Yalçın Doğan

17 Ekim 2024

Osman, yarın yedi yıl bitiyor!..

Duruşmalar devam ederken tahliye talepleri sürekli geri çevriliyor, ya mahkeme heyeti değişiyor ya Gezi davasına bakan yargıçlardan biri AKP milletvekili aday adayı çıkıyor ya da... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi “hak ihlali vardır, derhal tahliye edilmelidir” kararı vermesine rağmen, hem de iki kez, o karar Anayasa’ya aykırı olarak uygulanmıyor

Gezi tutuklusu Osman Kavala

Geçen yıl 6 Şubat deprem felaketini yaşadığımızda, senin ne düşündüğünü tahmin edebiliyorum.

Hapiste olmasaydın, aynı gün doğru deprem bölgesine koşardın!..  Oradaki insanlara yardım etmek için!..

Kırk yıldır senin sivil toplum adına çeşitli alanlarda yürüttüğün faaliyetlere bakınca, böyle bir tahminde bulunmak zor değil. 1999 Yalova depremi sonrasında oradaki insanlara nasıl yardım etmeye çalıştığını herkes anlatıyor.

TEMA, Tarih Vakfı, TESEV, çeşitli siyasal ve sosyal araştırma enstitüleri gibi sivil toplum kuruluşlarının ya kurucu üyesi ya yönetim kurulu ya da danışma kurulu üyesisin. Belgesel, konser, sergi gibi sanat faaliyetlerine destek olmanın yanı sıra, bir yandan yurt içinde kültürel mirasa sahip çıkmak, çeşitli illerde sanat merkezleri kurmak, diğer yandan da Avrupa’da benzer işleve sahip sivil toplum kuruluşlarıyla bağ kurmak senin hayatının odağını oluşturuyor.

Gezi tutuklusu

Kim bu adam?.. Kim bu Osman?..

Kim olduğunu yukarıda anlatıyorum, bugün onu herkes Gezi davası tutuklusu Osman Kavala olarak tanıyor.

18 Ekim 2017’de gözaltına alınıyor. On üç gün gözaltında kalıyor, hiç olağan değil. Olağan ve normal olmayan her şey daha ilk günden başlıyor.

31 Ekim 2017’de emniyette sorgusu yapılıyor.

1 Kasım 2017’de savcılık tarafından ifadesi alınmadan tutuklamaya sevk ediliyor. Aynı gün

“Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasına engellemeye teşebbüs” suçlamasıyla tutuklanıyor.

2017 ve 2018 yılları geride kalıyor, hakkında iddianame ancak 19 Şubat 2019’da düzenleniyor, gözaltına alındıktan on altı ay sonra.

Osman Kavala’nın avukatları duruşmaya ilk kez 30 Nisan 2019’da katılıyor.

Kendisi ise, yargıç karşısına ilk kez 24 Haziran 2019’da çıkıyor, tutuklandıktan yirmi ay sonra!..

Benzeri görülmemiş bir süreç.

Duruşmalar devam ederken tahliye talepleri sürekli geri çevriliyor, ya mahkeme heyeti değişiyor ya Gezi davasına bakan yargıçlardan biri AKP milletvekili aday adayı çıkıyor ya da...

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi “hak ihlali vardır, derhal tahliye edilmelidir” kararı vermesine rağmen, hem de iki kez, o karar Anayasa’ya aykırı olarak uygulanmıyor.

Gezi direnişinden bir kare

1894 Fransa

Kimse Emile Zola değil, ama bugün Türkiye’de bir Dreyfus var.

Yıl 1894. Fransa’da Dreyfus isimli bir subay casusluktan tutuklanıyor. Bütün kanıtlar onun suçsuzluğunu gösterdiği halde, Dreyfus serbest bırakılmıyor.

O sırada ünlü Fransız yazar Emile Zola bir gazetede Fransa Cumhurbaşkanı Felix Faure’a bir mektup yazıyor.

“Suçluyorum” başlığı taşıyan mektup birinci sayfada manşetten koskoca harflerle yayınlanıyor. Zola yazısında bazı yetkililerin görevlerini kötüye kullandıklarını belirterek, Dreyfus’un yeniden yargılanmasını istiyor.

Bu kez Zola aleyhine hakaret davası açılıyor ama, o dava beraatle sonuçlanıyor.

Mektup Fransa’da büyük yankı yaratıyor, Dreyfus yeniden yargılanıyor ve 1906’da beraat ediyor. Sökülen rütbesi törenle yeniden takılıyor, üstelik kendisine, Fransa’nın en büyük nişanı Legion d’honneur nişanı veriliyor. 

Hayat böyle bir şey Osman!..

Alfred Dreyfus

Türkiye’nin üyeliği tartışılıyor

Bugün Osman Kavala’nın hukuka aykırı olarak, elde somut kanıt olmaksızın tutuklu kalmasını dünyada pek çok ülke biliyor, o ülkeleri yöneten Cumhurbaşkanları, Başbakanlar ikili görüşmelerde ve basın toplantılarında “Kavala neden hapiste” sorusunu defalarca yöneltiyor.

Oradaki sivil toplum örgütleri Kavala’ya çeşitli insan hakları ödülleri veriyor.

Günümüzde Kavala olayı öyle hale geliyor ki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamaması nedeniyle Avrupa Konseyi’nde Türkiye’nin üyeliği tartışmaya açılıyor. Üyeliğin askıya alınmasının ciddi siyasi ve ekonomik sonuçlar doğuracağını Ankara elbette biliyor ama, Kavala’nın tahliyesi yönünde henüz bir gelişme yok.

Avrupa Konseyi’nde Türkiye’yi temsil edenlerden AKP Milletvekili Tuğrul Türkeş olayın ciddiyetini sürekli anlatıyor, Kavala’nın ve diğer Gezi tutuklularının bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini her ortamda dile getiriyor. Bir süre önce Kavala ile diğer Gezi tutukluları Can Atalay, Tayfun Kahraman, Çiğdem Mater Utku ve Mine Özerden’i hapisanede ziyaret ediyor.

Onlar da iki buçuk yıldır tutuklu. Onlarla da ilgili elde “suç” oluşturan hiçbir kanıt yok.

Bir değil, Kavala ile beş Dreyfus var.

Osman Kavala

Hep olumlu yaklaşım

Osman;

Yarın 18 Ekim 2024. Senin tutuklanman üzerinden tam yedi yıl geçmiş. Yedi yıl!.. Bunu elbette sana değil, herkese hatırlatmak istiyorum.

Yedi yılda ve aslında daha başından itibaren olay hukuktan kopmuş, siyasi hale gelmiş.

Yedi yılda yine de bütün aykırılıklara rağmen, verdiğin hukuk mücadelesinin, dik duruşunun yurt içinde ve dışında herkes farkında.

Her tahliye talebinin geri çevrilmesinden sonra hukukun elbet üstün geleceği umudunu koruyorsun. Biz de öyle.

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.