Yalçın Doğan

21 Ekim 2015

İsviçre mi, şimdi sıkı durun

İsviçre, AHİM'in Perinçek kararının ardından 30 yıl önce yaptığını yaptı...

Eggs İsviçreli bir asker. Askerliğini yaparken işlediği bir suçtan dolayı “katıksız hapse” mahkûm oluyor. Askerlik yaparken o suçu işlemenin cezası, İsviçre askeri yasasına göre, katıksız hapis, Eggs’e de o ceza veriliyor. Tamamen yasal.

Asker Eggs cezayı çekiyor ama, “cezanın insan haklarına aykırı olduğu” gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) İsviçre devleti aleyhine dava açıyor.

AİHM Eggs’i haklı buluyor, “böyle ceza olmaz” diyerek, İsviçre’yi mahkûm ediyor. Mahkûmiyet sonrası yaşananlar uluslararası hukuk, hukuk devleti, hukukun üstünlüğü, demokrasinin vazgeçilmez ilkeleri açısından, Batılı bir devletin bu kavramlara verdiği değeri göstermesi açısından çarpıcı ve çok öğretici.

AİHM kararından bir hafta sonra İsviçre’nin Avrupa Konseyi'ndeki büyükelçisi Bakanlar Komitesi’ne bilgi veriyor:

“Bu askerlik yasası nedeniyle biz AİHM’de mahkûm olduk, belli ki, yasanın bazı maddeleri evrensel hukuka ve insan haklarına aykırı, onun için biz bu yasayı değiştirme kararı aldık.”

Aynı büyükelçi iki ay sonra Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'ne yeniden geliyor:

“AİHM kararı doğrultusunda biz yasayı değiştirdik.”

1980’lerdeki bu olay üzerinden otuz yıl geçiyor. Geçenlerde AİHM’de Doğu Perinçek davası. Perinçek İsviçre’de bir mitingde “Ermeni soykırımı emperyalist bir yalandır” deyince, İsviçre’nin Irkçılıkla Mücadele Yasası'na göre cezaya çarptırılıyor. Perinçek AİHM’e gidiyor.

AİHM verdiği kararda “düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü, açık ve serbest tartışma ihtiyacı” gibi evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde Perinçek’i suçsuz bularak, İsviçre’yi mahkûm ediyor. AİHM’in bu kararı ifade özgürlüğü açısından bir içtihat. Herkese örnek niteliğinde. Hele de, bizim gibi, son yıllarda demokraside iyice yan yatmış, nefes almakta güçlük çeken ülkeler için tam bir ders.

Aslında bizim açımızdan da bir çarpıcılık var. Bizim devlet kalkıp oraya gidiyor ve Perinçek’i savunuyor, şaşıracaksınız ama, ifade özgürlüğünü savunuyor. İçerde ağzını açanın lafını ağzına tıkıyor, gözaltı, soruşturma ve hapishane. “Yetmez ama evet”, ayrıca cılkı çıkmış, “terör örgütü üyeliği” gibi iddialar kızgın damdaki kedi misali.

Ancak, asıl olay İsviçre devletinin tavrı. Kıskandıran bir eda. Perinçek kararı sonrasında, otuz yıl önce olduğu gibi, İsviçre yeni bir adım atıyor.

İsviçre’nin Avrupa Konseyi'ndeki büyükelçisi Bakanlar Komitesi’ne bilgi veriyor:

“Biz AİHM’de mahkûm olduk, demek ki, ‘Irkçılıkla Mücadele’ yasamız evrensel hukuka aykırı, ilgili maddelerini değiştireceğiz.”

Adamlar kendilerine ters gelen karardan sonra, bizde pek çok örnekte gördüğümüz gibi, ne “bunu ulemaya soralım” diye nara atıyor, ne de “biz senin kararını tanımıyoruz” diye kabadayılık taslıyor. Hatta, bu mesleği yıllarca icra etmiş büyükelçiler bile, siyaset çarkında tesadüfen “bakan koltuğuna” oturunca kendilerinden geçiyor, abilerine yaranmak için, bile bile, “AİHM kararı yok hükmündedir” diyebiliyor. En nazik dille, insanın aklından “yuh” demek geçiyor.

İsviçre, batılı demokratik devlet, insan haklarına ve ifade özgürlüğüne saygılı devlet işte bu. Bu saygıya imreniyorum, kıskanıyorum, hasret çekiyorum.

Ve hepimizde aynı dert. Oooofff of, demokrasiyi anlaması, kurallarına uymayı öğrenmesi için kim bilir daha kaç fırın ekmek yemesi gerekir bizimkilerin en küçüğünden en irisine kadar. İsviçre bekle bizi, 1 Kasım’dan sonra bize yer ayır.