Yalçın Doğan

20 Nisan 2021

Neresinden tutsan, elinde kalan bir ülke ama ille de adalet

Ekonomik facia dizisi... İşsizlik... Tarımsal çöküş... Döviz bunalımı... Enflasyon... Yoksulluk... Yolsuzluk iddiaları... Son 19 yılda 190 kez değiştirilen Kamu İhale Yasası... Bir yanda da, alabildiğine israf ve lüks hayatlar... Ve de çevre talanı...

Mahkeme tam karar vermek üzere iken...

"Mahkeme başkanı değişiyor!.."

Yeni oluşan mahkeme beklentinin çok altında ceza veriyor.

Yargıtay 12. Dairesi "Olmaz öyle şey, burada kasıt var" diyerek ve "oy birliği ile, beş üyenin katılımıyla" yerel mahkemenin kararını bozuyor:

"Sanıkların 301 kişiyi olası kasıtla öldürme, 162 kişiyi olası kasıtla yaralama suçundan yargılanması gerekir."

Yerel mahkeme tam karar verecek iken, mahkeme başkanı değişiyor ya...

"Yargıtay 12. Dairesinde de, beş üyeden üçü değişiyor, bu üç üyenin kararıyla, mahkeme kendi kararını bozuyor!.."

2013 Mayıs ayında Soma'da 301 işçinin ölümüyle sonuçlanan maden cinayetinde.

Cinayeti (faciayı) ve mahkemelerdeki bu değişiklikleri günü gününe izleyen CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel bu bilgileri verdikten sonra ekliyor:

"Tutuklu hiçbir sanık yok artık."

301 işçi hayatını kaybediyor, sorumlu tek bir kişi yok ve hepsi serbest!..

"Adalet yerini bulmuyor... Adalet yerini bulmuyor... Adalet yerini bulmuyor..."

Çorlu 8 Temmuz 2018

Tren kazası... 25 kişi hayatını kaybediyor, 317 kişi yaralanıyor.

Üç ay sonra,sade suya tirit bir bilirkişi raporu...

28 Şubat 2019, Çorlu Cumhuriyet Başsavcılığı "siyasetçiler, bürokratlar, TCDD üst yöneticileri hakkında kovuşturmaya gerek yok" kararı veriyor!..

Herkesi aklamaya çabalayan bilirkişi raporuna itiraz, o bilirkişiler hakkında suç duyurusu... Mahkemeye itiraz... Mahkemenin çekilmesi... Bir üst mahkemenin çekilme kararını geri çevirmesi...

Yeni bilirkişi raporu... O rapora göre, "demiryolu yetersiz, mühendislik hizmetlerine uygun değildir".

Bu rapordan sonra dört kişi hakkında dava açılıyor, o dava bir ay önce görülüyor ve 7 Eylül 2021'e erteleniyor.

O kazada eşini ve oğlunu kaybeden Mısra Öz duruşmalar sırasında "bir mucize olsun, adalet bizi bulsun" diye çırpınıyor. Şimdilik "o mucize" yok!..

Ne yazık ki, Mısra Öz kazanın üstünden geçen bin on altıncı günde, "o mucizeyi" beklerken Covid - 19'a yakalanıyor, Türkiye Mısra Öz'ün sağlığına yeniden kavuşmasını diliyor.

"Adalet yerini bulmuyor... Adalet yerini bulmuyor... Adalet yerini bulmuyor..."

Osman Kavala ve Demirtaş

19 Ekim 2017'de gözaltına alınan ve sonra tutuklanan Osman Kavala ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Mayıs 2020'de "hak ihlali var, derhal serbest bırakılmalı" kararı veriyor.

O karar uygulanmıyor!..

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bir kaç kez ve son olarak beş gün önce yeniden "Kavala'nın serbest bırakılmasını öngören AHİM kararı uygulansın" yolunda açıklamasını tekrarlıyor.

"Adalet yerini bulmuyor... Adalet yerini bulmuyor... Adalet yerini bulmuyor..."

Olay mı ararsınız?..

Selahattin Demirtaş hakkında yine AİHM, yine "hak ihlali vardır" diyor, yine "derhal serbest bırakılmalı" diyor... Demirtaş hâlâ hapiste!..

