“Hamas terör örgütü değildir, ülkesini işgalden kurtarmak isteyen siyasal bir partidir.”
2011’de bir Amerikan TV’sine verdiği röportajda bu sözleri söyleyen Tayyip Erdoğan inanılmaz eleştiri alıyor, İsrail’de ve Amerika’da. Ancak, tutumunu değiştirmiyor.
Çeşitli Hamas liderlerini Türkiye’de ağırlamaya devam ediyor. O liderlerden Halid Meşal birkaç kez Türkiye’ye geliyor. Meşal bizdeki son 1 Kasım seçimlerinden sonra hem Tayyip Erdoğan’ı, hem Ahmet Davutoğlu’nu arayarak, seçim başarısı nedeniyle kutluyor ve kamuoyuna dileklerini iletiyor:
“Türkiye’de yeniden iktidara gelen AKP’nin Gazze’deki duruma hizmet etmesini bekliyoruz.”
Aralarında su sızmadığına ve AKP yıllardır Hamas’ı dünyanın gözü önünde, hiç sakınmadan desteklediğine göre, bu beklenti doğal.
Karşılıklı kutlama
Bir başka Hamas yetkilisi, Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Haniye 3 Ocak 2012’de Meclis’e AKP gurubuna Erdoğan ile birlikte geliyor.
Erdoğan ile Haniye’nin elleri havada, birbirine kenetlenmiş, AKP milletvekillerini birlikte selamlıyorlar. Fotoğraflara bakılırsa, ikisi de, çok memnun. Memnuniyet devam ediyor, 1 Kasım seçimlerinden sonra Haniye, Erdoğan’ı arayarak, kutluyor.
2006’da ise, Hamas Filistin’de seçimleri kazandığında, Erdoğan Hamas’ı kutluyor, Hamas’ın dünyada terör örgütü olarak anılmasına şiddetle karşı çıkıyor, “onlar seçim kazanmış bir parti, seçimle gelmişler, onları herkesin tanıması gerekir” diye açıklamalar yapıyor.
İslami direniş hareketi
Hamas ne?
Özgün adı, Arapça “Harakat al Mukavama al İslamiye”, Hamas bunun kısaltılmışı, Türkçesi “İslami Direniş Hareketi”.
1987’de kuruluyor, Filistin’in İsrail işgalinden kurtarılması amacıyla verilen savaşı “kutsal dini görev” olarak görüyor. Bu kutsal dini görev uğruna eylemlere girişiyor.
Mısır’daki “Müslüman Kardeşler” örgütünün Filistin kanadı.
Tayyip Erdoğan ve AKP bu örgütlere neden bu kadar yakın, örgütlerin isimleri ve amaçları yakınlığı yeteri kadar açıklıyor.
Erdoğan Hamas’a olduğu kadar, Müslüman Kardeşlere de o kadar yakın. Mısır’da Müslüman Kardeşlerin adayı Mursi Cumhurbaşkanı seçildiğinde, ilk kutlayan Tayyip Erdoğan. Mursi askeri darbeyle devrildiğinde, Mısır’la ilişkileri ilk bozan yine Erdoğan.
Gelelim bugüne
Bütün bu hatırlatmaların nedeni var. Türkiye ile İsrail arasındaki anlaşma. İki gün önce Zürih’te gerçekleşiyor.
Türk tarafı “anlaşma süreci devam ediyor” diye açıklarken, İsrail tarafı “anlaşma oldu” diyor.
2010’da Mavi Marmara baskınında dokuz Türk yurttaşını İsrail’in öldürmesiyle başlayan Türk-İsrail gerginliği, bugünkü Türk-Rus gerginliği gibi, zaman zaman şiddetli artışlar gösteriyor. Karşılıklı ağır sözler.
Beş yıl sonra sular durulur gibi oluyor. “Normalleşme süreci” deniyor. Masaya oturuluyor.
Devrede Amerika var.
Anlaşmada Hamas
Anlaşmanın Hamas bağlantılı iki kritik maddesi var.
İlki, yine bir Hamas yetkilisi ile ilgili. Hamas’tan Salih Aruri uzun süredir Türkiye’de yaşıyor, bizimkilerin himayesinde. İsrail’e göre, Aruri üç İsraillinin öldürülmesinden sorumlu.
Şimdi, anlaşmaya göre, Türkiye Aruri’yi sınır dışı edecek. Yıllardır bağrına bastığı Hamas’ı ve onun önemli bir ismini Türkiye şimdi nasıl dışlayacak? Onca kucaklaşma, kutlama, su sızmayan ilişkiye şimdi sırtını nasıl dönecek? Uzun süredir koruduğu birini şimdi nasıl sınır dışına çıkartacak?
İkincisi de, Türkiye İsrail’in Gazze ablukasını kaldırmasından vazgeçecek. 180 derecelik politik değişim. Bugüne kadar söylenenlerin tam tersi, savunulan tezlerin tam zıddı.
Daha bir buçuk ay önce seçim başarısı nedeniyle AKP’yi kutlarken, “AKP’den Gazze’ye hizmet bekleyen” Hamas yetkililerinin yüzüne, AKP şimdi nasıl bakacak?
Yıllardır “Gazze de Gazze, Hamas da Hamas” türküleri söyleyen Erdoğan bir anda bunlardan nasıl vazgeçiyor?
Bana kalırsa, bu bir satış ve bu satış çok zor.
Gerçekten Türkiye bu maddeleri kabul eder mi? Türkiye’nin “anlaşma süreci devam ediyor” diyerek, noktayı koymaması, biraz da bu tereddüdün sonucu.
Mossad devrede
Anlaşmayı dünyaya duyuran İsrail tarafı.
Görüşmelere İsrail adına, Başbakan Netanyahu’nun danışmanı katılıyor. Diğer danışmanları her türlü hazırlığı yürütüyor. Onlar 1996’dan bu yana Netanyahu ile birlikte gelen, birlikte gidenler, onun sadık ekibi, MOSSAD bağlantılı.
Bizimkiler de, AKP’ye sadık ekip, başta seçim döneminde Dışişleri Bakanı bile olan, müsteşar Feridun Sinirlioğlu.
İki tarafından da, güvenilir ekipleri.
Erdoğan memnun mu?
Yine de, ben Erdoğan’ın bu anlaşmadan memnun olduğunu sanmıyorum. Amerika bastırınca, böyle olmak zorunda ama, soru değişmiyor:
Hamas’ı nasıl satacak? Erdoğan son anda anlaşmanın bu maddelerine itiraz ederse, şaşmam.
Hani, tıpkı “çözüm sürecinde” olduğu gibi. Basına açık toplantıda karşılıklı sözler veriliyor, Bakanların ve HDP’lilerin katılımıyla, “çözüm süreci barışla sonuçlandı” derken, iki saat sonra Erdoğan “mutabakat filan yok” diyerek, kestirip atıyor.
İsrail ile anlaşma için böyle bir kestirip atma zor ama, içine sindiğini sanmıyorum. Bozulursa, şaşmam. Bozulmazsa, yine şaşmam, ne de olsa, Amerika ne derse, o.