Yalçın Doğan

21 Aralık 2021

"İslam Cumhuriyetleri" bile dikkate almıyor: 'Nass'

Kendi kişisel inancı ile ekonomik kuralları birbirine karıştıran dünyada şu anda tek kişi var: "Tayyip Erdoğan!.."

"Faizleri düşürüyormuşuz, benden başka şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak, Nass neyi gerektiriyorsa, onu yapmaya devam edeceğiz, hüküm bu."

Diyor ve dün sabah dolar 17.55'e kadar fırlıyor, bu satırlar yazılırken, dolar 17.43 - 17.49 lira seviyesinde iniyor, çıkıyor.

"Nass... Faiz Haramdır... Bakara Suresi'ne göre, değişmez hüküm."

Kendi özel inancını devlet yönetimi, ülke yönetimiyle karıştırınca, durum işte görüldüğü gibi, tam kaos!.. Dövizin freni patlıyor, enflasyon dört nala hızlanıyor, yoksulluk derinleşiyor.

Bu sözleri söyleyen Tayyip Erdoğan'ı o toplantıda bulunanlar alkışlıyor.

Eminim, alkışlayanların arasında 'eyvah biz nereye gidiyoruz'  diye kara kara düşünenlerin sayısı hiç az olmasa gerek.

"Ama alkışlıyorlar!.. Meselelerden biri zaten bu!.. Onların arasından biri çıksa da, 'Reis bu yanlış' deme cesaretini gösterse..."

Bunun çok ötesinde, başka ve çarpıcı objektif bir veri var.

Pakistan İslam Cumhuriyeti

13 Aralık 2021, Pakistan'da politik faiz 7.25. 

"Pakistan parası Rupi dolar karşısında değer kaybetmeye başlıyor.

Veee...

14 Aralık 2021, bir hafta önce...

Pakistan İslam Cumhuriyeti faizi yüzde 7.25'ten yüzde 8.75'e yükseltiyor."

Adı üstünde, 'İslam Cumhuriyeti'.

Buna rağmen, 'Nass orada, hüküm bu' demiyor!..

Faizi yükseltiyor.

"Ulusal parası Rupi son altı ayda dolar karşısında yüzde 14 değer kaybedince, parasını korumak amacıyla faizi yükseltiyor."

Ülke ekonomisini korumak, krizi önlemek amacıyla "İslam Cumhuriyeti" ekonomik kuralların gereğini yerine getiriyor, 'Nass'a' bakmıyor.

Üstelik, faizi iki ayda ikinci kez yükseltiyor.

İslam Cumhuriyeti 'ben Müslümanım, benden başka şey beklemeyin' demiyor.

İran İslam Cumhuriyeti

Gelelim, "İran İslam Cumhuriyeti'ne..."

25 Haziran 2020... Bir buçuk yıl önce.

Anadolu Ajansı haberi:

"İran Merkez Bankası ülkede 20 bin Tümene çıkarak, tarihin en yüksek seviyesine ulaşan dolardaki yükselişi durdurmak amacıyla politik faizi 200 puan arttırdı, yüzde 12'ye çıkardı.

Merkez Bankası açıklamasında, ülke para birimini korumak ve ekonomik gelişmeyi sağlama yasasına uygun olarak, faizin yükseltildiği bildirildi."

Faizi neden yükseltmiş?.. 

"Para birimi Tümen'i korumak ve ekonomik gelişmeyi sağlama yasasına uygun olarak..."

Yani?..

"Nass'a göre değil!..

Ekonominin kurallarına göre!.."

25 Haziran 2020'de İran'da faiz yüzde 12'e yükseltiliyor.

Şu anda kaç?.. 

"Yüzde 18!.. Arada üç kez daha yükseltiliyor."

Adı üstünde, "İran İslam Cumhuriyeti".

İran'ı yöneten İslam'a inanmış, İslam'ı günlük yaşamın temeline oturtmuş, günlük yaşamı İslam'a göre sürdüren Mollalar 'Nass orada, hüküm bu, biz Müslümanız, bizden başka şey beklemeyin' demiyor.

"Ekonominin gereği budur" diyerek, kendi inançlarıyla ekonomik kuralları birbirine karıştırmıyor.

Kendi kişisel inancı ile ekonomik kuralları birbirine karıştıran dünyada şu anda tek kişi var:

"Tayyip Erdoğan!.."

Sonuç ortada, dolar 17.40 - 17.50 arasında gidip geliyor.

"Tek adam rejiminde"

Başka sonuçlar, başka veriler de var.

Özellikle, 2018'den bu yana, yani 'tek adam rejimiyle birlikte...'

Ne kadar kötü bir yönetimi, ne kadar başarısız bir yönetimi gösteren temel verilerden ikisi şöyle.

"Tek adam rejimine geçildiği gün:

-Dolar 4.60 lira. Bugün 17.40 - 17.50 lira arasında. Dolarda yaklaşık yüzde 400 değer artışı, yüzde 400!.. Türk Lirasında ona denk değer kaybı!..

-Benzin 6.24 lira. Dün 11.60 lira, bugün yeni bir zam daha geliyor, belki geldi bile, 12.20 lira."

Bu sayılar yoksulluk sayıları, yoksulluk verileri!..

Devamında dış politikada herkesle kavga, çevre tahribatı, tarım ve hayvancılıkta yaşanan felaket...

Yokluklar... Ekmek kuyrukları...Enflasyon... Kaybolan değerler...

Darmadağın olmuş bir devlet yönetimi...

Sağlıktan eğitime, yargı bağımsızlığından betonlaşmış kentlere kadar...

İflaslar yolda

Erdoğan aynı konuşmasında kendisine ekonominin evrensel kurallarına dönülmesi çağrıda bulunan

TÜSİAD'a çatmayı ihmal etmiyor, çatmasa sürpriz olur zaten:

"Ey TÜSİAD ve yavruları sizin tek göreviniz var. Yatırım, üretim istihdam ve büyüme. Siz önce onu ortaya koyun. Kalkıp da, hükümete saldırmanın yollarını aramayın, bizimle mücadele edemezsiniz."

Bilimi, evrensel kuralları dinlemesi söz konusu değil.

Bu durumda yukarıdaki verilere yenilerinin eklenmesi kendisini de şaşırtmasın:

"Şirket iflasları... Kapanmalar... İşsizlik... Daha yaygın ve derin bir yoksulluk....

Kaybolan rekabet gücü... Düşen üretim...

İmkansız hale gelen fiyat oluşumu..."

Her biri tek başına kriz ötesi vahim manzaralar.

Bir ekonomide fiyat oluşumu imkansız hale gelirse, ne olur?..

"Hayat durur."

"Sonunu getirir"

Geçen gün T24'te Umut Ozan Darıcı hatırlatıyor, Rus yazar Tolstoy'un bir sözünü:

"Kibir ve inat bir kişinin kendini önce mükemmel görmesini sağlar...

Sonra da, sonunu getirir."

Seçimde o koltuk kendisi için artık hayal.

Ülke ise, bu inat devam ettiği sürece, seçime kadar daha da perişan.

Örnekler ortada, "İslam Cumhuriyetlerinde" bile, "Nass" yok.

Bizde, tek bir kişinin inatçılığı ve bilime sırtını dönmesi sonucu sefalet yolculuğuna devam...