 Bu çarpıcı örnekler gibi, bu ülkede sayısız benzer örnek var, adalet arayan insanlar...

Adaleti bulamayanlar...

Genco Erkal

Binlerce insan hakkını arar ve bulamazken...

Başka haksızlıkların arkası kesilmiyor.

Hiç bir şiddet eylemine katılmadan, sadece ve sadece "düşüncelerini açıkladıkları" için binlerce insan hakkında "Cumhurbaşkanına hakaret" gerekçesiyle davalar açılıyor. Açılan 63 bin 41 davada ki, bu bir dünya rekoru, 9 bin 554 kişi mahkum ediliyor ki, bu da bir dünya rekoru.

Daha önce başka sanatçılara olduğu gibi, şimdi de aynı suçlama nedeniyle Genco Erkal gibi, 83 yaşında, dünya çapında bir sanatçımız için soruşturma açılıyor.

Bu tür olaylar da, "yerini bulmayan adaletin" başka bir perdesi olarak, zihinlerimizde yer ediyor.

O herif yine sahnede

Bunlara karşı...

"Boşanmak yerine, ikinci eş alın" diyerek Medeni Kanunu çiğneyen, saçma sapan sözleriyle, o garip kıyafetiyle ortaya çıkan ve buna rağmen bir zamanlar Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın sekiz ay süreyle özel kalem müdürlüğünü yürüten...

Sonradan GATA Başhekim Yardımcılığına atanan...

Bir meslektaşına saldırmaktan yargılanan şu Ali Edizer denilen herif...

GATA'dan alınıyor, bir ilçe hastanesine veriliyor...

Duramıyor...

Yine saçma sapan sözlerle 128 milyar doları soran insanları tehdit ediyor.

"Ve bu herife hiç bir soruşturma açılmıyor!.."

Adalet yerini bulmadığı gibi, adalet bir de bu tür örneklerle ağır yara alıyor.

Kim ya da kimler bu herifi koruyorsa...

Kendi Bakanlığına satış

İktidar yanlılarına hiçbir biçimde dokunulmuyor ya...

Adalet arayışının en acımasız yanı, "yapanın yanına kar kalıyor ya..."

Son çarpıcı örnek dünkü Karar Gazetesi'nin manşeti:

"Hayırlı İşler Sayın Bakan."

Kim o Bakan?.. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan.

Neden "hayırlı işler?.."

Karar'ın manşetine göre, "başında bulunduğu bakanlığa, kendisine ve eşine ait şirketin dokuz milyon liralık dezenfektan sattığına ilişkin iddia..."

Bu satırların yazıldığı dün öğleden sonraki saate kadar, "Sayın Bakan Ruhsar Pekcan Hanımefendi" henüz bir açıklama yapmıyor.

Salt bu iddia bile, "iddia, iddia" bile, Ruhsar Hanımefendinin o koltukta arık oturmaması gerektiğini çoktan ortaya koyuyor. Bizim siyasal tarihimizde örnekleri var, "iddia üzerine koltuğundan ayrılan bakanlar" var.

Ama, bugün?..

Kendisi istifa etmiyor, peki tamam, ya Tayyip Erdoğan bu iddialardan hiç mi rahatsızlık duymuyor ve görevden almıyor?..

Eğer istifa etmez ve Erdoğan onu görevden almaz ise...

Bir kez daha ve çok başka bir pencereden:

"Adalet... Adalet... Adalet..."

Ölümler ve kaçaklar

Bu ülkede adalet Kaf Dağı'nın ardında iken, Covid - 19 vak'a sayısında dünya rekoruna doğru giderken, Türkiye Avrupa'da birinci, dünyada dördüncü ülke.

Hâlâ "biz salgınla mücadelede başarılıyız" nutukları!..

Ve bu arada "belediyeler eliyle yurt dışına resmi pasaportlarla adam kaçırma" marifetleri!..

Ekonomik facia dizisi...

İşsizlik...

Tarımsal çöküş...

Döviz bunalımı...

Enflasyon...

Yoksulluk...

Yolsuzluk iddiaları...

Son 19 yılda 190 kez değiştirilen Kamu İhale Yasası...

Bir yanda da, alabildiğine israf ve lüks hayatlar...

Ve de çevre talanı..

Neresinden tutsan, elinde kalan bir ülke!..