Yalçın Doğan

05 Mart 2025

Halk TV davası: Elli yıldır böyle dava görmedim

Yaklaşık altı saat süren duruşma sonunda Suat Toktaş tahliye edilirken, herkes beraat ediyor. Zaten olmayan bir suçun işlenmediğini mahkeme kabul ediyor ve biz bundan dolayı sevinç çığlıkları atıyoruz!

Suç olmaktan çıkartılan bir ‘suç’ nedeniyle dün beş gazeteci yargılanıyor.

Onlar beraat ediyor, hepimiz seviniyoruz!..

“Adalet yerini buldu” diye!..

Oysa, daha ilk adımda beş gazeteci hakkında böyle bir dava açmanın yasada yeri yok.

Dün sabah saat 9.00, Çağlayan Adliyesi’ndeyim. Halk TV’den beş gazeteci meslektaşımın haklarında açılan davanın ilk duruşması var.

Adliyeye Namık Koçak ile gidiyorum. Gittiğimde, henüz üç, beş kişi var. Elfin Tataroğlu, Musa Kart var, yargılanan meslektaşlarımızdan Kürşad Oğuz var. Biraz sonra Hasan Cemal geliyor.

Saat 9.30’a yaklaşırken, İzmir, Ankara ve İstanbul’dan çok sayıda gazeteci ile bazı CHP milletvekilleri koridoru dolduruyor.

Gazeteciliğin yargılandığı bir duruşmaya gazetecilerin bu kadar yoğun ilgi gösterdiğini uzun süre sonra ilk kez görüyorum.

Gazeteciler yargılanan meslektaşlarını yalnız bırakmıyor, yargılananları birebir tanımasa bile, onlara destek vermeyi görev biliyor.

Basın özgürlüğü adına!..

Duruşma salonu küçük, en fazla yirmi, yirmi beş dinleyici alabilecek kapasitede. İçeri girmek zor ama, salonun önü, koridor kalabalık.

Bilirkişi davası

Barış Pehlivan Ekrem İmamoğlu’nun eleştirdiği bilirkişiyi telefonla arıyor, gazeteci olduğunu söylüyor, eleştiri karşısında ne düşündüğünü soruyor. Bilirkişi konuşuyor, o konuşma Halk TV’den yayınlanıyor.

Bütün olay bu.

Bunun üzerine Genel Yönetmen Suat Toktaş ile yayından sorumlu tutulan Kürşad Oğuz, Barış Pehlivan, Serhan Asker ve Seda Selek önce gözaltına alınıyor, sonra haklarında 4 yıldan 14 yıla kadar uzanan hapis cezaları istemiyle dava açılıyor. Suat Toktaş tutuklanıyor.

Peki suç ne?..

On bir yıl önce değişti

Ceza Yasası’nın 277. maddesine göre:

“Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla şüpheli veya tanığın veya mağdurun lehine veya aleyhine yargıcı, savcıyı, bilirkişiyi ya da tanığı etkilemeye teşebbüs.”

Telefonda konuştuklarını bilirkişinin sözlerinin yayınlanmasını savcılık “etkilemeye teşebbüs” olarak kabul ediyor ve dava açıyor.

Oysa...

Şimdi dikkat!..

AKP iktidarı 6 Haziran 2014’te kabul edilen yasayla:

“Görülmekte olan bir davada veya yapılmakta olan bir soruşturmada gerçeğin ortaya çıkmasını engellemek amacıyla şüpheli veya tanığın veya mağdurun lehine veya aleyhine yargıcı, savcıyı, bilirkişiyi ya da tanığı etkilemeye teşebbüs” bölümünü yasadan çıkartıyor.

Böylece:

Bilirkişi ile ilgili yayın yapmak, onun da ötesinde, bilirkişiyi etkilemek suç olmaktan çıkıyor.

2014’ten bu yana, on bir yıldır!..

Değişen yasanın gerekçesinde şu yazıyor:

“Yargıcı, savcıyı, bilirkişi etkileme esasen görülmekte olan bir davada işlenebilen bir suçtur ve bu suçun yarattığı tehlike hafiftir.”

Bu gerekçeye dayanarak, soruşturma aşamasında suç olmaktan çıkartılıyor.

Atlatma gazetecilik

Kaldı ki, bu olayda bilirkişi raporunu çoktan vermiş bulunuyor, yani:

Bilirkişiyi etkilemek artık söz konusu değildir.

Dolayısıyla, Halk TV’nin bilirkişiyle konuşmasını yayınlamak bütünüyle gazeteciliktir, hatta başkalarının aklına gelmediği için, artık çoktan unutulmuş, gazeteciliğin öznelerinden biri olan atlatma gazetecilik olayının ta kendisidir.

Çünkü, Barış Pehlivan bilirkişiyi Halk TV’den aradığını söylüyor, bilirkişinin görüşünü soruyor, sonra o konuşma yayınlanıyor. Gizli kapaklı bir kayıt yok ortada.

Ayrıca...

Halk TV’deki meslektaşlarımız yargılanırken, dünkü duruşmada dile getirdikleri gibi...

“Aynı bilirkişinin ses kaydını Melih Gökçek ve Hamza Dağ sosyal medyadan yayınlıyor ve fakat onlara herhangi hukuki bir işlem yapılmıyor”.

Hamza Dağ AKP Genel Başkan Yarımcısı, Melih Gökçek AKP’nin Ankara Büyükşehir eski Belediye Başkanı.

Halk TV bilirkişiyi etkiliyor ama, onlar etkilemiyor!..

Beraat ve tahliye

Dün duruşma salonuna dönersek...

Savcı hem Suat Toktaş’ın tutukluluğunun devamını hem de istenen hapis cezalarının verilmesini istiyor. Orada toplananların morali bir anda bozuluyor.

Yaklaşık altı saat süren duruşma sonunda Suat Toktaş tahliye edilirken, herkes beraat ediyor.

Bizler seviniyoruz!..

Ne kadar acı!..

Zaten olmayan bir suçun işlenmediğini mahkeme kabul ediyor ve biz bundan dolayı sevinç çığlıkları atıyoruz!..

Polis kordonu altında

Çağlayan Adliyesi’ne hem girerken hem çıkarken çevreye bakıyorum.

Gerçekten son derece modern ve çok büyük bir adliye binası ama, polis kordonu altında!..

Binanın önündeki geniş alanı polisler kapatmış, binaya girebilmek için epey dolaşmak zorunda kalıyor insanlar. Görevli polis sayısı hayli fazla.

Metroya doğru yürürken, düşünmeden edemiyorum:

Bu ülkeye yargı bağımsızlığı acaba ne zaman gelecek?..

Gazetecilik hayatımda elli yılı geride bırakalı bir yıl oluyor, böyle bir davaya ilk kez rastlıyorum.

NOT: Bu yazıdaki hukuki bilgileri Taha Akyol’un Karar Gazetesi’ndeki ilgili yazısından yararlanarak aktardım.