5 Temmuz 2023 gece yarısı saat 01.58.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi 2021/6 esas sayılı dosya hakkında karar veriyor.
Dosya adı Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) olarak değiştirilen Yeşil Sol Parti milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile ilgili.
Milletvekili Sırrı Süreyya Önder aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili.
Yani, Meclis'i yönetiyor.
Önceki gün o yönetirken Meclis'te bir dilekten söz ediliyor:
"Bütün partilerden oluşan bir milletvekili heyeti Gazze'ye gitsin!.."
Filistin halkı ile dayanışma adına.
"Ben gidemem"
Sırrı Süreyya Önder, insan nasıl niteleyeceğini bilemiyor, akla hayale sığmaz bir açıklama yapıyor:
"Gitmeyi çok isterim ama, benim yurt dışı yasağım var. Ben Meclis Başkanvekiliyim, benimkini mahkeme koydu.
Grubumuzun 15 milletvekili İçişleri Bakanlığındaki bir bürokratın imzasıyla, hakkında hiçbir mahkeme kararı yok, onların da yurt dışına çıkma yasağı var. Sadece kendilerinin değil, çocuklarının, eşlerinin, birinci derece yakınlarının da pasaportlarında tahdit var.
Bir bürokrat kendisini yargının üzerinde konuşlandırarak, milletvekilinin seyahat özgürlüğünü kısıtlayabiliyor.
Bunun bütün Meclis'in sorunu olması gerektiğini düşünüyorum".
NE?..
MİLLETVEKİLLERİNİN YURT DIŞINA ÇIKIŞ YASAĞI MI VAR?..
BUNU DA GÖRDÜK!..
DÜNYA HUKUK TARİHİNE GEÇECEK, EŞSİZ BİR ÖRNEK!..
Önder yargılanıyor
Yukarıda sayısını ve tarihini verdiğim dosyaya göre, Sırrı Süreyya yargılanıyor, özetle:
"... Silahlı terör örgütüne üye olmak ve devletin birliğini, ülkenin bütünlüğünü bozma suçu ile bu suçun işlenmesi sırasında işlendiği iddia olunan suçlardan dolayı mahkememizce yargılandığı anlaşılmaktadır.
(...)Sanığın işlediği iddia edilen faaliyetlerin TCK 302. maddesinde suç olarak düzenlendiği görülmektedir".
Durdurma başvurusuna ret
Sırrı Süreyya milletvekili seçilince, mahkemeye başvuruyor:
"Milletvekili seçildim, yargılama durdurulsun!.."
Öyle ya!..
Aynı dosyadan devam ediyorum:
"Anayasanın 83/2 maddesinde belirtildiği üzere, seçimden önce soruşturmasına başlatıldığı ve Anayasanın 14. maddesinde yer alan istisna kapsamında kaldığı anlaşılmakla, sanık Sırrı Süreyya Önder hakkında yargılamanın durma taleplerinin REDDİNE..."
Mahkeme, "sen milletvekili seçilsen bile, bu devlete karşı işlenmiş suçtur, yargılanman durmayacak" diyor.
Yurt dışı yasağı
Şimdi ikinci perde.
Sırrı Süreyya'nın adli kontrol, yani yurt dışına çıkış yasağı var. Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi şunu ekliyor:
"Adli kontrol kararının kaldırılması talebinin REDDİNE.."
Mahkeme hem yargılamayı devam ettiriyor, hem yurt dışı yasağını kaldırmıyor.
Büyük ve koyu harflerle yazdığım "REDDİNE" sözcüğü, mahkeme kararında nasıl yazılmış ise, ben de öyle aktarıyorum, tutanaktaki gibi.
Belgelenmesi halinde
Mahkeme yurt dışı yasağına istisna getiriyor, tutanaktan:
"Sanığın milletvekili seçilmesi nedeniyle TBMM çalışmaları kapsamında yurt dışına çıkması gerektiğinde, bu hususu belgelendirdiği takdirde, yurt dışına çıkmasına izin verilmesine..."
Elini kollunu sallayarak, "ben yurt dışına gidiyorum" derse, gidemez!..
"Ancak, Meclis'ten görevli olduğuna ilişkin belge getirmesi gerek!.."
15 milletvekili skandalı
Sırrı Süreyya'nın dosyası özetle böyle.
Bir de, yine onun dile getirdiği diğer skandal var:
"Haklarında mahkeme yok ama, İçişleri Bakanlığı kararıyla 15 milletvekili hakkında da, yurt dışına çıkış yasağı var".
Üstelik bu yasağa eşleri, çocukları dahil!..
Artık yasalardan, Anayasadan söz etmek çoktan geride kalmış, hukuk devleti, kuvvetler ayrılığı bu ülkede çoktan lüks olmuş!..
Bunları son yıllarda sayısız olayda sık sık yaşıyoruz, bu örneklere her gün akla hayale sığmaz yenileri ekleniyor.
Farklı tepkiler
Karşımızda evrensel hukukun temelini oluşturan, 2.770 yıl öncesinin Roma Hukuku'na taş çıkartan, trajikomik bir örnek var.
Partileri adına konuşan İyi Parti'den Dursun Müsavat Dervişoğlu ile CHP'den Burcu Köksal "bu hukuk garabetinin derhal değiştirilmesi gerekir" diyerek, tepkilerini gösteriyor.
Ya AKP ve MHP temsilcileri?..
Onlardan ses yok!..
Onların sessizliği, yönettikleri Türkiye'de hukuk skandallarının kanıtı.
Fikret ilkiz'e teşekkür
Ve bir not.
Sevgili dostum, değerli hukukçu, avukat Fikret İlkiz'e teşekkür ederim.
Sırrı Süreyya olayını dün onunla konuşurken, kendisinde ilgili dosyanın bulunduğunu söyledi, sonra da o dosyayı bana gönderdi.
Benim özetini aktardığım bilgiler Fikret İlkiz'in gönderdiği dosyadan.
Benzeri dosyalar binlerce insanın canını yakıyor.
Yalçın Doğan kimdir?Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca'dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |