“Kırk yıldır Türkiye’nin kalkınmasına çok büyük katkılar sağlamış TÜSİAD üyelerine, kuruluşundan bugüne kadar her kademede emek vermiş olanlara teşekkürlerimi sunarım.
(...) Ben bir kez daha TÜSİAD’a, onun değerli üyelerine, iş dünyamıza, ürettikleri, istihdam ettikleri, Türkiye’yi büyüttükleri için şükranlarımı sunuyorum.”
Bu sözler Tayyip Erdoğan’a ait.
Onun ünlü söylemiyle, bugüne bakınca:
“Neredeeeeen Nereye!..”
TÜSİAD’ın 41. Genel Kurulu’nda söylüyor bunları.
Yıl 2011, aylardan ocak.
Erdoğan, TÜSİAD’ın 41. Genel Kurulu’nda
Demokrasi ve kalkınma
TÜSİAD’ın o genel kurulunda onur konuğu Tayyip Erdoğan, o sırada Başbakan. Konuşmasında kendi icraatını överken, TÜİSAD’ı ihmal etmiyor:
“TÜSİAD’ın kırk yıllık serencamı Türkiye’nin demokratikleşme ve kalkınma mücadelesiyle birebir örtüşmektedir.”
Eleştirisi nedeniyle, “darbeci, vesayetçi” suçlamalarıyla bugün AKP’nin şimşeklerini çeken TÜSİAD’a, Erdoğan o tarihte “demokrasiye katkısından” dolayı teşekkür ediyor.
Başkası değil, bizzat Tayyip Erdoğan!..
On dört yıl önce.
“Anayasa’ya göre yönetiyoruz”
“İktidara gelmeden önce bize yapılanları biz hiç kimseye asla yapmayacağız, milletimiz zaten bizi bunun için seçti.”
Devamı yine göz yaşartıcı:
“Biz istiyoruz ki, belli ideolojilerin, belli kesimlerin değil, vicdana göre hareket eden bir yargı sistemi olsun.
Muhafazakâr kimliğimizin yanında, biz demokratız. Demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni Anayasa ve yasalar çerçevesinde yönetiyoruz.”
Neredeeeeen nereye!..
Ne eleştiri hakkı kalmış bugün ne Anayasa ne bağımsız yargı ne temel hak ve özgürlükler!..
Daha da ötesi...
On dört yıl önce Erdoğan’ın söylediklerini bugün söyleyenler hakkında soruşturmalar, gözaltılar, tutuklamalar çığ gibi.
TÜSİAD’dan destek
O yıllar Erdoğan ile TÜSİAD arasında cicim ayları. Erdoğan’ın TÜSİAD’a övgüsünü TÜSİAD karşılıksız bırakmıyor.
TÜSİAD çevresinde toplanan sanayiciler, iş adamları seçimlerde oylarını Erdoğan’a veriyor.
Küçük gruplar halindeki toplantılarda “Erdoğan’a destekte” birleşiliyor.
Ta ki...
“Homo İslamicus”
1990’da kurulan, Erbakan döneminde devletten aldığı küçük paylarla yetinen “Müstakil Sanayici ve İş adamları Derneği” (MÜSİAD) AKP ile birlikte hızla büyümeye başlıyor.
1994 yılında “Homo İslamicus- İş Hayatında İslam İnsanı” başlığı ile derlenen bir dizi makalede:
“-İslam’ın bireysel zenginleşmeyle uyumlu olduğu,
-Devletin ekonomiye müdahalesinin özgürlüklere engel teşkil ettiği” vurgulanıyor.
Çeşitli İslamcı gruplar AKP döneminde devlet eliyle palazlanıyor.
TÜSİAD’a karşı, AKP kendi sermaye sınıfını oluşturuyor.
Kendi sınıfına kaynağı üç yolla aktarıyor:
1-Kamu İhale Yasası yoluyla. O yasayı 22 yılda tam 191 (yüz doksan bir) kez değiştirerek, yol, köprü, hastane, hava alanı ihalelerinin yeni patronlara verilmesini sağlıyor.
2-Özelleştirmeler yoluyla. Orada yine kendi sınıfını kolluyor.
3-Devlet bankalarından verilen düşük faizli kredilerle.
“Yeni sınıf” daha çok inşaat, daha az sanayi ile uğraşıyor.
Yeni sınıf gelenekçi ve İslamcı, demokratik değerlere ne ölçüde önem veriyor, epey tartışmalı.
Yollar ayrılıyor
Erdoğan’ın gözdesi artık oluşturduğu yeni sınıf.
TÜSİAD’la balayı sona eriyor.
Tek adam rejimi, serbest rekabetin ortadan kalkması, yüksek enflasyon yaratan ekonomik politikanın tamamı, vergi adaletinin bozulması, AB ile iplerin kopması, eğitimin ve sağlık sisteminin toplumu köreltmesi, çevrenin umursanmaz ölçüde tahribi gibi konular geçmişte ipleri birer birer geren alanlar.
Bugün ise, sivil toplumu, siyasetin alanını ağır biçimde daraltan otoriter yönetim, hukukun üstünlüğünün çiğnendiği, adalete erişimin çok güçleştiği, özünde demokrasiden uzaklaşılan bir ortamda...
TÜSİAD bunları toplayan bir açıklama yapıyor.
AKP öncesinde devletin kendi eliyle yarattığı burjuvazi kendisini kanıtlıyor!..
Burjuva ahlakı!..
AKP’nin yarattığı yeni sınıfla arasında dağlar kadar fark var.
Hatta...
Yeni oluşan sermaye sınıfının umursamadığı...
Milli gelirden kendi aldığı payın artmasına rağmen, en yoksul kesimin daha da yoksullaştığına, gelir bölüşümünün iyice bozulması sonucu toplumda artan kutuplaşmaya ve huzursuzluğa dikkat çekiyor.
Herkesi susturmak
Parti başkanlarının, gazetecilerin, sendikacıların, belediye başkanlarının, avukatların tutuklandığı...
Siyaset alanının iyice daraldığı...
Her sabah yeni bir gözaltı, soruşturma, kovuşturma fırtınasıyla uyanan bu ülkede...
Otoriter yönetim yargı eliyle herkesi susturmayı hedefliyor.
TÜSİAD’ın açıklaması tam zamanında.
Patronlar bu düzene itiraz ederken, binlerce emekçiyi temsil eden TÜRK-İş’in sesini duyan var mı?..