"Tipik otoriter, kapalı bir rejim... Kimse ne olduğunu bilmiyor, halka açıklama yapmak zahmetine katlanılmıyor...
Tipik otoriter, kapalı rejim... Orta Doğu ülkelerinde olduğu gibi..."
Bunun adı da, iki de bir, yerli yersiz "reform yapmışlar da, Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi" imiş gibi ifadelerle, vs. falan filan...
Aynı ifadeler Berat Albayrak'ın istifasının "kabulü açıklamasında" da yer alıyor.
Kibirli, tepeden bakan bir açıklama...
"Cumhurbaşkanımız tarafından yapılan değerlendirme sonunda, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın görevden af talebi kabul edilmiştir."
Biri açıkça istifa ediyor, bu "af talebi" olarak değerlendiriliyor. Değerlendiren, "Cumhurbaşkanımız!.."
O da "af talebini kabul ediyor!.."
Lütfediyor!.. Oysa, istifa tek taraflı bir kurum, ama "otoriter rejimlerde" tek bir kurum var, o da bizdeki gibi, "Sayın Cumhurbaşkanımız!.."
Olemp Dağı ve sade yurttaş
Benzer ifadeler AKP'nin MYK toplantısı sonrasında, parti sözcüsü Ömer Çelik'in açıklamasında da, var.
"İstifayı kabul edip etmeme Cumhurbaşkanımızın takdirindedir. Sayın Cumhurbaşkanımız uygun gördüğü şekilde kamu oyu ile paylaşacaktır".
Adamı Olemp Dağı'nın tepesine koymuşlar, sürekli gaz veriyorlar. Bazıları inanarak, bazıları zorunlu olarak, bazıları korkudan...
O da, gerçeklerden ve halktan hızla kopuyor, kendisine kim bilir nasıl bilgiler veriliyor ki, algı operasyonu ve propaganda dahil, güllük gülistanlık tablolar çiziyor.
Dün sokaktaki insanlara soruyorum "af talebi kabul edilmiştir" sözlerini. En sade yurttaşların ilk tepkisi:
"Bu ne biçim iş abi, Berat istifa etmiş, iş bitmiş, hala Tayyip Erdoğan değerlendirmiş, kabul etmiş filan, biz nerede yaşıyoruz abi?.. Ayrıca, Berat da iyi ki gitti, hepimiz açız abi. Biz açız diyoruz, Erdoğan ‘Keyif çayı için' diyor, bizimle alay eder gibi."
Tipik otoriter, kapalı rejimlerin bütün nitelikleri, bu istifa ile iyice sırıtıyor.
Bilinmeyen 27 saat
Tipik otoriter, kapalı rejimin göstergelerinden ikisi daha...
Önce "yandaş medya" emir almadığı ve korktuğu için sus pus, istifa haberini veremiyor. İki yüz yıllık basın tarihinin en büyük yüz karalarının önünde gelen bir durum.
İkincisi, istifa haberi sosyal medyaya pazar akşamı saat 19 dolayında düşüyor. İlk resmi açıklama, "af talebinin kabulü" tam 27 saat sonra, pazartesi akşamı saat 22 dolayında.
Arada geçen 27 saatte ne oluyor?.. Meçhul!..
Her fırsatta AKP kulislerinden, yine AKP yanlısı olmak üzere, perde arkası bilgiler aktaranlar da, bu kez ve şimdilik Biden'ın seçilmesi, Azerbaycan - Ermeni savaşı, vs. yazmakla meşgul.
Lütfü Elvan'ın Berat'ın yerine Bakan olarak atanmasıyla birlikte, yandaş medyadaki ambargo ve korku da, belki bugünden itibaren kalkabilir.
Tabii elbet ve eğer, "Sayın Cumhurbaşkanımız takdir ederlerse!.."
Her derde deva
Öyle saçma sapan bir hal almış durumda ki...
- Okullar mı tatil ediliyor... "Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla..."
- Av mevsimi mi açılıyor... "Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla..."
- Spor karşılaşmaları seyircisiz mi oynanıyor... "Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla..."
- Peynir ve mercimek mi ithal ediliyor... "Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla..."
- Orman yangınları mı söndürülüyor... "Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla..."
- Aşı çalışmaları mı başlatılıyor... "Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla..."
Yakında güneşin açmasını, yağmurun yağmasını aynı talimata bağlarlarsa, şaşmamak gerek.
Tipik otoriter, kapalı rejimlerin fotoğrafları...
Habere bakın siz
Berat'ın istifası, pardon "af talebinin kabulü", dün yandaş medyanın tamamında aynı başlıkla yayınlanıyor. Verilen emir doğrultusunda...
Bu kepaze durumu traji komik hale getiren bir "ekonomi haberi" dudak ısırtıyor. Yandaşlardan birinin ekonomi sayfasındaki habere göre, "dolar TL karşısında değer kaybediyor". Doğru kaybediyor, çünkü piyasalar Berat'ın gidişinden memnun. Ama, o yandaş bu haberi bakın nasıl veriyor:
"Biden'in Başkan seçilmesi, yeni Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'ın açıklaması ve korona için aşı bulunması nedeniyle TL dolar karşısında değer kazanıyor!.."
Yandaşlık mantığı da iflas ettiriyor, gerçekleri de... Emir -komuta zincirinde...
Mantığın ve gerçekleri iflası... Elbette, "Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla..."
* * *
Anıtkabir'de kırk bin karanfil
10 Kasım, dün bütün Türkiye'de saat 9.05'te ve sonrasında "Atatürk'ümüz saygıyla anılıyor".
Anadolu'nun çeşitli yörelerinde, CHP'li belediyeler Atatürk'ün kendi sesinden Cumhuriyet'in 10. Yılında verdiği nutkun bir özetini kendi sesinden yayınlıyor. Ülkenin şu karmaşık halinde, Atatürk'ü anmayı kimse ihmal etmiyor.
O anma törenlerine hoş bir katılım geliyor.
Eski Hazine Müsteşarlarından, parlak bir maliyeci olan Tevfik Altınok'un kardeşi Benhür Altınok bir çelenk oluşturuyor.
"Kırk bin karanfilden oluşan bir çelenk..."
O çelenk dünden itibaren Anıt Kabir'de sergilenmeye başlanıyor.
Atatürk'e duyulan sevgi ve saygının örneklerinden biri...