Elinde bir basketbol topuyla küçük bir çocuk THY uçağında pilot kabininden yolcuların tarafına geçiyor. En önde futbol ilahlarından Messi, onun iki arka koltuğunda basketbol ilahlarından Kobe Bryant oturuyor.
Çocuk önce Messi’yi görüyor, şaşkınlık ve sevinç içinde "Messi’ye" seslenirken, bu kez Kobe’yi görünce, sevinci daha da artıyor. Elindeki basket topunu ikisine de veriyor, onlar da topla çeşitli atraksiyonlara giriyor. Arada Kobe iskambilden şato yapıyor. Bir dakika süren bu sahnenin ardından bir hostes çocuğa dondurma ikram ediyor, reklam film sona eriyor.
Türk Hava Yolları’nın (THY) reklam filmi.
2010 yılında, iki yıl üst üste çekilen bu reklam filminde iki süper yıldız da yer alıyor.
Kobe ve THY açıklamaları
Reklam filminde oynarken Kobe hissiyatını dile getiriyor:
"THY’nin küresel marka elçisi seçildiğim için mutluyum. Türkiye doğal güzellikleri ve binlerce yıllık tarihi açısından zengin bir ülke. Ben bu ihtişamı dünyadaki diğer insanlara ulaştırmakta THY ile işbirliği yaptığım için mutluyum".
Kobe hafta başında bütün dünyayı, sadece spor dünyasını değil, siyaset ve kültür dünyasını da yasa boğan helikopter kazasında hayatını kaybediyor.
THY doğru bir adımla Kobe’yi anıyor:
"THY’nin küresel marka yolculuğundaki marka yüzü eşsiz oyuncu Kobe Bryant’ı ve bize kattıklarını asla unutmayacağız".
Müthiş kariyer
THY’nin marka yüzü olarak Kobe’yi seçmesi iyi bir tercih. O gelmiş geçmiş en büyük basketbol efsanelerinin başında geliyor. Amerikan basketbol profesyonel ligi NBA olarak anılıyor, "National Basketball Association", Türkçesi "Amerikan Basketbol Birleşimi", dünyadaki en değerli basketbol ligi.
Kobe’nin yirmi yıl boyunca "Los Angeles Lakers" formasıyla 1566 maça çıktığı NBA tarihindeki şu kariyerine bakar mısınız:
- İlk beşe çıkan en genç oyuncu, 18 yaşında.
- Toplamda 30 bin sayıyı geçen üç oyuncudan biri.
- Bir maçta 100 sayı atan oyuncu.
- 16 kez en iyi ilk beşte yer alan oyuncu.
- 11 kez en iyi beş savunmada yer alan oyuncusu.
- Bir maçta 10 kez 50 ve üstü sayı atan oyuncu.
- 18 kez yıldız oyuncu anlamında, all-star oyuncusu.
- Beş şampiyonluk yaşayan oyuncu.
- Amerikan milli takımının olimpiyat şampiyonluğunda iki kez altın madalya kazanan oyuncu.
Kobe basketbolu bıraktığı, 2016 yılında 101 - 96 yendikleri Utah - Jazz karşısında çıktığı son maçta 60 sayı atıyor ve NBA’de bir maçta 60 sayı atan en yaşlı basketbolcu unvanıyla sahalara veda ediyor.
En genç iken de, rekor sahibi, en yaşlı iken de...
Bir de Oscar
Bu süper kariyerin dışında, başka bir başarıya daha imza atıyor.
"Dear Basketball", Sevgili Basketbol isimli kısa metrajlı bir filmde rol alıyor. O film en iyi animasyon dalında Oscar kazanıyor.
Oyun stili açısından rakiplerin arasından kıvrılarak geçip sayı yaptığı için "Kara Mamba" olarak anılıyor.
Şampiyonluklar, rekorlar, yıldızlık, Oscar... Basketbol tarihine efsanelerden biri olarak adını yazdırıyor...
Ve de insan hakları
Hayatını kaybettiğinde dünyanın dört bir yanında binlerce insan onun yasını tutuyor. O bir basketbol oyuncusundan fazla. Neden?
Türkiye’deki reklamlara devam etmesi istendiğinde, verdiği yanıt, bizim hukuk tarihimizde yer alacak türde:
"Türkiye’de insan hakları ihlalleri var, onun için artık istemiyorum."
Bu gözlemde bulunduğu zaman, tarih 2015!..
Toprağı bol olsun.
* * *
Eyyy Erdoğan: "Monşerlere" kulak ver
Dünyanın dört yanında Türkiye’yi temsil etmişler, hepsinin devlet deneyimi, birikimi var, dünyayı tanıyan insanlar... Teorik ve pratik bilgileri yerinde...
Aralarında Bakanlık yapmış, çeşitli partilerden milletvekili seçilmiş, müsteşar koltuğuna oturmuş, cumhurbaşkanlarına ve başbakanlara danışmanlık yapmış 126 emekli büyükelçi ve başkonsolos önceki gün bildiri yayınlıyor.
Aralarında referandumlarda AKP lehinde oy kullanmış, bir zamanlar genel seçimlerde tercihini AKP’den yana kullanmış olanlar var. Yani, mutlaka AKP karşıtı olmayanların yer aldığı 126 emekli büyükelçi ve başkonsolos...
Yaptıkları yerinde uyarılarla zaman zaman Tayyip Erdoğan’ın hışmını üzerine çeken, onun "eyy monşerler" diye seslendiği insanlar...
İşte, o "monşerler" Kanal İstanbul ile bağlantılı yayınladıkları bildiride, Erdoğan’ı bir kez daha uyarmak ihtiyacını hissediyor, özetle:
"Kanal İstanbul Montrö Sözleşmesi’ni tartışmaya açacaktır. Atatürk Türkiye’sinin, Lozan Antlaşması’ndan sonra en büyük diplomasi başarısı olan Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması ise, Türkiye’nin İstanbul-Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi üzerindeki mutlak egemenliğinin kaybedilmesine yol açar"
Başlangıçtaki bu vurgu ve uyarı yine benzer çok önemli uyarıyla son buluyor:
"Montrö Sözleşmesi’nin tartışmaya açılması, Türkiye’ye bütün bu kazanımlarını kaybettirebilecek yaşamsal bir egemenlik ve güvenlik, kısacası gerçek bir beka sorununa yol açacaktır. Türkiye Cumhuriyeti üzerinde çeşitli emelleri olan devletlerin çıkarına hizmet edecek olan Kanal İstanbul’dan vazgeçilmelidir".
Erdoğan bu tarihsel uyarıyı dikkate alır mı, bilinmez. O almaz ise, hiç olmazsa yanındakilerin bir bölümü bu uyarı üzerinde kafa yorup, "acaba biz yanlış mı yapıyoruz" diye akıllarına soru takılır mı, o da bilinmez.
Kanal İstanbul ile ilgili toplumun her kesimi kendi üzerine düşen uyarıyı yapıyor. Emekli büyükelçilerin, "monşerlerin" uyarısı bunun değerli örneklerinden biri.