takıma çok katkı sağlayan bir oyuncu...

Shane Larkin...

Amerika'da NBA'de oynarken, Temmuz 2018'de Anadolu Efes takımına geliyor. NBA'de olduğu gibi, Efes'te de harikalar yaratıyor. Spor dünyasının dikkatini çekiyor.

Geçen yıl bir ara Hırvatistan Larkin'e vatandaşlık öneriyor, milli takımına almak üzere. Aynı tarihte Türkiye de devreye giriyor. O kadar ki, Tayyip Erdoğan demeci patlatıyor:

"Böylesine başarılı bir basketçiyi milli takımda görmek isteriz. Bu da, milli takımı gayet iyi bir yere taşır."

Larkin teşekkür ediyor, Erdoğan'ın kendisini onurlandırdığını söylüyor.

Erdoğan söyler de, madenlerden tarlalara, ilaçlardan sel baskınlarına, peynir ithalatıdan asgari ücrete, yerin altından yerin üstünden, uçan kuştan ağaç gölgesine kadar, hangi konuda olursa olsun, harekete geçen bizim ilgililer, basketbolda geçmez mi, geçer!..

İçişleri Bakanlığı, Basketbol Federasyonu ve devamında artık hangi makam varsa, "Erdoğan'ın sözünü her zamanki gibi, emir kabul ediyor" ve geçtiğimiz Şubat ayında, on ay önce Larkin Türkiye Cumhuriyet vatandaşı oluyor.

Dolayısıyla, bizim basketbol milli takımında oynama imkanı doğuyor.

Bu, AKP usulü çok tanıdık bir yöntem.

Çeşitli spor dallarında bu gibi "devşirme sporcularla" uluslararası yarışmalarda Türkiye madalyalar kazanmaya başlıyor!..

"Sporcular aslen Türk değil, Türkiye'de yetişmiş olmakla uzak yakın ilgisi yok, ama başarılı sporcuları Türk vatandaşlığına alarak, onlara belli avantajlar da sağlayarak, Türkiye adına madalyalar kazanmak!.."

Neden bu Ali Cengiz oyunu?..

Eee, boşuna mı, "bizim dönemimizde sporda büyük atılımlar yaptık" kandırmacası!..

Derken yirmi gün kadar önce aniden bir haber...

"2017'den beri Basketbol Milli Takımı antrenörü olan Ufuk Sarıca Basketbol Federasyonu tarafından görevden alınıyor!.."

Beklenmeyen bir karar, sürpriz bir gelişme...

Birkaç gün önce öğreniyorum ki...

"Ufuk Sarıca Larkin'in milli takımda oynamasını istemiyor."

Gerekçesi çok makul ve yapıcı:

"Oyuncularımızı biz kendimiz yetiştirmeliyiz, yabancı oyuncuları Türk vatandaşı yaparak, milli takım oluşturmak doğru bir adım değildir...

Bu yöntemle bizim basketbolumuz gelişmez."

Oysa, Erdoğan "Larkin milli takımda oynayacak" diyor!..

Basketbolu Ufuk Sarıca mı bilecek, Erdoğan mı?..

"Reis" emretmiş", Ufuk Sarıca da, kim oluyor?

Basketbol Federasyonu durumdan vazife çıkartıyor ve Ufuk Sarıca'nın görevine son veriliyor!..

Artık sıradan hale gelmiş garipliklere bir yenisi ekleniyor.