Yalçın Doğan

07 Ağustos 2019

Kaz Dağları’nda canlılar işgal altında

Temel soru şu: Sen mahkeme kararlarına rağmen, o doğa katliamına nasıl göz yumdun?..

“Türkiye’ye dokuz yılda 100 milyon dolar yatırım yaptık. Kaz Dağlarında çok başarılıydık. Yaklaşık üç milyon onsluk altın bulduk”.

Bu sözler Kaz Dağlarında altın üreten Kanada firması Alamos Gold’un başkanı John McCluskey’e ait.

100 milyon dolar yatırım karşılığında, üç milyon onsluk altın... Üç milyon ons altının piyasa değeri ne kadar?..

4 milyar 270 milyon dolar!..

100 milyon dolara karşılık 4 milyar 270 milyon dolar!..

İyi yatırım!..

“Türkler iyi taş taşıyor”

McCluskey Bloomberg TV’de kendisiyle yapılan röportajda devam ediyor:

“2009’dan beri oradayız. İlk projemiz 2010’da başladı. Şimdi bu maden için inşaat iznini bir kaç hafta önce aldık. On beş yıllık bir üretim bizi bekliyor. İlk üretim 2020’de.

(...) Türklerin en iyi yaptığı işlerden biri taş taşımak ve hafriyat.

(...) Yabancı işçi yok, ücretleri Türk Lirası olarak ödüyoruz”.

Bu röportajın tarihi 2018’in Kasım’ı.

İlk üretim 2020’de ise, on beş yıl üreteceklerse, 2035’e kadar...

Firmanın şu andaki faaliyetleri bu kapsamda.

Mahkeme kararı ve direniş

Kaz Dağları’nın ekosistem üzerindeki etkisi İzmir Dikili’den başlıyor, Çanakkale’de Ayvacık’ın kuzeyine kadar devam ediyor.

O bölgeyi artık siz unutun!..

Kaldı ki:

-AKP Hükümeti neden o firmaya yatırım izni veriyor?..

-Elde edilen altının tamamını Kanadalı firma alıp götürüyor mu?..

-Daha 2009’da Kaz Dağlarında altın üretimini yasaklayan bir mahkeme kararı var mı?..

-Varsa, o mahkeme kararına rağmen, üretim nasıl devam ediyor?..

Kaz Dağlarında şimdi olağanüstü ve haklı bir direniş var, Türkiye’yi ayağa kaldırıyor.

Kaz Dağlarında doğa katliamı ve devamı bir anda Türkiye’nin en önemli sorunu haline dönüşüyor.

Firmanın ağaç kesimi ve siyanür havuzu ile devam eden doğa katliamına karşı yürütülen direnişe AKP Hükümeti sessiz kalıyor, hiçbir açıklama yok. Tek açıklama “195 bin değil, 13 bin 400 ağaç kesildi, yerine fidanlar dikildi” yolunda.

Hepsinden önce temel soru şu:

Sen mahkeme kararlarına rağmen, o doğa katliamına nasıl göz yumdun?..

Firmaya o izni nasıl verdin?..

Nasıl?..

Kanada’da tek bir ağaç

Birkaç ay önce... Kanada’da Toronto kenti... Toronto’da bol ağaçlı bir koruluk...

Korulukta bir ağaç çürüyor ve kuruyor.

Orman mühendisleri geliyor, ağacı inceliyor.

Ağacın kesilmesine karar veriliyor.

Bunun üzerine Belediyenin orman uzmanları geliyor, ağacı onlar da inceliyor, tek bir ağacı!..

Oluşturulan kurul sonunda “o tek ağacın kesilmesine” karar veriyor ve ağaç kesiliyor.

Tek bir hastalıklı ağacın kesilmesi kararı on beş günde alınıyor!..

Kendi ülkesinde tek bir ağaç için kılı kırk yaran insanlar bizim ülkemizde, resmi rakamlara göre, o rakam ne kadar doğru ise, 13 bin 400 ağacı bir anda yok ediyor.

Bütün bir ekosistem ile birlikte.

Sömürünün gözle görülür, elle tutulur hali!..

Tam bir emperyalist ruh!..

“Bana ne, orada ne olursa olsun, ben parama bakarım” zihniyeti!..

Ve buna izin varken bir AKP Hükümeti!..

Gelelim siyanüre

En son Romanya’da siyanür havuzu hasar görüyor ve elli kilometre çapında doğal hayat sona eriyor. Avrupa’da Çernobil’den sonra en büyük çevre faciası...

Altın elde etmek için kullanılan yöntemlerden biri de, siyanür havuzu.

Siyanür ve altın ve siyanürün etkisi...

Bir kimyagerin bu konudaki doktora tezinden alıntı:

“Siyanürün milyonda bir (ppm, part per million) seviyesindeki miktarı yaşamı tehlikeye iter. Temas halinde ölüm çok yakındır. Solunum yoluyla alınırsa, ölüm sekiz, on dakikada gerçekleşir.  Çünkü, siyanür merkezi sinir sistemini devre dışı bırakır.

Altın milyonlarca ufak parça halinde toprağa karışmış halde bulunur. Altınlı toprak siyanürlü su ile yıkandığında, şekerin çayda erimesi gibi, altını sıvı hale getirir ve çözeltinin içine alır.

O çözeltiye klor gazı verildiğinde, altın çözeltide katı halde çöker ve artık altın elde edilmiş olur.

Sorun şu:

Binlerce ton toprağı yıkayacak çoook geniş ve çoook derin bir siyanür havuzu olması gerek. Bu kadar zehirli olan siyanür için büyük bir havuz...”

Kaz Dağlarında binlerce ağaç neden kesiliyor?..

İşte, bu siyanür havuzunu yapmak ve toprağa karışmış altını bulmak için...

En az 200 - 250 metre çapında, 60 - 70 metre derinliğinde bir havuz...

Doğanın anasını belleyen bir havuz...

Siyanür sızarsa

Önce, doğanın anası belleniyor

Sonra, birkaç bin kilometre kare içinde yaşayan canlıların hayatları tehlikeye giriyor...

Nasıl?..

Yağmur, sel ya da herhangi bir biçimde havuzdan su sızması halinde, siyanürlü yani çok zehirli su toprağa karışıyor, yer altı sularına ve derelere...

Toprak, bitki, hayvan ve insan hayatı tehlikeye düşüyor.

Romanya’da yaşanan facia işte tam bu.

Siyanür dışında, topraktan altın elde etmenin başka teknolojik yöntemi yok mu?..

Var, ama çok pahalı ve uzun bir süreç.

Siyanür o süreci kısaltıyor, bitki, hayvan ve insan ömrüyle birlikte...

Bu kararları alan AKP Hükümetinin ömrü de, şimdi aynı nedenle kısalıyor.