Yalçın Doğan

27 Mart 2018

Silah satmanın son modeli: Casus savaşı

Trump ne yaptığını bilmeyen, ne yapacağı bilinmeyen biri. Putin tam bir poker ve satranç oyuncusu

Bu işten en çok silah tüccarları kazançlı çıkar.

Yavaş yavaş taşan, başta şöyle bir dikkat çeken ama, pek de önemsenmeyen, ardından bütün kasabayı su altında bırakan nehir gibi.

İngiltere ile Rusya arasındaki casus savaşı.

Kısa süre önce İngiltere’nin Salisbury kentinde yaşamakta olan eski iki taraflı Rus ajan Sergey Skripal ve kızı zehirleniyor. İkisi de, son anda ölümden dönüyor.

Zehirlenme olayının ertesine, İngiltere Başbakanı “araştırdık, bu zehir sadece Rusya’da bir firma tarafından üretiliyor” diyor ve İngiltere’de yaşayan yirmi üç Rus diplomatını sınır dışı ediyor. Putin’i ağır biçimde suçlayarak, Putin’in “zehirleme işini Rusya’daki Cumhurbaşkanlığı seçiminde kullanmak üzere tezgahladığı” iddiasıyla.

Putin bu iddiayı “gülünç” bulduğunu açıklıyor, “seçime giderken benim başımı kaşıyacak vaktim yok, onunla mı uğraşacağım” diyerek.

Devreye ABD ve AB giriyor

Tam herkes Rusya ile İngiltere arasındaki “diplomatik kirizi” unutacağı sırada, dün müthiş bir diplomatik patlama yaşanıyor.

“Diplomatik kriz” bir anda “casusluk krizine” dönüşüyor.

Amerika altmış Rus diplomatını “casuslukla” suçlayarak, sınır dışı etme kararı veriyor.

Bir saat içinde Amerika’yı Kanada ve Ukrayna ile birlikte on dört AB üyesi izliyor. Aralarında Almanya, Fransa ve İtalya’nın de yer aldığı ön dört AB ülkesi, ilerleyen saatlerde ülke sayısı daha da artabilir, birer, ikişer Rus diplomatını “casus” suçlamasıyla sınır dışı etme kararını ilan ediyor.

Başlangıçta İngiltere yirmi üç Rus diplomatını ülkesinden ihraç ederken, aslında “casusluk” suçlaması ikinci planda.

Ama, şimdi “casus da casus” sözlerinden geçilmiyor.

O Rus diplomatlar gerçekten casusluk faaliyeti de yürütüyorlar ise, sanki yıllardır o ülkelerde faaliyet göstermiyormuş gibi. Sanki o ülkeler “o Rus casusları” bilmiyormuş gibi.

Düğmeye Trump bastı

Amerika...

Her dönemde, Amerikan ekonomisinin gelişmesi, Amerika’da refahın artması dünyanın herhangi bir yerinde savaşların patlamasına ve buna Amerika’nın müdahale etmesine bağlı.

Amerikan ekonomisi tüketime bağlı gelişiyor, tüketimin ana kanallarından biri silah endüstrisi. Silah endüstrisi Amerika’da en az iki yüz yan sektörü besliyor. Savaş çıktıkça, Amerikan refahı artıyor.

Biz bu filmi İkinci Dünya Savaşı’ndan beri izliyoruz.

1950’lerde Kore’den başlayarak, Vietnam, Orta Doğu, Irak ve Suriye savaşları, Güney Amerika diktatörlükleri hep Amerikan damgasını taşıyor.

Hepsinde de, farklı gerekçeler. İnsani cımbızlar eşliğinde.

Rusya da rahat durmuyor. Afganistan’ı işgal eden ve yine kriz yaratan Ruslar.

Bu kez Trump ülkesinde aniden altmış Rus casusu keşfediyor.

Ve onları sınır dışı etme kararı veriyor.

Putin ve 3.3 milyar insan

Sanıyorum Almanya’da yapılan son bir araştırma var.

Dünyada üç milyar üç yüz milyon insan otokratik yönetim altında, yani baskı altında ve demokrasiden uzak bir biçimde yaşıyor. 129 ülkenin 58’inde demokrasi ya yok ya çok sınırlı.

Yıllardır demokrasiden uzak yaşayan ülkeler ve insanlar var. Ancak, bu ilk kez bu ölçüde yüksek bir rakama, üç milyar üç yüz milyon insana yükseliyor.

Demokrasiye uzak, otokratik yönetim altında bulunan ülkelerin önemli çoğunluğunda silah var, silah satın almaya eğilim var, ekonomik refah ise hayli geri.

Demokrasiye uzak ülkeler arasında Rusya ve Çin de var. Yani, o üç milyar üç yüz milyon insanın yaklaşık yarısı Rusya ve Çin’de yaşıyor. Rusya’da yaklaşık 150 milyon, Çin’de yaklaşık bir milyar 400 milyon insan. Gerisi Orta Doğu, Afrika, Orta Asya ve Doğu Avrupa’da.

Batı demokrasiye uzak, otoriter yönetimler altında yaşayan ülkelerdeki bu durumdan Rusya’yı sorumlu tutuyor.

Amerika için bulunmaz fırsat

Bu ülkelerle Rusya arasındaki ticari ve diplomatik ilişkilerin yoğunluğuna dikkat çekiyor.

Ancak, bu durum Amerika için bulunmaz fırsat.

O ülkelere silah satmak için tam zamanı.

Rusya için de öyle.

Dünyanın çeşitli yörelerinde çıkan savaşların perde arkasında hep Rus -Amerikan çatışması var. Ama, perde arkasında.

Önde cephede ise, Rus ve Amerikan silahları cirit atıyor.

Şimdi “casus krizi” pek çok ülkede, yeni bir silahlanma eğilimi açacak. Kendini korumak içgüdüsü ateşlenecek.

Amerika da silah satacak, Rusya da... Bazı AB ülkeleri de...

Bu bugünden yarına olmayabilir ama, önünde sonunda olur.

“Casus savaşı” bir de bakmışız ki, yeni bir “soğuk savaş” yaratmış.

Soğuk savaş, tıpkı bildiğimiz savaş gibi, silahlanmanın aynen olduğu savaş.

Rusya’nın kozu

Diplomatik anlamda Rusya da sınır dışı etmelere karşılık verecek.

Ama, onun asıl ve çok önemli bir kozu var:

Enerji... Doğalgaz ve petrol...

Hele de, doğalgaz Avrupa’yı ısıtan, önemli AB ülkelerinin endüstrisini besleyen ana hammadde.

Daha önce Ukrayna krizinde yaşıyoruz. Ukrayna Rusya ile bozuştuğunda, Putin önce doğalgaz vanalarını kapatıyor.

Uluslararası anlaşmalar olsa bile, bir açıyor, bir kapatıyor, karşıdakinin canını çıkartıyor.

Trump ne yaptığını bilmeyen, ne yapacağı bilinmeyen biri. Putin tam bir poker ve satranç oyuncusu. Tehlikeli olan Trump.

O şimdi “bu casus karmaşasında kime, ne silah satarım” hesabında.

Putin de öyle, ama o saman altından vaziyetinde.