"İklim değişikliğine karşı mücadele etmek, iklimi korumak insan hakkıdır."
Tersinden okursak...
"İklim korumasına aykırı tutum insan hakkı ihlalidir."
En yüksek mahkeme Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) İsviçreli çevreci bir sivil toplum kuruluşunun başvurusunu yerinde buluyor ve...
İklim değişikliğine karşı mücadelede yetersiz kaldığı için İsviçre'yi mahkûm ediyor. İsviçre gibi, dağı taşı yeşil ve ormanlarla kaplı, dünyanın en uygar ülkelerinden birini!..
Bu iklim değişikliğine karşı duyarsızlığı mahkûm eden ilk AİHM kararı.
İki ay önce ilan edilen bu karar Türkiye'de yeteri kadar yankılanmıyor.
Nasıl yankılansın ki!...
Hak ihlalelerinin saptandığı önemli siyasi davalarda AİHM kararlarını hiçe sayan Türkiye, iklim değişikliği ile ilgili kararı mı ciddiye alacak?..
AİHM'e göre:
"İklim değişikliğine karşı yetersiz mücadele Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel hayatı ve aile hayatını garanti altına alan maddesini ihlal etmektir."
Türkiye ve Rusya
AİHM'in bu kararından sonra Batı basınında yer alan yorumlarda Türkiye'nin de adı geçiyor.
Bir Alman TV'sinde:
"AİHM kararları üye 46 ülkeyi bağlamaktadır.
O bağlamda, Rusya ve Türkiye gibi AİHM kararlarını uygulamayan ülkelere, iklim değişikliğine karşı önlem almadıkları gerekçesiyle yaptırımlar gelebilir."
Ankara'nın aklına gelmeyecek bir alanda 46 üye arasında iki ülke sayılıyor, Rusya ve Türkiye.
"Bu iki ülke AİHM kararlarını dikkate almıyor" başlığı ile.
AİHM'in Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş kararlarını uygulamayışı her yerde Türkiye'nin karşısına çıkıyor.
Danıştay'dan ret
Paris İklim Anlaşması...
İklim değişiklikliğine karşı önlemler içeren anlaşmada, Türkiye'nin de imzası var. İmza atan her devlet iklim değişikliğine ilişkin kendi planını sunuyor.
AİHM'in İsviçre'yi mahkûm eden kararı iki ay önce.
Türkiye'de ise, bir yıl önce Mayıs 2023'te üç genç...
Türkiye'nin sunduğu planın yetersiz olduğu iddiasıyla Danıştay'da dava açıyor.
AİHM'in kararı gibi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin özel hayatı koruyan maddesinin ihlal edildiği gerekçesiyle.
İki üye karara muhalefet etse de, Danıştay davayı reddediyor, dava dilekçesini Cumhurbaşkanlığı ile Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı'na iletmiyor.
Yeni model
Bugün Türkiye'de çevreyi koruma ve iklim değişikliğine karşı ne yapıldığını bilen var mı?..
Var.
Yirmi iki yıllık AKP iktidarında çevre talan ediliyor.
Çevre talan edilirken, iklim değişikliği ile mücadele mümkün mü?..
Yeni bir model var:
Ekoturizm.
İmara kapalı bölgelerde
Nedir bu?..
Çevreyi koruyan, yerel halkın refahını düşünen, bozulmamış doğal alanlara seyahat anlamında turizm türü.
Can alıcı noktası:
İmara kapalı, imar izni olmayan yerlerde.
Doğayı koruyarak seyahat etmek, bir turizm türü olarak.
Çanakkale örneği
Kağıt üstünde masum görünüyor.
Ya uygulama?..
Çanakkale ve yöresinden taze bir örnek var.
Antik kent Assos dolayında, Kadırga ve Behramkale yolu üzerinde, ormanlık arazide...
Çevreyi talan edecek bir girişim var.
Girişimin başlığı "ekoturizm."
Ancak, ekoturizmle taban tabana ters bir uygulama başlamak üzere.
Henüz kazma vurulmuş değil.
Ne var ki...
İmara kapalı alanlara imar izni verilmek üzere, ormanların içine villalar!..
Orman ve orman
Büyük kentlerde betonlaşmayı durdurmanın yanı sıra...
İklim değişikliğine karşı mücadelede en etkin doğal varlıkların başında ormanlar geliyor.
Son yirmi yılda ormanların nasıl talan edildiğini hep birlikte yaşıyoruz.
Akbelen, Cerrattepe, Bolu, İzmir, Hopa, Tarsus, Marmaris, Istrancalar orman katliamında ilk anda akla gelen simge yerler.
Her yaz mevsiminde olduğu gibi, bu yıl da ormanlar yine cayır cayır yanıyor. Son üç gündür Çanakkale, Diyarbakır ve Mardin'de orman yangınlarının feci örneklerini yaşıyoruz. Hayatlarını kaybeden insanlar, telef olan yüzlerce hayvan.
Yangınların sebebi?.. Dikkatsizlik ya da bile bile!..
Baştan sona bozulan ekonomi, hukuk, sağlık, eğitim ve siyasi rejimi yeni bir iktidarla belli bir sürede onarmak mümkün.
Ya çevreyi?..
Otuz yıl, kırk yıl, elli yıl, kaç yılda düzeltebilirsiniz?..
AİHM'den Ankara'ya bu yönde de bir uyarı sürpriz olmaz.
Yalçın Doğan kimdir?Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi'ni, 1969'da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi. Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet'te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı. 1989'da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet'te önce Yayın Koordinatörü, 1999'da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003'te Hürriyet Gazetesi'nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24'te köşe yazarlığına devam ediyor. Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'in çeşitli ödülleri yanında, 2014'te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV'nin 'Kırılmayan Kalemler' ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı. Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almancadan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir. |