"Bir yazı ya da haber, örgüte yardım ve yataklık için delil sayılamaz."
Yargıtay 16. Dairesinin Cumhuriyet'te çalışan arkadaşlarımız için verilen cezanın "hak ihlali" olduğuna ilişkin kararından bir cümle bu.
Delil sayılmadığı halde, bu suçlamadan dolayı gazeteci, akademisyen ya da bir başka meslekten o kadar çok insan hapis yatıyor ki... Oysa, Yargıtay bunun "suç olmadığına" karar veriyor.
Neden suç değil?..
"Basının görevi muhalefet etmektir ve bu ifade özgürlüğünün devamıdır. Dolayısıyla, muhalefet etmek yardım ve yataklık için delil sayılamaz."
Çünkü, muhalefet etmek, eleştirmek ‘ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü kapsamında" da onun için suç değil, diyor Yargıtay.
"Tartışma konusu suçlar bakımından, cezalandırılan eylemlerin düşünce ve ifadeler değil ve fakat düşünceleri gerçekleştirme yöntemi olduğu her türlü tartışmadan varestedir."
Aynı kararda bir kez daha düşünce ve ifade özgürlüğünü vurguluyor.
Daha geniş çerçevede, basını da aşan biçimde, herkes istediğini düşünür ve söyler, ben ona bakmam, ceza olması için uygulamaya, yani eyleme bakmak gerekir, diyor Yargıtay.
"Örgüte yataklık" mevzusu
Yargıtay 16. Dairesi'nin Cumhuriyet çalışanları ile ilgili verdiği karar, "hiç bir eyleme katılmadan örgüte yardım ve yataklık iddiasıyla hapis yatanlara" müjde veriyor.
"Eylem gerekir eylem" diyor da, dönüp dolaşıp aynı vurguda ısrar ediyor. O kadar ki:
"Kişi örgütün işlediği somut fikri bilmese de, örgüte olduğunu söylediği yardımın örgüt yararına kullanıldığını bilmeli ve bu irade ile hareket etmelidir."
Son yıllarda "örgüte yardım ve yataklık" iddiaları üzerinden o kadar çok kişinin canı yanıyor ki, Yargıtay bütün bunları bir kalemde siliyor.
Ve hatta:
"İnsani mülahazalarla yapılan yardımlar örgüte yardım suçunu oluşturmaz."
Burada bir ayrım yapıyor. Nedir "insani yardım"?..
Belki sağlık yardımı, belki gıda yardımı?.. Kime?.. "Örgüte!.."
Bu yardımları bile, suç kabul etmiyor, çünkü insani yardımda terör eylemi yok, insani yardımları örgüte yardım ve yataklık faslının dışında tutuyor Yargıtay 16. Dairesi.
Bu kararın çok, ama çok önemli bir sonucu var:
"Hiç bir eyleme karışmadan, örgüte yardım ve yataklık iddiasıyla ceza alanların hepsinin cezası bu saatten sonra geçersiz."
Yargıtay bu karara varırken, sürekli Anayasa Mahkemesi ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ilgili kararlarına gönderme yapıyor. Böylelikle:
Yıllardır yerlerde sürünen düşünce ve ifade özgürlüğü yeniden ayağa kalkmış oluyor.
"Sen şunu yazdın, gir içeri", "sen şunu söyledin, yürü içeri", "sen şu bildiriye imza attın, o zaman işinden atıldın, yürü mahkemeye..."
Bu yönde binlerce uygulama var, onların hiç biri artık "suç" değil.
Fikret İlkiz: Hepsi çıkmalı
Yargıtay 16. Dairesi'nin bu kararı öyle önemli ki, akla anında şu soruyu getiriyor:
"Örgütle hiç bir bağlantısı olmadığı halde, örgüte yardım ve yataklık suçlamasıyla hapis yatan, yani eyleme katılmayan, anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüsle suçlanan onca insan için bu karar ne ifade ediyor?.."
Zaten Cumhuriyet'teki arkadaşlarımız bu gerekçe ile tahliye ediliyor. Soruyu değerli ceza avukatı Fikret İlkiz'e danıştığımda, İlkiz:
"Bu suçlamayla hapis yatanların tamamının derhal serbest bırakılması gerekir."
"Tamamı" derken?..
Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak, Osman Kavala, Mümtazer Türköne ile ne kadar gazeteci ve akademisyen varsa...
İlkiz bunu kendiliğinden yorumlamıyor, yine Yargıtay'ın aynı kararına gönderme yapıyor, kararın bir yerinde Yargıtay:
"Asıl olanın haksız ve ölçüsüz bir müdahaleye maruz bırakılan temel hakkın bir an önce teslimi olduğuna göre, diğer tartışma ve çatışmaların bu değerin önüne geçmesine hukuk düzeni izin vermez."
Bu kadar açık!.. Avam dille, yani şu:
"Eyyy, bu yönde karar veren mahkemeler, ben Cumhuriyet çalışanlarının tahliyesine karar verdim, şimdi siz de derhal o tutukluları serbest bırakın!.."
Hatta, bir adım daha atıyor Yargıtay:
"Hakkaniyet ve eşitlik ilkesi nedeniyle, kararlarını temyiz etmeyenlerin de bu karardan yararlanmaları gerekir, hüküm onlara da sirayet eder."
- Bu saatten sonra Osman Kavala, Ahmet Altan, Nazlı Ilıcak ve ne kadar hapis insan varsa, hepsinin derhal tahliyesi gerekiyor.
- O davaların hepsinin düşmesi gerekiyor. Çünkü, o davalar artık çökmüş bulunuyor.
- Bildirilere imza atan akademisyenlerin tamamının tek bir kararla davalarının takipsizlikle sona ermesi gerekiyor.
- Bu hüküm çerçevesinde, ifade özgürlüğüne girdiği için "Erdoğan'a hakaret" davalarının da düşmesi gerekiyor.
Hiç beklemeden, hukuksuz yere hapis yatan onca insanın derhal tahliyesi şart.