Yalçın Doğan

17 Ekim 2022

Kanaryalar ötmüyor, Bakan o koltukta oturuyor

Maden ocağındaki patlamada kırk bir işçi hayatını kaybediyor. “Enerji Bakanı Fatih Dönmez hâlâ koltuğunda oturuyor!..”

Ayrı bir para ayrılıyor, resmi kurum olması nedeniyle, yani ödenek ayrılıyor.

“Çok sayıda kanarya satın almak için”.

Nereye alınıyor, hangi amaçla alıyor?..

“Türkiye Taş Kömürü ya da özel maden ocakları işletmelerine kanaryalar satın alıyor”.

Kanaryalar malum, şakır şakır şakıyan...

Sevinçten kanat çırpan kuşlar...

Bir zamanlar...

Maden ocağına inen işçiler yanlarına kafes içinde birer kanarya alıyor ve bir kaç yüz metre derinliğine öyle iniyor.

O yıllarda henüz zehirli gazı ölçen aletler bizden uzakta, dünya kullanıyor ama bizden çok uzakta.

“Yerin altına indikçe, kanarya eğer susmaya başlıyor, nefesi kesiliyor, boynu bükülüyorsa...

Belli ki, zehirli gaz var, o gaz kanaryayı önce susturuyor, sonra öldürüyor.

Kanaryalar zehirli gaz ölçüm aletleri gibi kullanılıyor!..

Tehlikenin farkına varan işçiler de, ocağı anında terk ediyor. 

 

Tehlike haber verildi 

Şimdi kanarya filan elbette yok. Ama...

“Varsa, zehirli gazı ölçen aletler Bartın’da o gazı neden haber vermiyor?..”

Aslında verilen bir haberin olduğu söyleniyor.

Patlamada hayatını kaybeden bir işçinin kardeşi Tayyip Erdoğan’a soruyor:

“’Kardeşim burada gaz kaçağı var, bizi göz göre göre patlatacaklar’ demiş. Nasıl ihmal oldu?.. Bunu on, on beş gün önce söylemiş, kardeşim göz göre göre şehit oldu”.

Erdoğan bu yakınmaya yanıt vermiyor.

Versin ya da vermesin, orada çalışan bir işçi tehlikeyi fark ediyor.

Aynı tehlikeyi fark eden başka kimse yok mu?.. 

 

Bakan Dönmez nerede? 

Maden ocağındaki patlamada kırk bir işçi hayatını kaybediyor.

“Enerji Bakanı Fatih Dönmez hâlâ koltuğunda oturuyor!..”

Dönmez, bakanlık koltuğundan hala dönemiyor, hâlâ yerinde!.. İçinden gelmiyorsa bile, insan biraz sıkılmaz mı?.. Çevresine bakarken, biraz rahatsızlık duymaz mı?.

2017 ve 2019’da hazırlanan, koskoca Sayıştay raporu Bartın’daki maden ocağında eksiklikleri sayarken...

300 metre derinlikte kazı yapılmasının tehlikelerine işaret ederken...

O tehlikenin giderilmesi için yapılması gerekenleri madde madde sıralarken...

“Fatih Dönmez sen üç yıldır ne yapıyordun?..

Rapor açıkça ve sanki milimi milimine “300 metre derinlikteki tehlikeyi” vurgularken ve madendeki patlama 300 metre ve sonraki derinliklerde gerçekleşirken...

“Sen ne yaptın Fatih Dönmez?..” 

 

TTK açıklaması 

Sayıştay Raporu:

“Çalışan damarların tamamında gaz içeriği yüksek”.

Bu raporla ilgili Türkiye Taş Kömürü (TTK) yönetimi açıklama yapıyor, günün moda deyimiyle, ‘dezenformasyon’ diye niteleyerek, aba altında sopa göstermeye kalkıyor ve şunu söylüyor:

“Çalışan damarların tamamında gaz içeriğinin yüksek olduğu ifade edilmektedir. Söz konusu haberlerde kömürün içinde yer alan metan gazı, çalışılan ortamdaki havada yüksek metan gazı tespit edildi, şeklinde lanse edilmektedir. Söz konusu ifade tamamen yanlıştır. Ocak içindeki havalandırma ile kömürün bünyesindeki metan gazı birbirinden farklıdır”.

