Yalçın Doğan

28 Temmuz 2020

Madem "tantana, provokasyon", neden izin verdin?

Erbaş istifa etmiyorsa, görevden alınmalı!.. O dergi hakkında yasal soruşturma başlatılmalı!..

"Ne zaman Türkiye'de 'aman şeriat geliyor' tantanası koparsalar, arka kapıdan o gün birileri bir - iki milyar dolar götürmüştür hep. Bunun gibi daha önceki yaygaralar, Türkiye'ye 50 - 60 milyar dolara mâl oldu. Çok komik, çok aciz, çok basit, tamamen provoke amaçlı bir haberdi o."

Bu sözler 4 Ağustos 2011 tarihli Aksiyon Dergisi'nde yayımlanıyor. Bu sözler o dergide kendisiyle röportaj yapılan Albayrak Yayın Holding A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanı Mustafa Albayrak'a ait.

Bu sözler çok net:

- "Şeriat geliyor" demek, bir "tantana, yaygara ve provokasyon" imiş!..

- Ayrıca, Mustafa Albayrak çok daha önemli bir vurguda bulunuyor, "şeriat yaygarası koptuğunda, birileri o gün bir, iki milyar dolar götürüyor"!..

"Gerçek Hayat" dergisi

Mustafa Albayrak'ın yönetim kurulu başkanı olduğu Albayrak Yayın Holding'e ait bir dergi var. "Gerçek Hayat" dergisi. O derginin 27 Temmuz - 2 Ağustos sayısının kapağı, hem Arapça, hem Türkçe cüretkar bir çağrıda bulunuyor:

"Hilafet İçin Toplanın."

"Şimdi Değilse, Ne Zaman?.. Sen Değilsen, Kim?.."

Ayasofya'nın ibadete açılması nedeniyle, bu tür çağrılar, sokaklarda gösteriler hızla artıyor. Ayasofya bahanesiyle "hilafet" nöbeti azgın bir hal alıyor, bu çığırtkanlığa savcılar sessiz kalıyor.

"Ne de olsa, düşünce özgürlüğü!.."

Herhangi bir kişi Tayyip Erdoğan'ı eleştiren bir tweet atsa, aradan kaç yıl geçmiş olursa olsun, "düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü" hikâye!.. O kişiye hemen dava açılıyor, göz altına alınıyor, genellikle ceza veriliyor.

Ama, iş "hilafet" çağrısına gelince, hiç bir savcının kılı kıpırdamıyor, en azından bu satırların yazıldığı saate kadar, savcılardan çıt yok!..

Derginin kapağını, Yeni Akit yazarı Abdurrahman Dilipak herhangi bir yorum yapmadan, tweet atarak, paylaşıyor. Normaldir. Paylaşması yetiyor, ayrıca yorum yapmasına gerek yok.

"Bir, iki milyon dolar"

İslamiyette hilafet idari, şeriat hukuki bir yapı. Derginin sahiplerinden Mustafa Albayrak'a, kendi ifadesinden hareketle, sormak gerekiyor:

-Adı geçen dergi 'hilafet çağrısı' yaptığına göre, bu bir provokasyon mudur?.. 'Tantana ve yaygara' mıdır?.. Kendisinin tanımlamasına göre, öyle olduğuna göre, bu tür 'provokasyonların' yayımlanmasına nasıl izin veriyor?..

-Bu gibi 'provokasyonlarda' birilerinin bir, iki milyar dolar götürdüğünü söylediğine göre, hilafet çağrısıyla bugün ya da bu hafta kimler, kaç milyar dolar götürmüş olabilir?..

-Madem bu gibi yayınlar Türkiye'ye bir kaç milyar dolara mâl oluyor, o zaman hilafet çağrısına neden izin veriyor?..

"Finansörü değil, sempatizanı"

Yine Aksiyon dergisindeki röportajında Tayyip Erdoğan'la ilişkisi konusunda sorular soruya Mustafa Albayrak:

"Erdoğan ile geçmişten beri dostluk münasebetlerimiz var. Finansörü değilim, sempatizanıyım."

