Arka kapıdan kaçıyor, herkesin gözü önünde resmen "kaçıyor".
Kim?..
Yeni Ticaret Bakanı Mehmet Muş.
Kimden kaçıyor?..
"Gazetecilerden kaçıyor, onların soru sormalarına fırsat vermek istemediği için kaçıyor."
Hangi sorulardan çekindiği için kaçıyor?..
Kendisinden önceki, görevden alınan "Ruhsar Pekcan sorularından çekindiği için kaçıyor".
Kaçmak, ortaya dökülen iddiaları doğrulamak anlamına geliyor, verecek yanıtı yok.
Bu arada...
Ne "Ruhsar Pekcan'mış" ama!.. Her gün yeni bir skandal, yeni bir dosya!.. Ve hâlâ ne AKP, ne MHP Pekcan hakkında hukuk sürecini başlatmak açısından, kılını kıpırdatmıyor. Bunun anlamı şu:
"O iddiaları doğruluyor ve eğer uzantıları varsa, onları engellemek üzere, dosyaları kapatmaya çalışıyor."
Değilse, Ruhsar Pekcan'ı Yüce Divan'a göndermeleri gerek.
Haydi, gönder de, görelim!..
73'te 45 düzeltme
Ülke tarihinin en büyük çöküşlerinden birini değil, "en büyük çöküşünü" yaşıyor, uygulamalar ya birbirini tutmuyor ya da "yap - boz" serileriyle, deneme tahtasına dönüyor.
Öyle deneme tahtası ki:
"2018 Temmuz'undan, yani tek adam rejiminin başladığı tarihten bugüne kadar 73 tane Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yayımlanıyor. Daha sonra yayımlanan 45 kararname bu 73 kararnameyi düzeltiyor!..
Her on düzenlemenin altısı, bir öncekini düzeltmeye yönelik!.."
Nasıl yönetiyor ama!..
Gelsin yasaklar
Bu durumda ne yapmak gerek?..
"Saklamak, gizlemek, bu amaçla yasaklamak gerek."
Bunlar da, onu yapıyor. En tipik yasaklardan biri, Anayasa'ya aykırı Emniyet'n genelgesi. Hani şu:
"Toplumsal olaylarda, polisin halka, öğrencilere, sivil toplum üyelerine yönelik coplu, biber gazlı şiddetin belgelenmesini engellemek için görüntü alınmasını yasaklayan genelge."
Bir Bakan bir skandalla ilgili açıklamadan çekindiği için "basından kaçarken", polisin uyguladığı şiddeti "basından kaçırmak" için yasaklama yoluna gidiyor.
Bir zamanlar AKP milletvekili olan Anayasa profesörleri bile, bu genelgeyi Anayasa'ya aykırı buluyor. CHP genelgenin iptali için Danıştay'a başvuruyor.
Danıştay genelgeyi iptal eder mi?..
Hukukun üstünlüğü dönemi olsa, yüzde yüz eder.
Şimdi?..
Soru işareti!..
Oyuncak, züccaciye yasakları
Sonunda bir "başarıya" daha imza atıyor tek adam rejimi.
"Marketlerle esnafı karşı karşıya getiriyor!.."
Esnaf, kapanma döneminin en ağır faturasını ödeyen kesim. Her kapanmada önce onların kepenkleri indiriliyor ve bu çok ciddi haksız rekabete yol açıyor.
Çözüm ne?..
"Yeni yasak getirmek!.."
İçki satışı yasağı, görüntü çekmek yasağı tartışılırken, dün yeni bir yasak daha geliyor:
"Marketlerde elektronik eşya, oyuncak, kırtasiye, giyim ve aksesuar, ev tekstili, bahçe malzemeleri, züccaciye, hırdavat ürünlerinin satışı yasaklanıyor."
Her ne kadar, genelge "marketlerde oluşabilecek yoğunluğun önüne geçmek amacıyla" diye bir gerekçe gösteriyorsa da, asıl gerekçe şu:
"Bu yasaklanan ürünleri satan esnafın dükkanları kapalı, marketlerde o ürünleri satarak, esnafa karşı haksız rekabet yaratılmış oluyor. Bunun devamı, on binlerce esnafın iktidar aleyhine dava açması olabilir. Marketlere yasak getirerek, o davaların önü kesilmek isteniyor."
Bakıyorsunuz, konu ne olursa olsun, tarihimizde yine hiç görülmeyen bir duruma sürükleniyoruz:
"Ülke artık genelgeler yoluyla getirilen yasaklarla yönetiliyor."
Çıkar bir genelge, o yasak, bu yasak!..
İntiharlar
Yasaklar, çaresizlik, özellikle ve özelikle "geçim derdi" bizim toplumumuza geleneksel olarak çok yabancı olan eylemi gündeme getiriyor:
"İntiharlar!.. Son yıllarda ve hele de 2021 ile birlikte intiharlar artıyor.
Hepsi de, bıraktıkları yazılarda, geçinemediklerinden dolayı intihar ettiklerini vurguluyor."
Bir günde, evet bir günde Mersin Mut'ta, İzmir Buca'da, Antakya'da ve Diyarbakır'da 22, 25, 48 ve 50 yaşlarında dört yurttaşımız intihar ediyor.
CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın dile getirdiği gibi, "bu acı intihar haberleri, bir magazin yıldızının ameliyatı kadar yer almıyor medyada."
Büyük bölümü emir - komuta zincirinde esir alınmış medyaya bu konuda da, "bir yasak mı" getiriliyor?..
Ne de olsa, geçim sıkıntısıyla intihar olaylarını yayınlamak zorla çizilmeye çalışan pembe tabloları yerle bir eder!..
Bunların karşılığı var
Bu olağanüstü sıkıntıların, yasakların, her alandaki beceriksizliğin bir faturası var. Artık var!..
"Anketleri hangi kuruluş, hangi konuda yaparsa yapsın, AKP artık tepetakla gidiyor.
128 milyar dolar hesaplaşmasından Kanal İstanbul'a, salgınla mücadeleden geçim derdine, dış politikadaki tutarsızlıklardan ABD Başkanı Biden'a verilemeyen yanıta, yolsuzluk iddialarından Meclis'in devre dışı bırakılmasına kadar her alandaki uygulamalarında, halk artık AKP'ye güvenmiyor. Anketlerde AKP lehine verilen oylar, konusuna göre, yüzde 23 ile yüzde 39 arasına iniyor.
'Şahsımın' oyları ise, üçüncü, dördüncü sıraya düşüyor."
Sorunsuz, rahat, dengeli, hukuka uygun, hepimize saygılı tek bir güne hasret kalıyoruz.