Farklı ya da değil...

Patlama neden meydana geldi, nerden önlenemedi?.. 

 

TKK Genel Müdürü 

Bu sorulara yanıt bulmak için, belli ki Bakan Dönmez fazla meşgul!.. Fırsat bulamamış belli ki!..

Ya sen TTK Genel Müdürü Kazım Eroğlu...

Raporun gereğini sen neden yerine getirmedin?..

Sen şimdi kendini sorumlu hissediyor musun?..

Fatih Dönmez istifa etmeden önce, son imzasını seni görevden almak için atabilir mi?..

Atmıyorsa ve hala yerinde ise, sen kendiliğinden istifa eder misin?.. 

Erdoğan alır mı? 

Dönmez ve Eroğlu kendi iradeleriyle, günümüzün moda deyimiyle, “Tayyip Erdoğan’dan aflarını rica” ederlerse, Erdoğan onları görevden alır mı?..

Japonya’da bir tren kazası oluyor, Ulaştırma Bakanı intihar ediyor.

Herhangi bir kaza ve ihmal halinde, Almanya’da, Fransa’da, İsveç’te... Batı ülkelerini bir kenara bırakalım...

Patagonya’da, Papua Yeni Gine’de, Uganda’da, Togo’da, Mali’de böyle bir faciada ilgili hiç bir Bakan yerinde duramıyor, hepsi ya kendiliklerinden istifa ediyor ya da bir üst makam onları görevden alıyor.

Türkiye’de bu facialar öyle normal ki, kimse koltuğunu bırakmıyor ya da bıraktırılmıyor, bir iki gün içinde hayat normale dönüyor.

Bir sonraki faciaya kadar. 

Ya savcılık 

Ortada Sayıştay’ın Bartın’daki maden ocağıyla ilgili uyarılarla dolu kapı gibi raporu varken...

Madem faciayı soruşturmak için üç savcı görevlendiriliyor...

“O savcıların Bakan Fatih Dönmez ile TTK Genel Müdürü ve diğer yetkilileri ‘bu rapordaki eksiklikleri neden gidermediniz’, raporu neden dikkate almadınız’  diye sorgulamaları gerekmiyor mu?..

Temel bir hukuk kuralı olarak gerekiyor ama o kurallar Türkiye’de artık geçerli değil.

“Türkiye artık bütün sorumluların sorumsuz olduğu bir ülke, Türkiye artık böyle yönetiliyor”.

 

Yalçın Doğan kimdir?

Yalçın Doğan, 1965 yılında Alman Lisesi’ni, 1969’da İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdi.

Gazeteciliğe 1973 yılında Cumhuriyet’te ekonomi muhabiri olarak başladı. 1981 yılında Cumhuriyet Ankara Temsilciliğine atandı.

1989’da köşe yazarı olarak geçtiği Milliyet’te önce Yayın Koordinatörü, 1999’da Genel Yayın Yönetmeni görevlerini üstlendi. 2003’te Hürriyet Gazetesi’nde sürdürdüğü köşe yazarlığı 2015 yılında sona erdi. O tarihten bu yana T24’te köşe yazarlığına devam ediyor.

Türk Dil Kurumu, Sedat Simavi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’in çeşitli ödülleri yanında, 2014’te yılın en iyi köşe yazarı, Halk TV’nin 'Kırılmayan Kalemler’ ödülünü kazanan gazeteciler arasında yer aldı.

Her biri özgün araştırma içeren IMF Kıskacında Türkiye, Dar Sokakta Siyaset, Fenerbahçe Cumhuriyeti, Savrulanlar kitapları ile anılarını derlediği Sussam Susulmaz Yazmasam Olmaz kitaplarını yazdı. Ayrıca, Komünist Enternasyonelde Faşizmin Tahlili başlığı ile yayımlanan Almanca’dan yaptığı bir çevirisi bulunmaktadır. Almanca ve İngilizce bilir.