Daha sonra Erdoğan'ı övüyor ve övgüde pek de frene basmıyor:

"2103 yılına kadar Osmanlı'dan kalan borçlar ödenmemiştir. Türkiye o tarihe kadar dışarıya borçlu kalmıştır. 2013 yılı Mayıs ayında, o dönem Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan tarafından son borç taksidi de ödenmiş Türkiye tarihi borçtan kurtulmuştur."

Övgüde atış serbest!.. At atabildiğin kadar, yanlış mı, doğru mu, önemli değil!..

Doğru bilgi şu, değerli iktisatçı ve maliyeci, Hazine Müsteşarlarından Mahfi Eğilmez'in bu konuda bilimsel bir makalesi var:

"Osmanlı'dan devralınan borçlar Cumhuriyet'in kurulmasıyla birlikte ödenmeye başlıyor ve son borç taksidi 1954 yılında ödeniyor, Osmanlı'dan devralınan borçların ödenmesi, ilk borç 1854 yılında Paris Anlaşması ile olduğuna göre, tam yüz yıl sürüyor. Bugünkü değerlerle hayal edecek olursak, 500 milyar dolarlık borca karşılık geliyor."

Erdoğan da, zaman zaman "biz iktidar olduğumuzda şu yoktu, bu yoktu" diyor ya, borç ödenme konusu da, buna benziyor!.. "Sempatizanı" tarafından!..

Ömer Çelik'ten itiraz

Derginin "hilafet" çağrısı büyük tepki toplayınca, herkes birbirine "ne oluyoruz, nereye gidiyoruz" diyerek, ciddi kaygıya kapılınca, AKP sözcüsü Ömer Çelik açıklama yapıyor:

"Türkiye Cumhuriyeti demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. Bu nitelikleriyle Cumhuriyetimiz hepimizin ortak çatısıdır. Türkiye'nin siyasal rejimiyle ilgili siyasal kamplaşma üretmek yanlıştır. Cumhuriyet tüm nitelikleriyle göz bebeğimizdir. Siyasal rejimimizle ilgili ortaya çıkan sağlıksız tartışma ve kamplaşma Türkiye'nin gündemi değildir.

(...)Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.

(...) Cumhuriyetimiz parlamaya devam edecektir.

(...) Kurtuluş Savaşımızın başkomutanı, devletimizin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve İstiklal Savaşı kahramanlarımızı rahmetle ve saygıyla yad ediyoruz."

Ömer Çelik, sözcü olduğuna göre, partisi adına yaptığı bu açıklama ile AKP Cumhuriyet'e ve Mustafa Kemal'e sahip çıkıyor, Atatürk'ün ölümsüz cümlesi, "Cumhuriyet ilelebet payidar kalacaktır" diyerek, bir kez daha vurguda bulunuyor.

Bu sözlerin inandırıcı olması için:

"O dergi hakkında yasal işlem başlatılmalı!.."

Ve bir "başkan"!...

Ayrıca...

Hilafet çağrıları sürerken, ağzını her açtığında, insanları rahatsız eden, toplumun büyük çoğunluğunu karşısına alan bir Diyanet İşleri Başkanı var bu ülkede!...

Ali Erbaş adındaki bu kişinin son macerası Ayasofya'daki ilk namazda Atatürk'e lanet okuması. Gerçi, sonradan hık, mıkla idare etmeye çalışıyor ancak, tepkiler dinmiyor.

Ve dün Erbaş'ın o "laneti" Diyanetin Internet sitesinden kaldırılıyor.

Ömer Çelik'in açıklaması ile Erbaş'ın lanetinin Internet sitesinden kaldırılması birbiriyle örtüşüyor.

Herhalde "fazla ileri gittik" düşüncesi!..

Kimse aldanmıyor bunlara.

Erbaş derhal istifa etmeli!.. Onun bu kaçıncı macerası ya, kaçıncı bu!..

Ömer Çelik'in sözleri üzerinden, AKP o açıklamalara sadık ise, inanıyor ise:

- Erbaş istifa etmiyorsa, görevden alınmalı!..

- O dergi hakkında yasal soruşturma başlatılmalı!..

Dönemi, idare biçimi, ideolojisi, mantığı, pratiği çoktan tarihe karışmış, en katı İslam ülkelerinde bile, ağıza dahi alınmayan, kimsenin aklına gelmeyen bu saçmalıklar dizisi ile 21. yüzyılda nelerle uğraşıyoruz!..