Yalçın Doğan

01 Mart 2025

Kürt devletinden vazgeçmek: Çağrı PKK’ya, kritik cümle AKP’ye

Pratikte bir başka soru daha var: Zamanlama! PKK önce kendisini feshedecek, AKP demokrasi ve hukuk boyutu çalışmalarına o zaman mı başlayacak?..

Kendi ifadesiyle, “Cumhuriyet Tarihinin en uzun ve kapsamlı isyan ve şiddet hareketi olan PKK’nın...”

Cumhuriyet tarihine Kurtuluş Savaşı dönemini de eklersek, Kürt isyanları Simko İsyanı ile başlıyor, 1919’da.

Bu iki dönemde en fazla bir, iki yıl süren 23 Kürt isyanı var. 1937’de Dersim İsyanı’ndan sonra 1983’te Eruh saldırısıyla başlayan, binlerce insanın ölümüne, milyarlarca dolara mal olan PKK terörü 24. Kürt isyanı, kırk yıldan fazla sürüyor.

PKK’nın doğuş nedeni Öcalan’a göre:

“PKK, Kürt realitesinin inkârı ve başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğmuştur.”

İsmet Paşa’nın ünlü sözü malum:

“Cumhuriyet üç büyük sorunu, komünizm, gericilik ve Kürt sorununu çözememiştir.”

Emperyalizm itirafı

Öcalan çağrısında Türk-Kürt ilişkilerini övüyor: “Kürt-Türk ilişkileri bin yılı aşan tarih boyunca hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüştür.”

O gönüllü ittifakı kim bozuyor?.. Öcalan:

“Kapitalist modernitenin son iki yüz yılı bu ittifakı parçalamayı esas gaye edinmiştir.”

“Kapitalist modernite” diyerek, asıl kavramın etrafında dönüyor.

PKK Türk-Kürt ilişkilerinin bozulmasını, adını anmadan, emperyalist müdahaleye bağlıyor.

“Son iki yüz yıl” dediğine göre, tüm Kürt isyanlarında emperyalizmin parmağı var, kendi kurduğu PKK dahil. Terörün kırk yıl sürmesinin nedeni de bu.

1990’lı yıllar

Öcalan’ın çağrısında dikkat çeken bir başka nokta şu:

“1990’larda reel sosyalizmin iç nedenlerle çöküşü, ülkede kimlik inkarının çözülüşü, ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmeler, PKK’nın anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmıştır.”

Sovyetler’in çöküşü ile birlikte, madem bu gelişmeler, PKK’yı anlamsız kılmış, 1990’lı yıllar “aşırı tekrarla” PKK’nın neden en azgın yılları?

Emperyalist baskıyla mı?

İki çarpıcı çağrı

Bu analizlerden hareketle, bunlar artık geride, Öcalan’ın bugün vardığı iki çok önemli sonuç var:

İlki, PKK’ya fesih çağrısı, silahların bırakılması.

İkincisi ise, “ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik tarihsel toplum sosyolojisine cevap olmamaktadır” diyerek, Kürt Devletinden vazgeçiyor.

Çağrıyı Kürt gruplar ve Avrupa Birliği olumlu karşılarken, Suriye’nin kuzeyindeki Amerikan destekli SDG lideri Mazlum Abdi karşı çıkıyor:

“Çağrı Türkiye’deki iç politikayla ilgili, Suriye’deki Kürtleri ilgilendirmiyor, biz silah bırakmayacağız.”

PYD lideri Salih Müslim ise, olumlu:

“Öcalan’a katılıyoruz. Siyasi grup olarak, faaliyet göstermemize izin verilirse, silahlara gerek kalmaz.”

İş gelip, bundan sonra AKP’nin izleyeceği siyasete dayanıyor.

Metinde olmayan o cümle

O siyasetin ne olacağı, çağrıda yer almayan, Sırrı Süreyya Önder’in Öcalan’dan aktardığı, kritik cümlede yer alıyor:

“Pratikte silahların bırakılması ve PKK’nın kendini feshi demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir.”

Buradaki demokratik siyaset nedir?..

-Kürt realitesinin tanınması.

-Kayyım uygulamalarına son verilmesi.

-Kürt sivil toplum örgütlerinin önünün açılması.

En temel, en can alıcı konu...

Son yıllarda göz ardı edilen, temel hak ve özgürlüklerin iadesi, ifade ve basın özgürlüğü, sadece Kürtler için değil, en geniş anlamda tüm yurttaşlar için.

Günümüz uygulamalarına bakınca, AKP’yi zorlayacak konuların başında bu geliyor.

Yargı bağımsızlığı şart

Hukuki boyuta gelince...

-Anayasaya uyulması.

-Başta Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Selçuk Mızraklı olmak üzere, siyasilerin serbest bırakılması.

-Dağdakilerin ülkeye dönüş koşullarının düzenlenmesi.

-Siyasetçi, sanatçı, akademisyen, gazeteci, kim olursa olsun, insanların “terörle iltisaklıdır” gerekçesiyle gözaltına alınmasına ve tutuklanmasına son verilmesi.

Geçmişte Ankara’da kırmızı halılarda karşılanan Salih Müslim’le röportaj yaptığı için Nevşin Mengü’ye daha dün bir yıl üç ay hapis cezası veriliyor.

Otoriter rejim toplumun kılcal damarlarına öyle işlemiş ki...

Hukuki boyutta asıl sorun belli:

Yargı bağımsızlığı!..

Yargının akla gelebilecek her türlü kurum ve kişilere karşı kullanılmasına son vermek.

Çağrı sadece PKK ile ilgili değil, AKP iktidarına da çağrı.

Zamanlama

Pratikte bir başka soru daha var:

Zamanlama!..

PKK önce kendisini feshedecek, AKP demokrasi ve hukuk boyutu çalışmalarına o zaman mı başlayacak?..

Yoksa, koordineli bir biçimde, her eylem eş zamanlı mı sürecek?..

Bu şu anda bilinmiyor. Bunun için AKP’nin yol haritası çizmesi gerek.

Terörün sonlanması, barışın sağlanması için büyük bir fırsatın ortaya çıktığı kesin, ama henüz fırsat!..

AKP’nin bu fırsatı nasıl kullanacağı, demokrasi için hangi adımları atacağı meselenin düğüm noktası.

Umalım ki, kördüğüme dönüşmesin!..

Kardeşçe yaşamak

Son günlerde DEM Eş Başkanı Tuncer Bakırhan birkaç kez “Öcalan’ın tarihsel bir çağrıda bulunacağını” söylüyor.

O tarihsel çağrı, Kürt devletinden vazgeçmek mi?..

Barış içinde, kardeşçe yaşamak için.